22 Ekim 1966 Tarihli Akis Dergisi Sayfa 16

22 Ekim 1966 tarihli Akis Dergisi Sayfa 16
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

YURTTA OLUP BİTENLER müthiş vesikayı kilitli obulunduğu kasadan çıkardı ve zarfın mühürle- rini çözerek basına açıkladı. Pazar- tesi günü, İnönünün yaptığı ikazın tam metni hemen bütün gazeteler- de vardı. Bunu kimisi büyük, kimi- si küçük gösterdi. AP organların- dan çoğu, fena halde bozulmuşlardı. Yıllardır şişirilen bir balon, bir tek iğne darbesiyle patlıyor ve tarihi bir gerçek aydınlanıyordu. Asıl büyüklük Vesikanın açıklanmasıyla birlikte bir nokta halkın e dikka- tini çekti. İnönü vi P ellerinde böyle bir delilin ri rağ- men ve seçimlerde herkes bu konu- yu, hem de havaya konuşarak istis- mar ederken gık dememişlerdi. Ta- rihi gerçeklerin en sonda daima berraklığa kavuştuğunu bildiklerin- den sabırla beklemişlerdi. Altında İs- met İnönünün imzası olan böyle bir vesikanın günlük politika, tartışma- larında kullanılmasını memleketin yüksek menfaatlerine uygun bul- mamışlardı. Şimdi açıklanan metin okunduğunda, bu ihtiyatin ne dere- ce yerinde olduğu anlaşılmaktadır. Nitekim haftanın ikinci günü An- karada İnönünün muhalifi diye bili- nen bir siyasetçi şöyle demekten kendini alamıyordu: "—İşte, devlet adamı bu! Adam, yaptığım söylemiyor. Hem de bu kadar tecavüze uğradığı halde.. zim Süleyman ise, başkalarının ha- zırladığı kurdelâları kendi malıymış gibi kesip herkesi güldürmekten çe- kinmiyor. Efendim nerede, ben ne- rede?.." Gerçekten de, İnönünün ve CHP'- nin bu davranışı mektubun mahiye- tinden de fazla bir milli takdir top- ladı. Bu sırada, daha bir çok kimse Aydemirin hatıralarında, oynadık- ları bazı rollerin açığa çıkacağı en- dişesiyle (o kendilerini (o yiyorlardı. Bunların biri, bugün başka sazlar çalan İstanbul Tıp Fakültesi Deka- nı Dr. Cihat Abaoğluydu. Bir baş- kası ise, iş adamlarının ve liberal ekonominin tüccar avukatı, Bedii Faikti. Aydemir, şimdi o davulu ça- lıp parsasını toplayan Dünyacının, vaktiyle, Aydemirde bir kudret te- vehhüm ederken, kendisiyle te aynı iş adamları, özel sektör liberal ekonomi hakkında ne iyii lı şeyler düşündüğünü hatıralarında anlatmaktadır. 14 Y.T.P. Ömrü bu kadarmış CHP İstanbul milletvekili oOOrhan Erkanlı, geçtiğimiz Pazar akşa- mı Dedeman Oteli rufunda, İstan- buldan gelen Kurultay delegelerine bir yemek verdi. Yemekte, sohbetin ağırlık noktasını, politika (o teşkil ediyordu. Davetliler arasında bulu- nan Prof. Dr. Fahrettin Kerim Gök- ay da en geniş şekilde sohbete katı- lıyor ve esprileriyle ortalığı kırıp geçiriyordu. Söz, bir ara, YIP'den açılınca, Gökay bir an için neşesini kaybeder gibi oldu ve, "—Alicanın İnönüye oynadığı o- yunu unutmaya imkân yok. Bugün- ki durumun bir sebebi de, Alicanın o tutumudur. Bunun için onu hiç affetmiyeceğim" dedi. Ekrem Alican Kendi gitti, ismi kaldı yadigâr AKİS Bunun üzerine, yemekte bulunan bir gazeteci, yarı şaka yarı ciddi, ökaya : "—Ee, hocam, bu partide bir zamanlar siz de bulunmadınız mı?" diye sordu. Gökay, bu soru üzerine geniş bir nefes aldı ve, "—Ne yapalım birader, adam ederiz sanmıştık" cevabım verdi. Bu konuşmanın geçtiği günlerde, Prof. Gökayın bile "adam edemedi- gini" söylediği YTP'nin III. Büyük Kongresi yapılıyor ve Genel Baş- kan Ekrem Alican, çok dramatik bir şekilde ve delegelerin "estağfu- rullah" nidaları arasında, "başarı- sız olduğu" gerekçesiyle istifa etti- ğini açıklıyordu. Fareli köyün kavalcısı Alicanın bu konuşmasından sonra Kongre, âdeta bir ölü evine dön- dü ve mikrofona gelen bazı delege- ler, gözyaşları arasında, Alicandan istifasını geri almasını istediler. Kongrenin en tatlı ve dramatik konuşmasını İstanbul delegesi Suha Boltan yaptı. Önce bir süre Alica- nın yüzüne bakan Boltan, onun düşünceli halini görünce, "—Ne olur, kaşlarınızı oçatma- yın!" diye söze başladı ve fareli kö- yün kavalcısı masalım anlattıktan sonra şunları söyledi : "—Genel Başkanımız, fareli kö- yün kavalcısı gibi bizi peşine taktı. Şimdi bizi denizde boğulmaya gö- türüyor. Sen nereye gidiyorsun Ge- nel Başkanım, bizi nereye götürü- yorsun?" İstanbul delegesinin bu £ firaklı konuşması burada da bitmedi ve delege, gözyaşları arasında, "şimdi evine dönemiyeceğini, kızının ken- disini eve almıyacağını" söyledi. YTP'nin kader kongresi başından sonuna kadar bu hava içinde geçti ve Alican, bütün ısrarlara rağmen, istifasını geri almadı. Seçimlerde en çok oyu derleyen Yusuf Azizoğlu da genel başkanlığı gerçekten kabul etmezse, meydan İrfan Aksuya kalacaktır. Fakat ne olursa olsun, YTP'nin siyasi hayatı sona ermiş ve fareler -delegeler- "ba- şımızın çaresine bakalım" havası içinde memleketlerine dönmüşler- dir. 22 Ekim 1966

Bu sayıdan diğer sayfalar: