24 Aralık 1966 Tarihli Akis Dergisi Sayfa 22

24 Aralık 1966 tarihli Akis Dergisi Sayfa 22
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

Komitede, birbirinin başını yemeğe kesin suret- te kararlı iki katı grup vardı. Müsteşarlıktan alındığını Türkeşin o Çar- şamba bilmediğini, ben şundan çıkartıyorum. akşamı bazı İstanbul gazetelerinin Ankara bürolarına "Türkeşin ricası" diye bir talep iletildi. 'Türkeş, Ankara Hukuk Fakülte- sinde öğrencilere hitap etmişti. Öyle şeyler söy- lemişti ki bu, İhtilâle yeni bir felsefe getiriyor- du. Konuşma, Hukuk Fakültesi öğrencilerin- den bir grupun daveti üzerine yapılmıştı. O sı- ralarda, şampiyonu Muzaffer Özdağ olan bir te- mayül Üniversite öğrencilerini tedirgin etmek- teydi, Özdağ ve arkadaşları m subaylık hak- kını üniversite mezunlarından da almak isti- yorlardı. Türkeş daveti kabul ederek Fakülte- ye gitti ve orada, talihsiz konuşmalarından bi- rini daha yaptı. TTürkeşe göre daş uygar- lık düzeyine normal yollarla ak imkân- sızdı". Tarihte ne Tanzimat, ne I. ve e 1. Meşru- tiyet, ne de Cumhuriyet hareketleri bizi böyle bir seviyeye eriştirmişti. Bu bakımdan hamle yapmak, merhaleleri sıçramak zorundaydık. Öğrenciler, Albaya hayretle bakmışlardı. Peki, Türkeş nasıl bir rejim tavsiye ediyordu? Bunu açıkca söylememişti ama, kendilerinin idaresinde seçimsiz bir iktidarı telmih etliği or- tadaydı. Gazete bürolarından, işte bu ihtiyat- sız sözlerin yazılmaması rica olundu. Perşembe sabahı Türkeş gene Başbakan- lıktaydı ve Müsteşarlık odasında, masasının ba- şındaydı. Akşama kadar orada kaldı, ziyaretçi- lerle görüştü. Sanki olağanüstü hiç bir durum yoktu. Fakat haber, gazetecilerin kulağına fi- sıldanmıştı ve onlar Başbakanlığın kapısına toplanmışlardı. Sadece Türkeşin Müsteşarlık- tan alındığını değil, yerine kimin tayin edildiği- ni de biliyorlardı. Hatta yeni müsteşarın ağızı- nı ustalıkla aramışlardı bile. İncesuluya tele- fon etmişler, ona tebriklerini bildirmişler, on- dan biyografisini istemişler, incesulu da bu gayet tabii bir talepmiş gibi, sebebini hiç sor- madan hayat hikâyesinin özetini yermişti. Ga- zeteciler daha da ileri gitmişler, "Albay Türke- şin yeni görevini biliyor musunuz?" diye sor- muşlardı, incesulu buna "Maalesef bilmiyo- rum" cevabını vermişti. Fakat Türkeş, Per- şembe akşamı saat 18'de hâlâ, vazifesinin ba- şında bulunduğunu bildiriyor ve gazetecileri “hayali biraz geniş insanlar" olarak vasıflandı- rıyordu. Dündar Taşer ile bir kaç başka ziyaretçi- nin işte bundan sonra Başbakanlığa geldikle- ri, Türkeşin odasına kapanıp onunla halvet ol- dukları, bu toplantının saat onbuçuğa kadar sürdüğü bilinmektedir. Türkeş bu toplantıdan 22 başka bir Türkeş olarak çıkmıştır. Gazeteciler- le görüşmeyi işte o zaman kabul etmiş, onların "Sizin istifa ettiğinizi söylüyorlar. Doğru, mu? Yerinize de i İncesulu tayin edilmiş" sua- line karşı dudaklarını büzüştürmüş, oyutkun- muş ve yanında sivil kıyafetiyle ii Dün- dar Taşere baktıktan sonra "Evet, doğru" ce- vabını vermiştir. Daha sonra, görevinden ayrı- lan herkes gibi şöyle bir demeç vermiştir: — Devlet makamları şahıslarla kaim de- ğildir. Bu, bir nöbet hizmetidir. Bu hizmet il- gililer tarafından, icap ettikçe elden ele devre- Türkeşin sözlerinde bu defa gerçeğe aykı- rı olan tek husus, görevinden istifa etmek sure- tiyle ayrıldığıydı. Halbuki, resmen azledilmişti. Başka türlüsü olsaydı bunun haberi İsmet Pa. şaya ne yaz başında, ne de, tarihi de söylenerek Eylül ortasında verilebilirdi. İhtilâl, kendisine İsmet Paşanın 9 Eylül- de çizdiği İstikamete girmeye başlamıştı. De- mokratik rejime dönüş, 27 Mayıs hareketinin hedefi olarak kesinleşiyordu. GelecekYazı Kendi içinde boğaz boğaz bir Komite

Bu sayıdan diğer sayfalar: