22 Ekim 1966 Tarihli Akis Dergisi Sayfa 20

22 Ekim 1966 tarihli Akis Dergisi Sayfa 20
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

Zühtü Tarhanın fotoğrafını bulmak, M.B.K.- nin ilk Kabinesi ilân edildiğinde gazetecileri en fazla uğraştıran görev oldu. Türkiyede hiç kim- se "dünya ve memleket çapındaki ölmek erden müteşekkil personel'in bu mensubunu bilmi- yor, tanımıyordu. Sonradan lâkabının "Melek Zühtü" olduğu anlaşıldı ve makamına gelince resimleri çekilebildi. önemli adam olduğunu hissettirmiş. Hareketle- ri öyleymiş ki Gürsel bundan istiskal mânası çıkarmamış ama, gazeteciler Türkeşin Başko- mutanı küçümsediği ve parmaklarının ucunda oynattığı inancına varmışlar. Türkeş hep, bir iyi aktör olarak kalacaktır. ihtilâlden hemen sonra Gürsel Devlet Baş- kanıdır, Başbakandır, şudur, budur. Bunların hepsini birden şahsen yürütmesine imkân yok- tur. Böyle bir ortamda "Başbakanlık Müsteşar- lığı'nın önemini kavrayan tek Komiteci Tür- keş olmuştur. Bir Başbakan olmazsa, Bakanlar da, nihayet Komitenin emri altında ikinci sınıf kimseler sayılırsa Başbakanlık Müsteşarı ma- kamına yerleşecek bir Komite üyesi, bu iki sı- fatın verdiği kudretle az zamanda Başbakanlığı fiilen eline geçirebilir. Türkeşin bu hesabının yanlış çıktığım hiç kimse iddia edemez. (9) İhtilâlin İçyüzü — Abdi İpekçi, Ömer Sami Coşar 20 Türkeş, arzuladığı makama nasıl oturmuş- tur? Bunun hakkında bir bilgi vardır. Gürsel, üzerine aldığı görevlerin ağırlığını görüyor ve kendisine yardım edilmesini istiyor. Komite bu talebi haklı buluyor, yardımcılarını bizzat seçmek hakkını Gürsele bırakıyor. Gür- sel ihtilâlcilere bakıyor: Tanıdığı sadece üç subay var. Bunların biri Türkeştir. Ötekiler Osman Köksal ve Suphi Karaman. Bunları, yardımcıları olarak seçiyor. Fakat Köksal aynı zamanda Cumhurbaşkanlığı Genel Sekreteri ve Muhafız Alayı Komutanıdır. Suphi Karamana ise, Erkân Şubesindeki tecrübesi gözönünde tu- tularak Orduda yapılacak yeni tâyinlerin plan- lanması görevi verilmiştir. Bu suretle Gürsele, bütün çalışmalarını yaptığı Başbakanlıkta yar- dımcı olabilmek imkânı bir, Türkeşe kalıyor. ihtilâlin tarihi, 27 Mayıs. Dört gün sonra, aybaşı geliyor. Memurların maaşını vermek lâ- zım. İlgililer Albaya çıkıyorlar ve Başbakanlık memurlarının maaşlarını alabilmeleri için itâ âmiri olarak bordroları imzalayacak birinin bulunması gerektiğini söylüyorlar. Bu, Türke- şin arayıp ta bulamadığı fırsattır. "Benim im- zamı koyunuz" diyor. Yani kendi kendisini Baş- bakanlık Müsteşarlığına tâyin ediyor. Keyfiyet 30 Mayısta Resmi Gazetede ilân edilip kesinle- şiyor. Bu, İhtilâl İdaresinin aynı zamanda ilk kararnamesidir de.. Komite üyeleri Türkeşin yeni görevim gazeteden öğreniyorlar. Ama, hiç kimsenin meseleyi önemsediği yoktur. Türkeş zaten Gürsele, yardımcı diye verilmemiş mi- dir? Buna "Başbakanlık Müsteşarlığı" sıfatını eklemiş! Ne olacak? Dünya kadar müsteşar var. Türkeş de, varsın Başbakanlığın müsteşarı oluversin.. (* Halbuki kurnaz Türkeş bilmektedir ki Baş- bakanlık Müsteşarı, eğer kuvvetli şahsiyet sa- hibiyse ve Başbakanın işi çoksa Başbakanlığa fülen hâkim olur. İkincisi, kendisinin "Gürsele yardımcılık"ı, nihayet Komitenin iki dudağı a- rasından çıkmış bir sözdür ve bir başka söz bu- nu hükümsüz kılabilir. Halbuki, Başbakanlık Müsteşarlığına şimdi kararnameyle ogelmiştir ve onu oradan, kararnamesiz hiç kimse artık uzaklaştıramaz. İhtilâl İdaresinin (çalışmaları tamamile Başbakanlığa intikal edince, Albay Türkeş kendi öneminin büyüdüğünü hemen farketmiştir ve bunu ustalıkla kullanmıştır. Da ha sonraları kaç defa, kendisini ziyarete gitti gimde, kapısında Bakanların antişambr yaptık- larını görmüşüm dür. Türkeş, kendisince mühim saydığı yerlerde, toplantılarda da daima, he- men Gürselin arkasında, sanki 2 numaralı a- dammış gibi durmayı ihmal etmemiş, lisan bil-

Bu sayıdan diğer sayfalar: