komite kurulmasaydı, geçici bir sivil hükümet işleri idare etseydi, ihtilâlciler kıtalarının ba- şına hemen dönselerdi ve ramp ışıklarına çık- mamalardı belki bu kabil olabilirdi. Ama mem- leketi tam yetki ve kudretle bir uzun zaman ida- re ettikten sonra o albayların, yarbayların, binbaşıların ve yüzbaşıların, rütbeleriyle, ordu saflarına tekrar karışmaları, alaylar, taburlar, bölükler idare etmek görevlerini almaları ak- lın, mantığın kolay kabul edebileceği bir hal şekli değildi. İsmet Paşa, daha işin başında bu- nu gördü. Bana çok vakit, geçmişte edindiği tecrübelerinin mahsulü olan endişelerini söyle- miştir, Bir ihtilâlci için şahsi güvenliğin ne ka- dar önemli olduğunu anlatmıştır. — Bilir misin ki en temiz duygularla, en idenlişicenin ayağa kalkmış çok ihtilâlci, son- radan, sadece şahsi güvenliğini bulamadığı i için, bunu bulacağı inancı içinde delilikler yapmış ve e başlattığı hareketi çamurlara bula- mıştır Nitekim bundan dolayıdır ki İsmet Paşa, o 9 Eylül demecinde İhtilâlcilerin istikballeri ko- nusuna da, ilk defa, belki tam açık şekilde de- ğil ama in tarzda dokunmayı ihmal etmedi. Dediği şu şuy — Milleti selâmete çıkarmış olan inkılap- çılar, 1961 Ekiminden sonra yeni idareler tara- fından nasıl görülecektir? İnkılâpçıların şeref ve itibarı, milletin kendilerine karşı minnet ve şükranı devam edecektir. İnkılâpçıların hayat görüşlerinde benimsedikleri ideal meseleleri, yeni idarelerce lâyık olduğu hürmetle gözde tu- tulacaktır. Her inkılâpçı için âti emniyeti, birin- ci derecede, yapmış olduğu işin asaleti içinde mevcuttur." İsmet Paşa bundan sonra Ordunun, politi- ka dışında kalacağı ümidini belirtiyor ve tek- rar konuya dönerek diyordu ki: " Bütün bu mülahazalarla şunu göster- mek istiyorum ki, 1961 Ekimine kadar yapıla- cak serbest ve dürüst bir seçimle iktidara ge- lecek siyasi heyet idealistler için mutlaka emni- yet idaresi olacaktır. Bunun aksi bir ihtimale geçmişi andıran hiç bir idarenin gücü yetmeye- ce İhtilâlciler için "âti emniyeti"nin önemi daha sonraları daha da hayati bir mesele ola- Muzaffer Özdağ ve Numan Esin M.B.K'nin en genç üyelerinden ikisiydi. İhtilâlden kısa bir süre sonra bunlar kendilerini birer "dâhi çocuk" olarak görmeye başladılar ve her şeyi herkesten iyi bil- diklerine samimiyetle inanı verdiler. Tabii bu inançlarında, etraflarını çeviren yeni muhitin de tesiri oldu ya.. Türkeş, İsmet Paşanın 9 Eylül demecine cevap vermek görevini onlara yükledi.