22 Ekim 1966 Tarihli Akis Dergisi Sayfa 36

22 Ekim 1966 tarihli Akis Dergisi Sayfa 36
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

N Filmcilik 2001 yılına doğru Füzeler, bilinmiyen dünyaların sır- rmı çözmek için vızır vızır do- laşmaktadır. Ay çoktan insanlar ta- rafından ele geçirilmiştir. Ay ile yer- yüzü arasında gidiş - geliş seferleri başlamıştır. Günlerden birgün, ayın kraterlerinden birinde, o vakte ka- dar bilinmiyen bir madenden ya- pılmış bir sınırtaşı bulunur. Bilgin- lere göre bu, yeryüzü dışındaki baş- ka bir uygarlığın daha önce aya ge- tirip bıraktığı bir işarettir. Bu uy- garlık ortaya çıkarılırsa, yeryüzü uygarlığı da en yüksek noktasına varmış olacaktır. Bundan dolayı yıldızlararası bir "Discovery" füze- si hazırlanır, iki uzay pilotu uzay gemisine yerleşir ve füze, "Obür canlılar"ı bulmak üzere Satürn ge- zegenine doğru yola çıkar. Bu, bir düş değildir, bir "scien- ce - fiction" romanı da değildir. Bu, bir filmdir. Ama, sıradan bir selen- ce -fiction filmi değil, "Dr. Strange- love - Doktor Garipaşk"ta insanla- rın nükleer bir yokoluşun kâbusu karşısında kalışlarını e ame- rikalı sinema yönetmeni Stanley Kubrick'in, 2001 yılındaki, uzay ça- ğındaki insanların karşılaşabileceği sorunları, bilimsel verilere dayana- rak ele alan filmidir. Kubrick, şim- di piyasayı polis romanları kadar bollukla saran, hattâ onun yerini almak üzere olan sciehce - fiction romanlarına itibar etmemiş, XXI. yüzyılla ilgili tahminlerde, uzay so- runlarında uzman bilim yazarı A.C. senaryosunu Clarke'a başvurarak, F M A iki yıl süren bir çalışmayla birlikte meydana getirmiştir. 2001. yıldaki dünyayı ele alan filmin dekorları, giyimleri, araçları için de aynı titiz- lik gösterilmiştir. Amerika ile İngil- terenin en büyük sınai kuruluşları- nın "beyin tröstleri"'nden XXI. yüz- yıldaki dünya konusunda düşünce- lerini, tasarılarını soruşturan Kub- rick ile sanat yönetmem Tony Mas- ters, 1967 yılının insanların?. 2001 yı- lının dekor ve insanları arasında yaşadıkları izlenimini verecek hava- yı büyük bir titizlikle hazırlamışlar- dır. Hattâ "Birleşik Amerika Ulu- sal Uzay Araştırımdan Dairesi" Sırf bu film için ileriye ait tasarıların- dan birkaçını açıklamakta sakınca görmemiş, Satürne yollanan füze- nin gerçeğe sn uygun biçimde olma- sını sağlamakta oKubrick ile Mas- ters'e yardımcı olmuştur. Uzay çağının kâbusu Dr. Garipaşk"ta nükleer çağın kâbusunu seyircilere bütün a- gırlığıyla duyuran Kubrick, şimdi aynı. şeyi, "uzay çağının' kâbusu"nu duyurmak için yapmaktadır. 2001 yılını canlandıracak bu film, şim- diye kadar çevrilen science - fiction filmlerinin gerçeğe en uygun olanı, en ciddisi, en geniş bütçelisi ola- caktır. M.G.M., Kubrick'in eline he- men hemen bir açık bono vermiş- tir. Daha önce belirtildiği gibi, yal- nız senaryosunun hazırlanması iki yıl alan bu filmin bütçesinin aşağı yukarı "Cleopatra"nın bütçesine -yani 37 milyon dolar- yaklaşacağı söylenmektedir. Kubrick, altı aydır arasız devam eden çevirime rağ- men, henüz filmin yansına bile gel- memiştir. Bunlara, filimde çok ta- 34 (AKİS: 362) SİNEMATEK — Yeni kurul- muş bulunan Sinematek Der- neği, geçtiğimiz hafta bir,top- lantı yaptı ve biri yabancı, ikisi türk, üç sinema adamına şe- ref üyeliği payesini verdi. Türk sinema ad kanı ve kendi alanında tek oto- rite sayılan Albay Nusret Eras- landır. Resimde, Albay Nusret Eraslan görülmektedir. nırımış oyuncuların yer almayışı, hemen hemen kadın kahramanın bulunmayışı da katılırsa, Kubrick'- in bu "süperprodüksiyon"unun "Cle- opatra" gibi bir fiyasko olup olmı- yacağı sorusu akla gelebilir. An- cak, son on yıl içinde bütün insan- ların uzay yarışmasını, uzay alanın- daki başarılan gittikçe daha yakın- dan, daha tutkulu bir şekilde izle- diği gözönüne alınınca, Kubrick'in çok sıkı tuttuğu bu filmin geniş bir seyirci (okütlesini (o sürükleyeceğini söylemek yanlış olmaz. Öte yandan Kubrick, seyircinin büyük çoğunlu- gu için çekici olan 2001 yılının e- lektronik beyinli, füzeli, uzay pilo- tu elbiseli, gezegenlerarası dekorla- rının renkli -technicolor- ve geniş- perdeli -cinerama- görüntüleri için- de asıl anlatmak istediği şeyi Şöy- le açıklamaktadır: "Biz bu çevirirken, zamanda ve uzayda pek ileri gitmedik. Çünkü bize asıl ilgi çekici gelen nokta, insanın dünya- nın dışında bir hayatın var oluşunu anlayışı ve dünyadışı bu hayatla ilk temasıydı. Bu safhanın ötesinde in- san, yolunu iyice şaşırmaktadır". 22 Ekim 1966

Bu sayıdan diğer sayfalar: