15 Ekim 1966 Tarihli Akis Dergisi Sayfa 17

15 Ekim 1966 tarihli Akis Dergisi Sayfa 17
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

"— Halen Hükümet olarak bir Tahkikat Komisyonu kurulmasına karar verilmiştir. Bu komisyon, mevcut delillere istinaden tahkikat yapacak, muhakeme, normal seçimlerle iktida- ra gelecek normal hükümet organlarına devre- dilecektir." Halbuki aynı gün, Hükümet aynı Cemal Gürselin başkanlığında toplanmıştı. O toplan- tıda alınan resmi karar şuydu: "a) Sorumlular hakkında tahkikat icra e- dilmesi, b) Tahkikat Heyetinin hâkimlerden ku- rulması için Adliye Vekâletine selâhiyet veril- mesi, c) Tahkikat Heyetince suçlu görülenlerin Divanı Ali tarafından muhakeme edilmeleri, d) Sanıklara her türlü kanuni teminatın sağlanması". Buna mukabil Cemal Gürsel o gün de, se- çimlerden sonra "basit bir vatandaş olarak halk içinde kaybolacağı'"nı tekrarlıyor, bir so- ruya cevaben de seçimlere D.P.'nin iştirak et- tirileceğini söylüyordu. Bunlar, İhtilâli takip eden ilk günler, ih- tilâlci subayların her şeyi ne kadar kolay ve basit gördüklerinin işaretleridir. Komite üyele- ri, daha sonraları, Cumhuriyet gazetesi kendi- leriyle teker teker mülakat yaptığında, üzer- lerinde en fazla hangi kitabın tesir ettiği soru- suna "Polly Anna" ve "Beyaz Zambaklar Mem- leketinde" cevabını vereceklerdir. e Gerçekten de, o devrede, başta Gürselin kendisi, bir aske- ri ihtilâli başarıya ulaştırmış bulunan kimsele- rin hemen hepsi birer Polly Anna'dırlar ve bü- tün güçlüklere o iyimser küçük kızın gözleriy- le bakmaktadırlar. İşte, daha harekât günü, memleketin en şöhretli hukuk otoritelerinden mürekkep bir Anayasa Komisyonunu, yani ilim heyetini göre- ve çağırmamışlar mıdır? İlim adamları, bun- lar! Subaylar hazırlıksız bile olsalar, şüphesiz onlar bir daha ihlâl edilmeyecek bir anayasa yapmanın sırrına ovakıftırlar ve milli iradeyi gereği gibi gerçekleştirecek bir seçim kanunu- nu hemen hazırlayacaklardır. Eline bu anaya- sayı aldın, o seçim kanunuyla da bir dürüst seçim yaptın mı, işin bitmiştir. Tak silâhını, dön kışlana! İhtilâlci subayların nazarında bir dev şişesinden dışarı fırlamıştır. Subaylar, ih- tilâli devi şişesine tekrar sokmak için yapmış- lardır. İhtilâlciler ancak zamanla, devleri şişele- rine geri sokmanın onları oradan çıkarmak ka- dar kolay olmadığını anlayacaklardır. İsmet Paşa bunu tecrübesiyle bildiğinden dolayıdır ki, bütün memnun görünüşüne rağmen düşün- celiydi ye bilhassa yalnız kaldığında uzun u- zun dalıyordu. Cemal Gürseli ziyaretinin dönü- şünde İsmail Rüştü Aksalın, hemen bir sokak ötedeki evine uğradı, ona İhtilâlin başıyla olan görüşmesini nakletti. Gürseli sakin ve kendin- den emin bulmuştu. Gürsel böyle bir harekete niçin lüzum gördüklerini anlatmış, kısa vâdede- ki niyetlerini söylemiş. İsmet Paşa fazla konuş- mamış ve fazla şeye karışmamış. Daha ziyade başarı temennisinde bulunmuş, sadece, bazı güçlüklerin varlığına temas etmiş. İsmet Paşa ertesi sabah, Cemal Yıldırımı eve çağırdı. Cemal Yildırım, Menderesin Tahki- kat Komisyonu tarafından, bizim Kurtul ile bir- likte tevkif edilmişti ve hapishaneden İhtilâlle çıkmıştı. İsmet Paşa ona geçmiş olsun dedi, fa- kat kendisine bir de görev verdi. İhtilâlci subay- lar Cemal Yıldırımın arkadaşlarıydı. -Cemal Yıl- dırım, onların üzerindeki kendi tesirini bir de gü- zel mübalâğa ediyordu ki..-. Şimdi, kendileriy- le bir temas kurması lâzımdı. Durum neydi, İs- met Paşa buna doğru bir teşhis koymak isti- yordu. Bunun için de, evvelâ, ihtilâlcilerin kim- ler olduğunun bilinmesi gerekiyordu. O gün- ler, ne kadar kurmay subay varsa, bunların hepsi kendilerini Komitenin bir mensubu ve ha- reketin planlayıcısı gibi gösteriyorlardı. Hep- si, İhtilâl adına konuşma yetkisini kendilerinde görüyorlardı. Cemal Yıldırım, bir aydınlık ge- tirebilirdi. Bu teşebbüse, "C.H.P.'nin M.B.K.'ne çengel atma operasyonu" adı verilebilir. Cemal Yıldırım -ki hemen, tanıdığı Komite mensuplarını, meselâ Sıtkı Ulayı bulmuş, onu İnönüyle görüştürmek istemiş, fakat ilk günler Komiteciler bunu gö- ze alamamışlar- görevli tek şahıs değildi. Ek- rem Özden de, tanıdıkları olduğunu söylüyor- du. Suphi Baykam, Sıkı o Yönetimde yargıç olan arkadaşı Fikret Ekinci vasıtasıyla, zaten, daha İhtilâlden önce İsmet Paşaya Ordudaki gelişmeler hakkında haber getiriyordu. Turhan Feyzioğlu, Kemal Satır, Emin Paksüt, Turgut Göle, hattâ İsmail Rüştü Aksal kolları sıvamış- lardı, İhtilâlcilerle C.H.P.'liler arasında başka bir aracı grup, M.B.K. tarafından görevlendiril- miş ilim adamları oldu. cak, bu tarz "vasıtalı temas" aksi mah- zuru da doğurmakta gecikmedi. İhtilâlcilerle te- mas kuran her C.H.P.Iİ de, kendisini "İsmet Paşa adına" konuşuyor gibi göstermeye başla- Ni ve tabii ortalık az zamanda daha fazla karış- İhtilâlcilerden bir kısmının, M.B.K. Devrin- de "İsmet Paşanın fikri" diye bildiği çok fikir, ancak onu söyleyenlerin düşüncesini aksettir- miştir ve İsmet Paşanın bazen bunlardan hiç haberi bulunmamıştır, bazen de kendisi, aslın- da, tam aksi düşüncede olmuştur. İsmet Paşa aynı sabah C.H.P.'nin Merkez İdare Kurulunu gayriresmi bir toplantıya ca- li

Bu sayıdan diğer sayfalar: