25 Şubat 1967 Tarihli Akis Dergisi Sayfa 11

25 Şubat 1967 tarihli Akis Dergisi Sayfa 11
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

boş lâflar hakkında savaşıdır.. Buna rağmen önemli miktar borç öden- miş, büyük dünya buhranının etkileri giderilmeğe çalışılmış, ilk kalkınma hamlelerine girişilerek birin- ci ve ikinci sanayi plânları uygulanmıştır. Bu dönem- de sanayi ve inşaatın milli gelirdeki payı yüzde 10" b << 16'ya çıkarılmıştır. Bu, kalkınmanın -yetersi. de olsa- o zaman başladığını gösteren bir belirtidir. Plânlamanın eski İktisadi Plânlama Dairesi Başkam Profesör Besim Üstünel, "kalkınma 1950 ile başlar" iddiasına karşı şöyle demektedir: "— Türkiyede kalkınma hamleleri 1950'lerde de- gil, 1930'larda başlamıştır. Bu hem istatistiklerle, hem de kalkınmanın işareti olarak kabul edilen çeşitli ölçülerle gösterilebilir. Demiryolları, ilk şeker fabrika- ları, ilk çimento fabrikaları, ilk demir çelik fabrika- sı, Sümerbankın bilhassa tekstil alanındaki çalışma- ları ,Etibankın maden sahalarındaki faaliyetleri bu devreye rastlar.." Sonraki ekonomik devreye "Savaş Yılları" denil- mektedir. 1939-1945 arasında savunma masraflarının ekonomiye yüklediği külfet, dış âlemle münasebetle- rin kesilmesi, gelişmeyi engellemiştir. "Savaş Sonra- sı" devresinde ise (1946-1950) savunma yükü, toprak bütünlüğümüzü tehdit eden istekler yüzünden yine yüksek seviyede devam etmiş, buna rağmen, "Türk ekonomisi, dış borçlarım ödemiş, önemli miktarda al- tın ve döviz rezervi yapmış olarak" -Beş Yıllık Plân, sayfa: 10- çıkmıştır. Artık yeni ve oldukça hızlı bir kalkınma hamlesi için şartlar hazırdır. e Gerçekten 1950-51 yıllarında böyle bir hamle başlamış ve 1954'e kadar devam etmiştir. Demirel ve fikirdaşlarının "kal- kınma 1950'de başladı" derken dayandıkları mesnet budur. Oysa gerçekte savaştan sonraki hamlenin baş- langıcı 1947-48 yıllarına rastlamaktadır. Yine (Prof. Besim Üstünele göre, "1950'de yeni iktidar geldiğinde, yardımlar sağlanmış o-Marshall yardımı-, döviz ve altın kasada hazır, Amerikadan gönderilen traktör- ler vapurdaydı.." Plânda bu gerçek şöyle dile getiril- mektedir: "Sistemli gelişme için gerekli fikri ve teknik ha- zırlıklar 1948 yılında başlamış ve ilk meseleler bu dö- nemde ele alınmıştır.." 1950-53 dönemi Türk ekonomisinde canlılık ve bol- luk devresidir. Ama girilen ekonomik politikanın yanlışlığı, döviz ve altın stokları eridikten, mâkinalı tarımla ekilebilecek toprakların sınırına süratle varıl- dıktan sonra derhal kendini belli etmiş, iktisatçıların "enflâsyoncu gelişme yılları" dedikleri 1951-1958 dev- resinin ardından durulma ve sıkıntı yılları gelmiş, dış çevrelerin devolüasyon tavsiyelerine karsı uzun bir sü- 25 Şubat 1967 re dayanan devrin hükümeti sonunda buna razı olmak durumunda kalmıştır.. -Şimdi de Demirel aynı yolu tutmuş ve işbaşına geldikten kısa bir süre sonra "de- volüasyon" sözü ortaya çıkmıştır. Bakalım Demirel ne kadar dayanacaktır?- Bu devrenin 1950-53- ekonomik politikası ve ne- ticede enflâsyon, gelir dağılımını olumsuz bir yönde etkilemiş, Plândaki ifade ile "memurların, sanayi ve tarım işçilerinin gelir dağılımındaki kişisel payları- nın gittikçe azalmasına karşı, sermaye, teşebbüs ve rant gelirleri sahiplerinin gelir dağılımındaki paylan yükselmiş" tir. "Enflâsyoncu genişleme yılları"nın so- nucu için Plân şöyle demektedir:. "Dönemin sonuna doğru, ekonomi ancak günden güne alınan geçici ted- birlerle ayakta durabilen, dengesiz ve güçsüz bir du- ruma düşmüştür" -Sayfa: 11- "Aşın enflâsyon poli- tikasına 1958'deki stabilizasyon kararları ile son ve- rildi ve ekonomi monoter bir iflâsın eşiğinden zor kurtuldu." -Beş Yıllık Kalkınma Plânı. Sayfa: 25-.. İşte Demirelin geçen hafta açıktan savunmağa e aslında izlemeğe- başladığı politikanın sonucu.. İşte. kalkınmanın "1950 ile başladığı" iddiasının içyü- zü. İşin tuhafı bugün bu iddiayı ileri süren Demirel, 1966 İzmir Fuarının açılışında okunan konuşmasın- da Türkiyenin kalkınma hareketini "30 senelik bir devre" içinde ele almış ve şöyle demişti: — 30 senelik bir devre içersinle Türkiye çeşitli sanayi kollarında, sıfırdan, her türlü ölçü içersinde küçümsenemiyecek kapasitelere ve istihsal gücüne e- rişmiştir.." -Bu da fazla iyimserliktir. Devreler ister 1923-60 diye, ister 1950-60 diye alınsın kalkınma çaba- mız çok yetersiz kalmış ve Plânlı Kalkınma zorunlu- ğu kabul edilmiştir. Ama Plânlı Kalkınma hamlesi tam müspet tesirlerini göstereceği, tam istikrar sağ- landığı sırada 1965 seçimleriyle AP. gibi bir iktida- rın gelmesi şanssızlıktır. Bu, 1948 imkânlarının har- canması gibidir. Kader!..- Meseleler açık tartışılmağa başlanırsa dün per- hizden bahsederken bugün lahana turşusundan dem vuranlar cevaplarını alacaklar ve Türk kamu oyu bu diyaloğu, herhalde çok şey öğrenerek izleyecektir. Şimdi A.P hükümetinden beklenen samimi davra- nış, iki kanun tasarısını cesaretle meclise sevketme- sidir: 27 Mayısın âmentü gibi ikide birde dile getiril- mesini önlemek üzere, 27 Mayıs bayramım iptal eden tasarıyı... Demirelin 1950-60 devresi için tercih ettiği açık konuşmanın bir monolog halinden çıkmasını ve buna bütün türk kamu oyunun katılmasını sağlamak üzere, 38 Sayılı Tedbirler Kanununu kaldıran tasarı- yıl..

Bu sayıdan diğer sayfalar: