15 Ekim 1966 Tarihli Akis Dergisi Sayfa 20

15 Ekim 1966 tarihli Akis Dergisi Sayfa 20
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

bu yüzden sonradan ortaya lider krizi çıkmış. "İlk İhtilâl Komitesini ben kurdum, iddia- larının sonuncusu Talât Aydemirin hatıraların- da ortaya atılmıştır. Aydemir, elbette ki Tür- keşle Seyhandan ve bir dev aynasına sahip o tip başkalarından geri kalacak değildir. Tabii bunlar, safsatadır. Ancak, bu iddiaların her birinin bir doğ- ru tarafı bulunduğunun bilinmesi lâzımdır. İs- met Paşanın Ordu hakkındaki ve subay ruh haleti konusundaki düşüncelerini daha önce söylemiştim (*). Orduda her zaman, ta Ata- türk devrinden itibaren ve İsmet Paşanın ik- tidar yıllarında, hep, bir takım "gizli teşkilât" lar olagelmiştir. Böyle teşkilâtlar kurmak, bun- lara girmek, tabanca üzerine yeminler etmek ihtimal ki bütün ordularda bir âdet, eşyanın âdeta tabiatı icabı bir davranıştır. Ama bunla- rın sönüp gitmesi, ya da ciddi bir teşebbüs ola- rak ortaya çıkması, memleketin başındaki ik- tidarın tutumuna bağlıdır. İhtilâllerin bir or- tam meselesi olduğunu bilmeyen yoktur. Ni- tekim 1960 yazının son aylarında, o zaman ça- lımından geçilmeyen M.B.K. üyesi genç Muzaf- fer Özdağ bir gün, İsmet Paşanın Ayten So- kaktaki evine gizli bir ziyarette bulunduğun- da "Paşam, biz ihtilâli size karşı da yapar- dık" deyince İsmet Paşa bu gerçeği bildiğin- den dolayıdır ki onun yanağını okşamış ve şöy- le demiştir: "—Sen zor yapardın! Ben, bir ihtilâl ortamı yaratır mıydım ki?" 20 Ekimde, yani 14'ler Hadisesinden sadece üç hafta evvel yapılan bu ilgi çekici ziyareti, yeri geldiğinde daha fazla tafsılatıyla anlata- cağım. Benim burada söylemek istediğim, 27 Mayısı "Şu tarihte D.P. İktidarını devirelim" diye hesap yapan, ihtiras sahibi veya gözü dönmüş, hedefi idareyi ele almak olan belirli bir subay grupunun gerçekleştirmiş olmadığı- dır. Ama Ordu içinde önce çeşitli gruplar ku- ru'muş, sonra, D.P. İktidarının nereye gittiği görüldükçe bunlar kendi aralarında birleşmiş- ler, bir müdahale yapmanın lazım geleceğine dair i inanç arttıkça iş ciddiyet kazanmış ve ni- hayet 27 Mayıstan hemen evvelki günler -tam tarihiyle : Harp Okulunun yürüyüşünü taki- ben- Hükümet tarafından verilen bazı kararlar İhtilâli 27 Mayısta bir gerçek yapmıştır. 27 Mayısı yapan teşkilât, o çaptaki ilk teş- kilât değil, ikinci teşkilâttır. Bu çapta bir teş- kilât 1950'nin arefesinde, Türkiye ( seçimlere giderken Ordu içinde mevcuttu ve meselâ Ce- mal Yıldırım veya Seyfi Kurtbek, yahut Sıtkı Ulay, Ahmet Yıldız gibi emekli subaylar, hat- (9) İsmet Paşayla 10. Yıl, Cilt: 1 — Akis Yayınları 14 ta Faruk Güventürk gibi bugünün komutanla- rı bunun şahididirler. Şahidi ve mensubu. Da- ha eğlencelisi ihtilâli D.P.'ye karşı yaptıkları için "C.H.P.'nin âleti" diye damgalanan M.B.K. üyelerinden çoğu İsmet Paşaya karşı olan o ha- rekete karışmışlardır. Ben, o zaman bu teşki- lâtın başında olanlardan "eğer 1950 seçimle- rinde İktidar hile yapsaydı" Ordunun "orta sı- nıfının idaresinde bir genç subay grupunun harekete hazır olduğunu delilleri, vesikaları ve teşkilâtın planlarıyla duymuşumdur. Başın- da İsmet Paşa gibi bir eski ve prestij sahibi komutanın bulunduğu bir İktidar, Menderes İktidarının alaşağı edildiği kadar kolay devri- lir miydi? Ordunun tamamı, Menderes İktida- rına karşı birleştiği şekilde İsmet Paşa İktida- rına karşı da birleşir miydi? Bunlar bir takım spekülasyonlardır ki, 1950 seçimlerinde hile vapılmadığı, İsmet Paşa rejimi odeğiştirmeye kalkışmadığı, aksine, seçimleri kaybedince ik- tidardan sükünetle ayrılmayı bildiği için tama- mile lüzumsuz hale gelmişlerdir. İhtilâle 1960'ın 27 Mayısında gitmekten başka çareleri kalma- mış olan subaylar da, aslında, bunu, ende- res gelecek seçimlere hile ve baskı karıştırıp, kaybettiği iktidarın başında kalmaya kalkıştı- ğı takdirde yapılmak üzere planlamışlardı. Se- çimlerin normal zamanı 1961 yılı olduğu için- dir ki 1960'm 27 Mayısında harekete geçenler, 28 Mayısta kendilerini tam bir "bundan sonra ne yapılacağını bilmezlik'in içinde bulmuşlar- dır Halbuki, bunların, sonrası için de bir plân- lan olsaydı, muhtemelen iktikal devresi oçok daha kısa olacaktı ve o devrede çok daha az hata yapılacaktı. Hadiseleri süratlendiren elbette ki Mende- resin 15 kişilik bir sivil janta, bütün yetkileri, hatta adam tevkif etme yetkisini elinde tutan bir korkunç Tahkikat Komisyonu kurması, do- layısıyla rejimi fiilen değiştirmesi, buna karşı İsmet Paşanın “şartlar tahakkuk edince ihti- lâl bir hak olur" diyerek yeşil ışığı yakması, türk milletinin güney kore milletinden daha az şerefli olmadığım söyleyerek bu ihtilâl şartla- rının tahakkuk ettiğini ilân etmesi, 28 Nisan- da İstanbulda, 29 Nisanda Ankarada Gençliğin sokağa çıkması ve o tarihten itibaren nüma- yişlerin am Ama, bunlara rağmen dahi, eğer Harp Okulunun yaptığı yürüyüşten sonra İktidar bazı askeri tedbirlere girişmesey- di İhtilâlciler, çok muhtemeldir ki o kadar ace- leyle harekete geçmeyecekler, biraz daha bek- lemeyi ve daha iyi hazırlanmayı tercih ede- cekler, ihtilâl sonrasını da daha bir salim ka- fayla plânlayacaklardı.

Bu sayıdan diğer sayfalar: