December 24, 1966 Tarihli Akis Dergisi Sayfa 5

December 24, 1966 tarihli Akis Dergisi Sayfa 5
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

HAFTANIN İÇİNDEN 9 Kuzeyden bir ziyaretçi Sovyetler Birliğinin Başbakanı Kosigin Türkiyede bulunuyor. Bu, bir Sovyet Başbakanının memleke- timize yaptığı ilk ziyarettir. Uzun yıllar gergin halde -rus münasebetleri bundan kısa bir süre ön- ce yumuşamıştır ve devlet adamlarının karşılıklı ziya- retleri tekrar mümkün hale gelmiştir. Başbakan Ko- sigin, bu temasların çerçevesi içinde Türkiyededir. Bir rus başbakanının Türkiyeyi ziyare elbette ki, mahiyeti itibariyle ilgi çekicidir. Ama mâna bakı- mından bugün bunun fazla bir şey ifade ettiğini söy- lemek kabil değildir. Yeni münasebetlerin, İnönü Hü- kümetinin İktidardan ayrılmasından bu yana derin bir uykuya dalmış olduğu gözlerin Önündedir. Gerçi A.P. İktidarı, resmen, İnönü İktidarı tarafından çizilmiş olan dış politikadan ayrılmamıştır ve onu uygulamak- tadır. Ancak dış politikaya her iktidar mutlaka ken- disine mahsus bir damga vurur. A.P. İktidarının türk- rus münasebetlerine vurmuş olduğu damga, onları dondurulmuş halde muhafaza etmek arzusudur. İnönü İktidarının e Birliğiyle iyi müna- sebetler devrini Kıbrıs işinde Amerikanın tutumuna kızıp ta açtığını düşünmek pek sathi, hattâ ziyadesiy- le safdilâne bir görüştür. Amerikaya karşı o konuda kamu oyunda beliren hiddetin yeni politikayı kolay- laştırmış olduğu gerçektir. Yıllar yılı karşılıklı güdü- len düşmanlığın yüreklerde tortular bıraktığı nasıl unutulabilir? Üstelik bu tortular, bazısı suni gayret- lerle beslenmiştir de.. Kıbrıs Meselesinin alevli bir safhasında girişilen buz çözme manevrası, yüreklerde- ki o tortunun üzerine tam bu esnada Amerikaya kar- şı bir iğbirar tabakası gelmiş olduğundan, korkutabi- lecek tesirini göstermemiştir ve bu, bir talihlilik ol- muştur. Ama politikanın esası, apayrı bir felsefeye sahiptir. Eğer Kıbrıs işi çıkmasaydı ve Başkan Johnson o münasebetsiz, kaba mektubunu yazmasaydı İnönü İk- tidarı, rusların bize karşı takındıkları yumuşak tavra gene mukabele edecekti. Dünyayı 1947'lerdeki, 1950'- lerdeki, hattâ John Foster Dulles devrindeki dünya saymak imkânı yoktur. Hele Kızıl Çin faktörü, kon- jonktürü geniş ölçüde değiştirmiştir ve daha da de- ğiştirmektedir. Bugün Amerikayla Sovyetler Birliği arasında bir çok ortak menfaat vardır. Avrupaya kar- şı bir rus tehdidinden bahsetmek artık mübalâğadır ve bunun, bazı "ültra - golistler" tarafından bahis ko- nusu edilen amerikan tehdidinden farkı yoktur. Ak- sine, iki Büyükler, bir başka tehlikenin tehdidi altın- da beraberce bulunduklarını müdriktirler ve bunu, bir takım davranışlarıyla göstermektedirler. Bu, el- 24 Aralık 1966 Metin TOKER bette ki, Amerika ve Rusya kucak kucağa gelmişler, İkinci Dünya Harbi günlerine dönmüşlerdir demek değildir ama Beyaz Sarayla Kremimin sakinleri bazı konularda ortak kararlar almaya tekrar ,başlamışlar- dır. Bunun sembolik işareti "kırmızı hat"dır. Böyle bir dünyada Türkiyenin, en yalan ve en bü- yük komşusuyla bıçak çekmiş halde yaşamasının hiç bir mânası yoktur. Ben Rim Birliğinde iki defa bulundum ve başta bugünkü misafirimiz, çok rus ida- recileriyle uzun konuşmak fırsatını buldum. Bu ida- recilerin Türkiyeden endişeleri, bize garip de gelse ciddidir ve gerçektir. Sovyetler Birliği, düş- man ve Ameri peyki bir Türkiyeyi kendi güvenliği bakımından bir tehdit olarak görmektedir. Bizi, mütecaviz bildiği bir blokun kavga çıkarmaya hevesli mensubu saydıkça rahatsız olmaktadır. Ona, bunun tamamile hayal olduğunu, Türkiyenin, bizatihi bir tecavüz emeli taşımadığı gibi mütecaviz dostlarına da yataklık etmeyeceğini anlatmak bizim için de bir güvenlik unsurudur. Rusyanın bir tehdit olmasındaki bir sebebin bu rahatsızlığı, huzursuzluğu ve güvensiz- ligi olduğunu söylemek doğru bir teşhis yapmakta. Aslında İkinci ,Dünya Harbinden sonra da, hattâ onun arefesinde İnönü İktidarı Sovyetler Birliğine karşı hasmane görülebilecek her hangi bir hareket yapmaktan dikkatle sakınmış, bazı andlaşmalarına li Pam belirten özel maddeler koydurtmuştur. Düş- , malüm talepleriyle Stalin Rusyasından gel- miştir. "Stalin Rusyası tarihin karanlıklarma gömüldü- ğü ve daha önemlisi, dünyada yeni bir konjonktür belirdiğine göre kuzeydeki komşumuzla münasebetle- rimizi gözden geçirmek bir arızi hadisenin hissi tep- kisi eği m bir politika felsefesinin icabı olarak görülmelid İnönü İktidarı bu gereği yerine getirmiştir. Bugün türk-rus münasebetleri buzlan çözülmüş durumunu muhafaza etmektedir. A.P. İktidarının da- ha bir yakmlaşmaya taraftar olmaması hüzün verici de olsa bu kadarı bile bir kazançtır. Eğer İnönü İkti- darı devam etseydi her halde türk-rus münasebetle- ri, meselâ rus-iran münasebetlerinin paraleline gire- bilirdi ve bu Türkiyeye bazı maddi faydalar da sağ- lardı. Fakat A.P.'nin antikomünizmi istismarı, kendi- sine böyle bir kapıyı kapatmıştır. Bundan dolayıdır ki Başbakan Kosiginin ziyareti bir protokoler ziyaret hüviyetinden her halde kurtulmayacak ve önemli her hangi bir meseleye yardımcı olmayacaktır. Ziyaret, havanın olduğu gibi devam ettiğinin bir işareti sayıl' sa yeridir.

Bu sayıdan diğer sayfalar: