22 Ekim 1966 Tarihli Akis Dergisi Sayfa 24

22 Ekim 1966 tarihli Akis Dergisi Sayfa 24
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

İhtilâli müşkil mevkide bırakmayacaktı. Burada benim söylemek istediğim husus, askeri ihtilâli o karakteriyle sürdürmek iste- yenlerle bunu demokratik bir sivil rejime çe- virmek idealini taşıyanlar arasındaki mücade- lenin, su altında, daha Mayıs ayı bitmeden baş- lamış bulunduğudur. İlk cereyanın başında Al- paslan Türkeş vardı ve birinci adımda İktidarın bir takım kudretini eline geçirmeye muvaffak olmuştu. Talihsizlik belki de karşısında İsmet Paşayı bulmasıdır. İsmet Paşanın mücadelesi, bilhassa ilk devrede "derinden ve sessiz" diye nitelenecek bir mahiyet taşıdı. En çok dikkat ettiği nokta, Ihtilâl İdaresiyle açıktan çatış- mamaktı. Çatışmadı da.. Mayısın son ve Hazi- ranın ilk günleri geçip giderken Ayten Sokak- taki ev sadece yabancı gazetecilerin değil, ya- bancı devlet temsilcilerinin, bazısı o zamana ka- İhtilâlin ilk günlerinde Osman Bölükbaşı neşeli, çalımlı ve muzaffer edalıydı. Tabii İhtilâli, en ziyade kendi mücadelesinin sonucu sayıyordu ve hep "Ben demedim mi?" diyordu. Bölükba- şıyı üzen tek mesele, radyodan türk milletine kendi sıhhati hakkında haber verilmemesi ol- du. Yukardaki resimde İsmet Pasa, Yarbay Ya- kal ve Feyzioğlu Bölükbaşıyı evinde ziyaretten ıkıyorlar. dar Zorlunun korkusundan İsmet Paşayı tanı- yamamış dahi olan Büyük Elçilerin ziyaret yeri halindeydi. Bunların hepsinin öğrenmek iste- dikleri, ihtilâlin nereye gideceği ve İsmet Pa- şanın nasıl bir rol oynayacağıydı. Gazetecilerin yanında televizyoncular da lâmbaları, makine- leriyle eve doluyorlar, İsmet Paşanın yalnız, e- şiyle, torunlarıyla, arkadaşlarıyla, yürürken, çalışırken, okurken filmlerini alıyorlar, kendi- sine çeşitli sualler soruyorlardı. Bunlar, bizim kızlar için artık günün eğlencesiydi. Kısa za- manda birer artist gibi rol yapmasını öğrendi- er. Fakat gazetecilerle teker teker başa çık- maya imkân ma Bir basın toplantısı tertiplemek gerekiyordu. Bunu, | Haziran için, Er evin geniş olan kütüphanesinde hazırla- Ancak İsmet Paşa, bunun Başbakana du- vurulmasını istedi. Gürsel ile Partiden temasa geçildi. Başbakanlık bir itiraz sesi yükseltme- di. Yabancı gazeteciler galiba ilk veya ikinci sual olarak “Bu basın toplantısı için izin alın- mış mıdır?" diye sordular. İsmet Paşa, toplan- tıdan Başbakanın haberdar bulunduğunu söy- ledi. Bir başka gazeteci ısrar etti: Siyasi faali- yet ve parti toplantıları yasaklandığına göre İsmet Paşanın basın toplantısına nasıl müsaa- de edilmişti? İsmet Paşa nükteli bir cevapla işi geçiştirdi: "Yasak edilen siyasi faaliyetler ve parti toplantılarıdır. Bizimkine konferans de- nir. Konferanslar yasaklanmamıştır!" Tabii gazeteciler, ihtilâlin dişinin İsmet Paşayı kesmediğini anlamışlardı. Zira bu kurt yabancılar daha o günler, askeri ihtilâli o hü- viyetiyle sürdürmek isteyen cereyanın mevcu- diyetini farketmişlerdi. Bir tanesi İsmet Pa- şaya, önümüzdeki seçimlere D.P.'nin iştirakini tasvip edip etmediği sorusunu yöneltti. İsmet Paşa, tasvip ettiğini açıkça söyledi. Halbuki bu sırada Türkeş, D.P.'yi kapattırıp Demokrat kütlenin başına kendisinin geçmesi plânını ka- fasında çoktan hazırlamıştı ve bu istikamette- ki ilk adımları atıyordu. Fakat oraya gelmeden önce D.P.'nin ne halde bulunduğunu, Menderesin Kütahyada yakalanışının gerçek hikâyesini, yakalanan D. davranışlarını ve tevkiflerin han- gi esaslar -yahut esassızlıklar üzerine yapıldı- ğını anlatmalıyım. Gelecek Yazı Yakalanınca, “Ben C.H.P.'nin bizim Grup- taki casusuydum!" > D.P. Milletvekili mdi?

Bu sayıdan diğer sayfalar: