22 Ekim 1966 Tarihli Akis Dergisi Sayfa 27

22 Ekim 1966 tarihli Akis Dergisi Sayfa 27
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

Akıllı Propaganda e iyi siyasal ) ve il reklâmın z ufuklara yıp gittiği bir çağ ola- rak hatırlanacaktır. Çok « çeşitte ve kalitedeki malla- rın piyasaya sürüldüğü, pek değişik fikirlerin kele atıldığı günümüzde, mallarına veya fikirlerine muh- temel müşteriler arayanların, kolaylıkla vazgeçemi yecekleri, bazı temel kurallara riayeti gerekiyor. Sü- rülen mallar veya ortaya atılan fikirler, piyasanın en iyileri olmasalar dahi, seçim zorunda kalan alıcı- ların gözünde, "daha i yn bulunamayacağına" da- ir kesin bir kanının doğması şarttır. Bunun için ilk akla gelen şey de, derhâl hatırlanan firmanın, reklâ- mı veya propagandan yapılan firmadan başkası ol- mamak gerekir. yüzyılın Batı dünyası, bu reklâm ve propa- ganda işinde, zaman zaman insan aklının ve sağduyu- ınırlarım zorlayacak kadar uzaklı gitmeyi aşarsa, Bu yoldan, nice tapon, köhne ve kötü mallar, sadece daha iyilerinin adları duyulamadığ veya bilinmediği için, muhtemel müşterilerin en çok rağbet ettiği mallar arasında imrenilecek bir yer k a - zanabilmişlerdir. Ticaretteki bu gerçek, en eski çağlardanberi bili- nen siyasal propaganda söz konusu olduğu zaman- larda, çok daha haklı nedenlerin ortaya çıkmasına fir- sat verecektir. Çünkü, çağımızın devleşen komüni- kasyon araçları, televizyon, radyo, sinema ve milyon- luk tirajları ile gazeteler, günümüzün insanını her sa- el Epe bir beyin yıkamasına tâbi tutmaktadır. un çok kesin ve şaşma? etkilerini ise bazan cid- dai Üzülerek, bazı kereler sevinerek, her gün yeni baştan görüyoruz. Siyasal mücadelelerde de, » giğen ticarette olduğu gibi, piyasaya en iyi malları veya en sağlam fikirleri sürenler muhakkak zaf: kımıyorl: tim tersine, elindekini en iyi satabilen usta tezgâhtarların malla- rı, yine usta politikacıların ileri sürdüğü fikirler da- ha çok güç kazanm ve mallar daha iyi sürüm i m - kâm bulmaktadır. AAhmakça bir İdealizmin dışında, fikirlerin en iyisini söyleyerek, zaferler umudu- na kapılmak, yüzyılın g eri karşısında bir budalalık değilse bile, en azından büyükçe bir safdil- lik olmaktan ötede bir anlam taşıyamaz. Son zamanlarda, özellikle AP'yi tek başına ikti- dara getiren geçen yılın Ekim ayı seçimlerinden bu yana, siyasal propaganda konusunda, aslında bilgi- sizlik, hayli eğlenceli bir tartışmayı izlemekteyiz. Her- kesin bildiği gibi, Türkiye 1962-63. yıllarından itiba- ren, ilk "Be kalkınma Plâ ya girmesiyle, sınırlı bir biçimde de olsa, plânlı bir dö- neme adım atmış sayılabilir. Yapılan geniş bir envan- ter ve tespitten sonra, ele alınan temel sorunların g e - 22 Ekim 1966 Dr. Reşat TİTİZ iğ bir takım altyapı yatırımları, siyasal ikti- darların düşünmelerinden çok daha önceleri, bir avuç gencecik idealist Plâncının değerli çabalarıyla prog- ramlara alınmıştı. Plân modellerinden kabul edilen örneğe uyularak, geçen Meclis döneminde iktidara katılmış karma hükümetler, önerilenlere uymak zo- run arı için, önemleri küçümsenmeyecek yatırımlar ve yatırımlara hazırlık saydığımız, etüd ve projeler yapmışlardı. Bir Ülkenin ekonomik kalkınması sürekli bir akış içinde bulunduğuna göre, koalisyon hükümetlerinin değişik Pre niye Miz bir iktidarlar dizisinin içinden bir tek partinin, başına övünebileceği şeyleri arayıp ballsi idakç güç bir i iş olacaktır. Türkiyenin gerçeği bu iken, AP İktidarının Baş- bakanı Demirci, temellerden tamamen yoksun, ısrarlı ve inatlı bir propagandanın mucidi olma rolünü, an- laşılmaz bir rahatlıkla, b eieeneei tereddüt e t - mez görünüyo! r. Bu yersiz davranışı ilk önce Keban Barajı için yapılan törende farketmiştik, sonra, Kü- tahya Azot Sanayiinin açılışında gördük. Daha sonra, Yarımcadaki Petro-Kimya tesislerinin açılışına sıra geldi. Şimdi de, Almus Baraj - Santral ve Sulama te - sislerinin işletmeye açılması gibi bir fırsat söz konu- sudur. Bütün bu tesisleri, sadece AP'nin çalışmasının ü- rünüymüş gibi kabullendiğini gördüğümüz Demirel, Tm faziletinden, müreffeh bir Türkiyeden kendi çalışmalarının somut semerelerinden, hayret ear bir pişkinlikle, söz edebilmektedir. n daha tuhaf yanı, C H P yöneticilerinin, bu söz- e - öüveimşis karşısında sinirleri bozulmuşçası- a direnmeleridir. He uşun işletmeye açılma- sında kala yeni tesislerin temellerinin atılmasında, “b zamanımızda yapıldı" gibilerden çığlık lar kulağımıza gelmektedir. Şu anda atılan bu boşu- na feryatların yerine, sağduyuya dayanan ve zamanı iyi seçilmiş açıklamalar yapılmış olsaydı ri açı- dan olduğu gibi, propaganda bakımından da, çok da- ha etkili olur ve çok daha olumlu sonuçların alınma- sına yarardı. Oysa, şimdiki çırpınmalar, bir pişmanlı- ğın dışında, hiç bir şeye yaramıyacaktır. Hattâ, insa- nı küçük bile düşürebilir. Demirelin garip tutumuna gelince.. Temelleri gerçekdışı sözlere dayandırılmış propagandanın uzun ömürlü olduğu hiç bir yerde görülmemiştir. Demirel ve danışmanları, bu katı gerçeği bilmez görünerek, durmadan yükle, nmektedirler. Fakat bilmeleri gere- ki, bu yersiz propagandaların etkileri ilk taşkın- larla birlikte silinip gidecektir. Nitekim, uçlarım ver meye başlamış yıkıntılar, sağdan soldan boygöster- mekte gecikmeyecektir.

Bu sayıdan diğer sayfalar: