ruz. Onun için, biz de Paşamızdan bunu rica edecektik. Siz telefon ettiniz, daha iyi oldu..' Bu sözler, İsmet Paşa törene katılmaya kalkışırsa Hükümete rağmen katılacağını gös- teriyordu. Türkeşe bunları Paşaya nakledeceği- mi, tabii kararın ona ait bulunduğunu söyledim. "Ama her halde, İsmet Paşayı benim temsil e- Sez hatırınızdan çıkarınız, Albayım" de- im. Türkeş tekrar gülümsedi ve "Bunu sizden bekliyordum, Metin bey" dedi. Dost bir sesle devam etti: — Sizi daima okurum. Gerektiğinde İs- met Paşa da tenkit ediyorsunuz ve istiklâli- nizi elinizde tutuyorsunuz. Her halde, teklifimi kabul etmemenizdeki sebep de budur..' Ben de güldüm: Yok, asıl, böyle bir EE, dediğim gi- bi peki hanedan i işi oluyor da. ihtilâlin Kudretli Albayıyla en kısa Za- manda görüşmeyi kararlaştırarak konuşmamı- zı bitirdik. Tabii, İsmet Paşanın yorulacağının düşü- nülmüş olması alınan tertibin sebebi değildi. Albay Türkeş, kendisinin ihtilâlin Veliahtı ol- duğu inancını yurt içinde de gösterişli bir tarz- da perçinleştirmenin peşindeydi. Gürsele ait nutkun kendisi tarafından okunması ve bunun radyoyla bütün Türkiyeye duyurulması -hem de, Türkeş adı söylenerek- kıymeti eşsiz bir ka- zanç olacaktı. Albayın, Gürseli törene katılmamaya na- sıl ikna ettiğinin hikâyesini sonradan öğrenmi- şimdir. Tören programını Türkeş ile o sırada içişleri Bakanlığına getirilmiş olan Muharrem Ihsan Kızıloğlu yapmışlar. Türkeş Gürsele de- miş ki: "— Paşam, siz törene katılırsanız halk mutlaka İnönüyü sizden fazla alkışlayacak, ona daha çok tezahürat yapacaktır. Ne olsa onun şöhreti halk kütlelerinde sizinkini geç- Burası, Başbakanlıktaki Müsteşarlık odasıdır. Oraya Alpaslan Türkeş ihtilâlin hemen akabinde göz dikti ve Bir kolayını bulup yerleşti. al a a Menderesin Müsteşarı Ahmet Sa- lih Korur bile bazı Bakanlardan "forslu" idi. keş, üniformasıyla ve M.B.K. Üyesi sıfatıyla oraya oturunca derhal helin Kudretli Albayı oldu. 22