24 Aralık 1966 Tarihli Akis Dergisi Sayfa 13

24 Aralık 1966 tarihli Akis Dergisi Sayfa 13
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

Merkez ile Grupun münasebetlerine dair bölüm biraz teferruatlı ele alı- nırsa, çomakçıların savunmaya geç- mek zorunda kalmaları bile müm- kündür. Meselâ, "aidat" meselesi görüşme konusu olursa, çomakçılar müşkül durumda kalacaklardır. Bir süre önce Grupta, çomakçılar, bir punduna getirip, milletvekilleri ta- rafından ödenen 150 liralık aidatın (bunun 100 lirası Genel Merkeze ve- rilmektedir) 50 liraya indirilmesini ve Genel Merkeze aidat ödenmeme sini, acele bir önerge ile kabul ettir- mek istemişlerdir. Önergenin aley- hinde konuşmak isteyen Sadrettin Çangaya o oturumda Feyzioğlu söz vermemiştir. Daha sonra teklif, bir "tekrir-i müzakere" önergesi ile Mustafa Dinekli tarafından tekrar- lanınca, Sadrettin Çanga konuşma fırsatını bulmuş, "Aranızda en faz- la para sıkıntısı çekenlerdenim a- ma.." diye başladığı konuşmasında, böyle bir teklifin kabulü halinde Genel Merkezle Grup arasındaki ilişkilerin iyice sertleştiği intibaının doğacağını, bunun partiye zarar ve- receğini, teşkilât üzerinde kötü etki yaratacağını söylemiştir. Teşebbüs güçlükle önlenmiştir. Parti Meclisine bu hava içinde gidilmektedir. .Çomakçılar, fırsatı- nı, bulurlarsa, Merkez Yönetim Ku- rulunu düşürmeye teşebbüs edecek- ler, Ecevit ve arkadaşlarının, Ku- rultayda kabul edilen bildiriyi bazı konuşmaları ile ihlâl ettiklerini ile- ri sürecekler, hiç olmazsa, birkaç kişiyi yıpratmak için çaba göstere- ceklerdir. Hiç bir şey yapamasalar, toplantı sonunda çıkacak bildiriyi törpülemeğe ve sade suya tirit hale getirmeye (ouğraşacaklardır. Ama kuvvetli değildirler ve bu tarzdaki hareketleri mevcut kuvvetlerini de gündengüne eritmekte, kişiliklerini menfi, sevimsiz hale getirmektedir. A.P. "Hamama gidenler" Geçen haftanın sonunda yapılan AP Temsilciler Meclisi toplantı- sında, Balıkesir milletvekili Cihat Turgut, parti içinde bir "Yeminliler cuntası"nın kurulduğu haberlerine değinerek ve DP'nin sonunu bu çe- şit işlerin hazırladığını hatırlatarak, şu soruyu sordu: " — Nereye gidiyoruz?" Cihat Turguta sinirlenen bazı AP'liler, soruyu alaya almak için "Hamama" diye seslendiler. Soruya ve konuşmaya sinirlenenler, işlerini tezgâhlamış, bu toplantıda da ba- 24 Aralık 1966 şarıyı cunta mensuplarıydı. Yörüngeye Oturamayan Reform Başbakan Demirel, "Milletin daha fazla vergi ödemeye tahammülü yoktur, vergiler artmayacaktır" derken, Meclis komisyonlarında, vergileri artıran kanun tasarıları kuzu gibi yatıyordu. Belediyelerin klâsik bir kurnazlığı vardır, ekmek fiyatlarını artı- racakları zaman, bunun halk üzerinde yapacağı tepkiyi düşünerek, fi- yata dokunmaz, gramajı düşürürler. Kuzu gibi yatan tasarılarda ver- gi oranlarında artış yoktur, fakat eski vergiler, yeni İsimler ve hüküm- ler altında, fazlasıyla» piyasaya sürülmektedir Biz, bu yazıda vergi artışlarının nedenlerine inecek, memleketin sosyal ve ekonomik düzeni içinde kaçınılmaz sonuçları belirtmeye çalışacağız. Birkaç yıl öncesine gidelim. Yıl 1961. Hükümet, bir vergi re- formuna gidilmesi zorunluğu içindeydi. İhtilâl sonrası o psikolojisi buna hiç de elverişli değildi. Konu ortaya atılınca, politik demago- jinin ağzına oldukça büyük bir sakız verilmiş oldu. Oysaki dema- goglar, AP'yi DP'nin devamı sayanlar, bu memlekette vergi reformu- nun, "aşar" denilen ortaçağ vergiciliğinin kaldırılmasıyla başladığını, 1947'de modern vergi prensiplerine uygun çalışmalara geçildiğini, sos- yal ve ekonomik bünyenin gelişmesinde vergilerin, bu gelişmenin ge- rektirdiği hizmetleri yerine getirme ve ekonomide bir denge niteliği bakımından gündengüne artan bir önem taşıdığını, çağdaş vergi pren- siplerinin bütün dünyada bu yöne doğrulduğunu, geri kalmış bir memleket olarak, milli ekonomimizin vergi yoluyla idaresi gerekti- ğini bilememekteydiler. İkinci Dünya Savaşı sonrasında gerek Amerika, gerekse Alman- yada vergi oranlarının yüzde 80'e kadar çıkarıldığı ve ancak bu yol- dan milli ekonomi ve konjonktürün düzenlendiği ilgililerce bilinmek- teydi. Devlet gelirlerinin milli gelire oranı gözönüne alınırsa, 1959 is- tatistiklerine göre Amerika yüzde 31.8, İngiltere 39, Avusturya 439, İsrail 40, Yunanistan 25'di. Türkiye ise 14.7 'de kalmıştı. İlmi esaslara dayanan vergi artışlarına yönelen teşebbüsler, de- magogların yaygaralarına pabuç bırakılmadan yürütüldü. Vergi ka- nunlarında reformu sağlayacak değişiklikler yapıldı. Ancak, reform bir türlü yörüngesine oturamıyordu. Çünkü, çağdaş vergicilikte temel müessese olan "güvenlik" bizde mevcut değildi. Beyan esasına daya- nan vergiler, bu yüzden, tam olarak denetlenemiyordu. Kaçakcılık, bütün haşmetiyle saltanatım sürdürüyor, gelir teşkilâtı ise gelenek- sel idari ve teknik lâçkalığı içinde bulunuyordu. Bu bakımdan, bugün, sosyal bünyemizin değişikliğine uygun ola- rak ve bu konuda dünyanın gidişine ayak uydurularak, vergi tekni- inde, İhtilâl sonrası yapılmaya başlanan reformun devam ettirilmesi zorunluğu vardır. Bu gerçek, bütün ilim adamlarının, vergicilik pren- siplerinde en kuvvetli ve müşterek tezleridir. Konu, idare-i maslahata uygun olmadığı gibi, siyasi çıkarlara yem olamıyacak kadar da ciddidir. H. NihadERER Yardımcısı ve İç Kabine üyesi Fa- ruk Sükân harcandı ve yeniden se- garantilemiş olan Yeminli Netice yine, bu kliğin lehine oldu. Genel Başkan yardımcılıklarına kendi adamları o- lan Talât Asal, Sadık Perinçek, İs- mail Hakkı Tekinel ve Mustafa Gül- cügili seçtirdiler. Zaten Yeminliler, 110 milletvekili (oOhalinde, Büyük Kongreden önce de Kennedy Cad- desindeki bir apartmanda toplan- mışlar ve kendi kongre listelerini hazırlamışlardı. Bu defa, Yeminlile- rin istemediği eski Genel Başkan çilemedi. Sükan, basma geleceği ön- ceden bildiği için olacak, adaylığını bile koymamıştı. Yeminliler adım alan kliğin, Grup seçimlerinden ve Büyük Kong- reden sonraki bu yeni başarısı ikti- dar partisi içinde bir şeyler, hem de önemli bir şeyler döndüğünü ortaya koydu. İlk önceleri hiç önemsenme- yen bu Yeminliler grupu, gidişata bakılırsa, partinin bütün kademele- 13

Bu sayıdan diğer sayfalar: