YURTTA OLUP BİTENLER gençleri gördüğünde eski yılların Kasım Güleğini hatırladı. Bunlar, "Kafalı Kasım Gülekler"di ve sade- ce ayaklarını, ellerim, dillerini de- gil, kafalarını da çalıştırıyorlardı. Bu grup önceleri, solu anlamakta bazı sivri ve ihtiyatsız taraflara sa- hipti. CHP'den ziyade TİP'e yakı- şan bir takım sözcüleri gerçek Or- tanın Solu felsefesine uymayan fi- kirler besliyorlar, sesler çıkarıyor- lardı. Ecevitciler bu handikapı ça- buk sezdiler ve o sesleri susturdu- lar. Fikirler kafalardan çıkmış mı- dır, bilinmez ama, Ecevit takımı bu fikirler için paravana olmak duru- mundan kurtuldu. Kurultaya dağı- tlan, Ecevitin Ortanın Solu kitabını karıştıran delegeler bunda makul hududun ötesinde bir felsefe gör- mediler. Bu üç grup, tabiatları o kadar ayrı da olsa, bir ortak vasfa sa- hip olarak CHP içinde belirdiler: A- çıkca ortaya çıktılar. Onların dışında bir başka takım, opportünizmin şampiyonu diye damgalan iverdi. Bu, oyun içinde o- yun peşindeki Feyzioğlu - Paksüt- Kırca üçlüsü oldu. Oyun, bütün in- kâr edilmez vasıflarına orağmen Feyzioğlunun bir fikir adamı olabi- leceği şüphesini taşıyanları maale- sef haklı çıkardı ve onu, çarşıdaki pirince giderken evdeki bulgurdan etti. Koran kırana Mücadele, ilk başlarda katı olma- dı. Belki de bunda, Ortanın So- lunun teşkilât içindeki gücünün iyi teşhis edilememesi rol oynadı. E- ger Ortanın Solu bir ifrat cereyan olarak gösterilirse, buna mukabil ötekiler mutedil ve toplayıcı bir e- tiketi kendi üzerlerine yapıştırırlar- sa Ecevit takımının daha kolay ye- nileceği hesaplandı. Bilhassa Feyzi- oğlu takımı son zamanlara kadar ortaya pek az çıktı ve 76'ları el al- tından destekledi. Daha ziyade İnö- nünün aleyhinde, onun tükenmiş, ihtiyarlamış olduğu, enerjisini kay- bettiği, Ortanın Soluna çocukça -bu- nakça diyemiyorlardı- bir inatla sa- rıldığı propagandasını işletiyorlar- dı. Hadisedeki çelişme, fikir olarak Feyzioğlu takımının bugün Ecevi- tin savunduğu ilkelerin bile solun- da görüşlere sahip olması, hele Fey- zioğlu son İnönü Kabinesinde yok- ken bu kabineyi, bilhassa onun. Ma- liye Bakanını "sağcılık'la, "muha- fazakârlık"la, hattâ "liberalizm"le suçlamasıdır.. Ama, Kurultaya he- men tekaddüm eden günlerde Orta- Esatoğlunun kokteyline gelen Ecevit ekibi Kurultay stratejisi plânlanıyor AKİS Demokrasi ve oylama Kurultaylar, okavgalı da geç- seler, şimdiye kadar mese- lelerini hep oyla halletmişler, son sözü serbest oylar tâyin etmiştir. Ancak Kurultaylarda Parti Meclisi üyelerini oylama usulü bu serbestliği zedeler taraf taşımaktadır. Bir delege- nin, istediği 40 ismi bir kâğı- da yazıp atması veya bir fik- ri temsil eden listeyi öyle kul- lanmasına cevaz yoktur. A- daylığını koyanların isimleri bir büyük liste halinde basıl- makta, delegeler seçtikleri i- simleri işaretlemektedirler! Neden? Belki, şahısların o çarpıştık- ları eski Kurultaylarda fikir- leri belirtecek imkâna lüzum yoktu. Ama bugün C.H.P.'de bir fikir mücadelesi o ekipler arasında yapılmaktadır. Dele- geler kellelere değil, politika görüşlerine oy vereceklerse, en azından, oz kişilik liste- leri bizzat yapm imkânını bulmalıdırlar. Bu, demokratik usullerin asgari icabıdır. Kurultay, bu önemli nok- tayı her halde dikkat nazarına alacaktır. nın Solunun kudreti belli olunca Feyzioğlu oOtakımının mücadelesi sertleşti ve kabalaştı. Pehlivanlar son elenseleri, geçti- gimiz haftanın ortasında yapılan Gençlik ve Kadın kurultaylarında çektiler. Kadın Kolları oKurultayının il- ginç yönlerinden birini, kulisi -ve de- dikoduyu- daha ziyade erkeklerin yapmış olması teşkil etti. Meselâ 76'lar grupundan Ferit Melen, eline bir Ulus gazetesi almış, fert fert do- laşıyor, Selâhaddin Hakkı Esatoğlu- nun bir makalesini okuyordu. Me- lene göre, Ortanın Solu ekibine da- hil bu milletvekili oyazarın komü- nist olduğuna hiç şüphe yoktu!. Me- lenin suçladığı tabii ki sadece Esat- oğlu değil, ortanın Solu ekibi adı altında, Ecevitin etrafında mücade- 22 Ekim 1966