24 Aralık 1966 Tarihli Akis Dergisi Sayfa 30

24 Aralık 1966 tarihli Akis Dergisi Sayfa 30
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

SOSYAL Geziler Kadın Kolları faaliyette Genç adam, parti binasındaki ka- dın topluluğunu misafirlere tak- dim ettikten sonra : “— Karadenizde hayat çetindir. Karadenizli kadın ,bu çetin haya- tın en güçlü elemanıdır. Onun için, ortanın solundaki halkçı politikanın insan emeğine neler getireceğini, bunun ne demek olduğunu çok iyi bilir ve bu yolda la azimli- dir" diye konuştu Genç adam, Artvinin Borçka il- çesinin CHP Ba aşkam Ahmet Me- lek; misafirler ise, Ankaradan Ka- radenize Ortanın Solu (o politika- HAYAT sını anlatmak ve Kadın Kolu teş- kilâtını bütünlemek için giden CHP Merkez Kadın Kolu Sekreteri Firu- ze Cimilli, Sekreter yardımcısı Ne- riman Elgin ve Sayman üye Muzaf- fer Antabelli idi. Merkez Kadın Ko- lu üyeleri, onbeş gün süren Kara- deniz gezilerinde Samsun, Ordu, Gi- resun, Trabzon, Rize ve Artvine git- mişler, Ordu, Samsun ve Trabzon- da yapılan büyük toplantılara ka- tıldıktan sonra Giresun, Rize ve Artvinde Kadın Kollarını kurmuş- lardı. Artvinin Borçka ve Hopa il- çelerine aynı amaçla gittikleri za- man, buralarda, üçe başkanlarının gayretiyle kurulmuş > çı Kadın Kollan ile karşılaşmışlar - dı. Zaten Genel Merkez Kadın Ko- lu, Karadenizde gittiği heryerde ay- nı dinamik, uyanık, halkçı CHP 'li kadınlar tarafından karşılanmış, her yerde, Ortanın Solu politikasını ken- di dilleriyle en iyi şekilde anlatan emekçi kadınların, sorunlara, kendi kendilerine, en iyi bir şekilde ce- vap bulduklarını müşahede etmiş- ti. Artvinin virajlı, uçurumlu yol- larında, kıyı boyunun olağanüstü manzaralı asfaltında, dağlarda, ya- maçlarda, küçücük toprak parçala- rını bile değerlendirerek o çalışan güçlü ve inançlı Karadeniz kadını, Borçka İlçe Başkanının söylediği gibi, bu yolda azimli Ogörünüyor- du. CHP Genel Merkezi, Ortanın So- lunu anlatmak için yurdun dört bir köşesini gezerken, Kadın Kolla- rı da aynı şekilde kendi teşkilâtım dolaşıyor ve her yerde Ortanın So- lu toplantıları düzenleniyordu. Çağımızın Misyonerleri Türkiyedeki barış gönüllüleri hakkında, kamuoyun- da, hiç de olumlu sayılmayacak düşüncelerin su yüzüne çıktığı ve tartışıldığı şu günlerde Dışişleri Ba- kanlığı sözcüsünün yaptığı basın toplantısı hiç de tat- min edici olmamıştır. Sözcü, barış gönüllülerinin ge- ri gönderilmiyeceğini, ancak, çalışmalarının değerlen- dirileceğini, meselâ köy hizmetlerinde çalışanların ye- rine eğitim işlerinde çalışacakların isteneceğini açık- lamıştır. Bu arada, barış gönüllülerinin bazı zararlı faaliyetlerinin tespit edilmiş olduğunu da hissettir- miş, böylece, bunların daha sıkı bir denetime tâbi tu- tulacakları kanısı uyandırılmak istenmiştir ama bu, şüphe yok ki, sonuç itibariyle, bir şekil oyalamasın- dan ibaret kalacaktır. Şunu unutmamak gerekir ki, barış gönüllüleri, birçok az gelişmiş ülkeye amerikan me yap- mak, bu ülkelerin özelliklerini inceleyip, yararına bir politikanın tespitinde yardımcı ” ohurak, dini inançlar üzerinde bir takım spekülâsyonlara gi- rişmek için, kendi ülkeleri adına, özel şekilde yetişti- rilen kimselerdir. Açık olarak belirtilmesi ogereken nokta şudur : Komünizme karşı savaşı başlıca amaç- ları arasına alan bu kuruluş mensupları, meselâ bi- zim Anayasamızın emrettiği ölçüde bir devletçiliği bile kolaylıkla komünizm olarak nitelendirebilirler. Bu konuda o derece fanatiktirler. Kendi ülkelerinin politi- kası yönünden birer ülkücü olarak yetiştirilen barış gönüllülerinin, sayısı, özellikle az gelişmiş ülkelerde, gündengüne artmaktadır. Bunlar, çağımızın misyoner- leridir. Hiç şüphe yok ki, kendi görüşlerine göre, top- lum kalkınması için çalışmaktadırlar. Ama bu işi ya- parken de, kendileri için en makbul olan dini inancı, politik ve ekonomik görüşü yaymak amacındadırlar. 30 Amerikanın çıkarları ise, elbette ki başta gelecektir. Dışişleri Bakanlığı sözcüsünün verdiği bilgiye gö- re, 1962 yılında memleketimize 40 barış gönüllüsü gel- miştir. 1965-66 arasında bu rakam 590'a çıkmıştır. Bun- lar eğitim, tarımsal eğitim, sağlık ve köy hizmetlerin- de çalışmaktadırlar. Bunların sayısının üç yıl içinde bu kadar artması, ortamın elverişli bulunduğunun a- çık bir delilidir. Barış gönüllülerinin birçok köyde din propagandası yaptıkları, iç politikaya karıştıkları, seçimlerde şu veya bu parti için olumlu-olumsuz faa- liyetlerde bulundukları bilinmektedir. Hangi alanda çalışırlarsa çalışsınlar, zaten ilk görevleri politiktir. Nitekim, geçen rada, bir yetiştirme yurdunda ingilizce Öğretmenliği yapan bir barış gönüllüsü, öğ- rencilerine, Amerikada çıkan bir gazeteyi getirmiş ve gazetede Türkiye hakkında yazılan sözleri tercüme et- tirerek, genel seçimler sırasında, bir siyasi parti aley- hine propaganda yapmıştır. Zaten öğretmenlik, bu mis- yon için en elverişli ortamdır. 1967 yılı sonunda bir kısım barış gönüllüsünün Türkiyedeki sözleşmesi sona eriyormuş. Bunlardan, meselâ köylerde çalışanların yerine, eğitim alanında çalışacak olanlar istenecekmiş. Bu, hiçbir şeyi değiş- tirmeyecek, ürkiyedeki barış gönüllüleri, sevimsiz görevlerine daha geniş imkânlarla devam edecekler- dir. Bir ülkenin bir başka çevresinden, meselâ şehir- den köye gelen bir kimse orada başarı kazanamazken, bir yabancının bir başka ülkede, toplum kalkınması alanında birşeyler yapabilmesi elbette ki imkânsız- dır ve ancak, milletlerarası bir takım politik hesapla- ra dayanmaktadır. Türkiyenin bugün, toplum kalkınması için yaban- cı etiketli gönüllülere değil, milliyetçiliği yabancılar- dan öğrenmiyecek öz evlâtlarına ihtiyacı vardır. Jale CANDAN 24 Aralık 1966

Bu sayıdan diğer sayfalar: