bu yüzden sonradan ortaya lider krizi çıkmış. "İlk İhtilâl Komitesini ben kurdum, iddia- larının sonuncusu Talât Aydemirin hatıraların- da ortaya atılmıştır. Aydemir, elbette ki Tür- keşle Seyhandan ve bir dev aynasına sahip o tip başkalarından geri kalacak değildir. Tabii bunlar, safsatadır. Ancak, bu iddiaların her birinin bir doğ- ru tarafı bulunduğunun bilinmesi lâzımdır. İs- met Paşanın Ordu hakkındaki ve subay ruh haleti konusundaki düşüncelerini daha önce söylemiştim (*). Orduda her zaman, ta Ata- türk devrinden itibaren ve İsmet Paşanın ik- tidar yıllarında, hep, bir takım "gizli teşkilât" lar olagelmiştir. Böyle teşkilâtlar kurmak, bun- lara girmek, tabanca üzerine yeminler etmek ihtimal ki bütün ordularda bir âdet, eşyanın âdeta tabiatı icabı bir davranıştır. Ama bunla- rın sönüp gitmesi, ya da ciddi bir teşebbüs ola- rak ortaya çıkması, memleketin başındaki ik- tidarın tutumuna bağlıdır. İhtilâllerin bir or- tam meselesi olduğunu bilmeyen yoktur. Ni- tekim 1960 yazının son aylarında, o zaman ça- lımından geçilmeyen M.B.K. üyesi genç Muzaf- fer Özdağ bir gün, İsmet Paşanın Ayten So- kaktaki evine gizli bir ziyarette bulunduğun- da "Paşam, biz ihtilâli size karşı da yapar- dık" deyince İsmet Paşa bu gerçeği bildiğin- den dolayıdır ki onun yanağını okşamış ve şöy- le demiştir: "—Sen zor yapardın! Ben, bir ihtilâl ortamı yaratır mıydım ki?" 20 Ekimde, yani 14'ler Hadisesinden sadece üç hafta evvel yapılan bu ilgi çekici ziyareti, yeri geldiğinde daha fazla tafsılatıyla anlata- cağım. Benim burada söylemek istediğim, 27 Mayısı "Şu tarihte D.P. İktidarını devirelim" diye hesap yapan, ihtiras sahibi veya gözü dönmüş, hedefi idareyi ele almak olan belirli bir subay grupunun gerçekleştirmiş olmadığı- dır. Ama Ordu içinde önce çeşitli gruplar ku- ru'muş, sonra, D.P. İktidarının nereye gittiği görüldükçe bunlar kendi aralarında birleşmiş- ler, bir müdahale yapmanın lazım geleceğine dair i inanç arttıkça iş ciddiyet kazanmış ve ni- hayet 27 Mayıstan hemen evvelki günler -tam tarihiyle : Harp Okulunun yürüyüşünü taki- ben- Hükümet tarafından verilen bazı kararlar İhtilâli 27 Mayısta bir gerçek yapmıştır. 27 Mayısı yapan teşkilât, o çaptaki ilk teş- kilât değil, ikinci teşkilâttır. Bu çapta bir teş- kilât 1950'nin arefesinde, Türkiye ( seçimlere giderken Ordu içinde mevcuttu ve meselâ Ce- mal Yıldırım veya Seyfi Kurtbek, yahut Sıtkı Ulay, Ahmet Yıldız gibi emekli subaylar, hat- (9) İsmet Paşayla 10. Yıl, Cilt: 1 — Akis Yayınları 14 ta Faruk Güventürk gibi bugünün komutanla- rı bunun şahididirler. Şahidi ve mensubu. Da- ha eğlencelisi ihtilâli D.P.'ye karşı yaptıkları için "C.H.P.'nin âleti" diye damgalanan M.B.K. üyelerinden çoğu İsmet Paşaya karşı olan o ha- rekete karışmışlardır. Ben, o zaman bu teşki- lâtın başında olanlardan "eğer 1950 seçimle- rinde İktidar hile yapsaydı" Ordunun "orta sı- nıfının idaresinde bir genç subay grupunun harekete hazır olduğunu delilleri, vesikaları ve teşkilâtın planlarıyla duymuşumdur. Başın- da İsmet Paşa gibi bir eski ve prestij sahibi komutanın bulunduğu bir İktidar, Menderes İktidarının alaşağı edildiği kadar kolay devri- lir miydi? Ordunun tamamı, Menderes İktida- rına karşı birleştiği şekilde İsmet Paşa İktida- rına karşı da birleşir miydi? Bunlar bir takım spekülasyonlardır ki, 1950 seçimlerinde hile vapılmadığı, İsmet Paşa rejimi odeğiştirmeye kalkışmadığı, aksine, seçimleri kaybedince ik- tidardan sükünetle ayrılmayı bildiği için tama- mile lüzumsuz hale gelmişlerdir. İhtilâle 1960'ın 27 Mayısında gitmekten başka çareleri kalma- mış olan subaylar da, aslında, bunu, ende- res gelecek seçimlere hile ve baskı karıştırıp, kaybettiği iktidarın başında kalmaya kalkıştı- ğı takdirde yapılmak üzere planlamışlardı. Se- çimlerin normal zamanı 1961 yılı olduğu için- dir ki 1960'm 27 Mayısında harekete geçenler, 28 Mayısta kendilerini tam bir "bundan sonra ne yapılacağını bilmezlik'in içinde bulmuşlar- dır Halbuki, bunların, sonrası için de bir plân- lan olsaydı, muhtemelen iktikal devresi oçok daha kısa olacaktı ve o devrede çok daha az hata yapılacaktı. Hadiseleri süratlendiren elbette ki Mende- resin 15 kişilik bir sivil janta, bütün yetkileri, hatta adam tevkif etme yetkisini elinde tutan bir korkunç Tahkikat Komisyonu kurması, do- layısıyla rejimi fiilen değiştirmesi, buna karşı İsmet Paşanın “şartlar tahakkuk edince ihti- lâl bir hak olur" diyerek yeşil ışığı yakması, türk milletinin güney kore milletinden daha az şerefli olmadığım söyleyerek bu ihtilâl şartla- rının tahakkuk ettiğini ilân etmesi, 28 Nisan- da İstanbulda, 29 Nisanda Ankarada Gençliğin sokağa çıkması ve o tarihten itibaren nüma- yişlerin am Ama, bunlara rağmen dahi, eğer Harp Okulunun yaptığı yürüyüşten sonra İktidar bazı askeri tedbirlere girişmesey- di İhtilâlciler, çok muhtemeldir ki o kadar ace- leyle harekete geçmeyecekler, biraz daha bek- lemeyi ve daha iyi hazırlanmayı tercih ede- cekler, ihtilâl sonrasını da daha bir salim ka- fayla plânlayacaklardı.