24 Aralık 1966 Tarihli Akis Dergisi Sayfa 8

24 Aralık 1966 tarihli Akis Dergisi Sayfa 8
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

YURTTA OLUP BİTENLER Kosigin Demirelle birarada Aman, kimse komşumuz bu anlaşmayı imzala- makla, Batının hâlâ bir "haydutlar çetesi" olarak gördüğü Mustafa Ke- mal ekibinin meşruiyetini tanıyan İlk yabancı devlet olmuştur. Türki- ye Cumhuriyeti kurulduktan sonra da, 1925 Aralığında, iki devlet ara- sında 1945 yılına kadar yürürlükte kalan Dostluk ve Saldırmazlık Paktı imzalanmıştır. Sovyetler Birliği yalnız türk ba- gımsızlık savaşına yardım eden ve Ankara Hükümetini ilk tanıyan dev- let değildir. Aynı zamanda Türkiye- ye ilk ekonomik yardımı yapan da odur. 1931 Ekiminde, o günlerin Sov- yet Dışişleri Bakanı Litvinov Anka- rayı ziyaret etmiş ve bu ziyaret sıra- sında 1925 paktı yemlendiği gibi, Sov- yetler Birliği Türkiyeye ekonomik yardım sözü de vermiştir. 1932 Nisa- Sanda Sovyetler Birliği Türkiyeye 8 milyon dolarlık bir kredi açmış ve bu kredinin bir kısmıyla Kayseri tekstil fabrikası kurulmuştur. Araya giren karakedi Fakat, İkinci Dünya Savaşı yak- laştıkça, Türkiye ile Sovyetler Birliği arasındaki ilişkiler soğuma- ya başlamıştır. Bu durumun nede- ni, Sovyetler Birliğinin, Almanya karşısında İngiltere ve Fransa ile tam anlaşmak üzere olduğu bir an- da yüzseksen derecelik bir dönüş yapması ve 1939 Ağustosunda al- saldırmazlık paktını imzalamasıdır. Moskovanın Londra 8 görmesin!.. ve Paris ile görüşmeler yaptığını bi- len Türkiye, bu sırada, tıpkı kuzey komşusu gibi ve onun bilgisi dahi- linde, İngiltere ve Fransa ile anlaş- maya çalışıyordu. Bu bakımdan, Sovyetler Birliği ile Almanya ara- sındaki pakt herkes gibi Türkiyeyi de pek şaşırtmıştır. Gerçi bu pakt uzun, ömürlü olmamıştır ama, Sov- yetlerin bu davranışı, hele 1941 yı- lında Almanya ile Türkiyeyi paylaş- maya kalkışmak istemesinin öğre- nilmesi, Türkiyenin, eski dostuna o- lan güvenini önemli biçimde sars- mıştır. Türkiyede beliren bu güvensizlik dağılmadan, 1945 Martında Sovyet- ler Birliği, Türk ein bir nota Vverere - Sovyet Dostluk ve Saldırmazlık Paktını ye- nilemiyeceğini bildirmiş ve buna se- bep olarak da, bu aktın, İkinci Dünya Savaşı sonunda ortaya çıkan yeni duruma uygun olmadığını ve değiştirilmesi gerektiğini öne sür- müştür. Aynı yılın Haziranında da, Sovyet Dışişleri Bakanı oMolotov, Türkiyenin o sıradaki Moskova Bü- yük Elçisi Selim Sarpere, eğer Sov- yetler Birliğiyle anlaşmak istiyorsa, Türkiyenin, I Moskova anlaşma- sıyla çizilen türk - sovyet sınırında Sovyetler Birliği lehine bazı deği- şiklikler yapılmasına ve Boğazların ortak savunmasının temini için Sov- yetlere buralarda deniz ve kara üs- leri verilmesine razı olması gerekti- AKİS ğini açıklamıştır. Selim Sarper, bu istekleri, Ankaraya danışmaya lü- zum bile görmeden reddetmiştir. İşte bundan sonra türk - sovyet iliş- kilerinin son derece bozulduğu ve Türkiyenin, Sovyetler Birliği karşı- sında güvenliğini koruyabilmek için Batıya yanaştığı görülmektedir. ilk denemeler Türkiye ile Sovyetler Birliği arasın- daki sert geçimsizlik 1953 yılına kadar böylece devam etmiştir. 1953 yılında Stalin ölmüş ve onun yerine geçen sovyet yöneticileri, değil yal- nız Türkiye konusunda, fakat dün- yanın hiçbir yerinde kaba kuvvetin artık işe yaramadığını anladıkları ve üzerine ne kadar çok baskı yapı- lırsa Türkiyenin o kadar çok Batıya yanaştığını gördükleri için, Ankara karşısındaki sert tutumlarından ay- rılmak yolundaki ilk adımlarını at- mışlardır. Moskova, Stalinin ölü- münden ikibuçuk ay kadar sonra Türkiyeye bir nota vererek, Sovyet- ler Birliğinin türk toprakları üzerin- deki isteklerinden vazgeçtiğini bildir miş ve Boğazlar konusunda iki taraf arasında bir anlaşmaya varılması için durumun şimdi her zamankin- den daha elverişli olduğunu ileri sürmüştür (30 Mayıs 1953). Fakat o sırada hem dünyadaki soğuk savaş bütün hızıyla devam ettiği için, hem de türk yöneticileri Sovyetlerin bir kere daha 1941 Martında Almanya ile arası açılınca aynı sözleri söy- lediği halde sonradan başka havalar çaldığını ounutmadıklarından, bu sovyet uvertürü Türkiyede fazla bir etki yapmamıştır. Ancak, 1957 yılından sonra du- rum önemli biçimde o değişmiştir. Bilindiği gibi, Sovyetler Birliği bu yıl içinde ilk sputnikini uzaya at- mış ve böylece, bütün dünyaya, kı- talararası balistik füzelerini hizme- te koyduğunu göstermiştir. Bu olay, aslında, Türkiye için ferahlatıcı bir olay olmak gerekirdi. Çünkü, kıta- lararası balistik füzelerin varlığı, iki büyük dünya devleti, yani A.B.D. ile S.S.C.B. arasında bir denge kurmuş ve bu denge sonunda Türkiyenin gü- venliği kendiliğinden ferahlığa ka- vuşmuştur. Öteyandan, uzun men- zilli füzelerini yapınca, Türkiyenin Sovyetler Birliği için stratejik öne- mi de azalmıştır ki bu da ikinci bir ferahlık sebebi olmuştur. Nihayet, 1955lerden sonra gelişen teknolojik bilgi Boğazlardan Karadenize ya- bancı gemi sızmalarının uzaktan 24 Aralık 1966

Bu sayıdan diğer sayfalar: