25 Şubat 1967 Tarihli Akis Dergisi Sayfa 5

25 Şubat 1967 tarihli Akis Dergisi Sayfa 5
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

HAFTANIN İÇİNDEN C.H. P.neolacak? pie görüşmelerinde memleketin manzarası parti- ler tarafından, kendi açılarından gözler önüne se- rilirken çok kimse Ana Muhalefet Partisinin ne olaca- ğını düşünmekten kendini alamamıştır. Partinin res- mi görüşü şüphesiz, müzakerelerin ilk gününde Ge- nel Başkan İsmet İnönü tarafından söylenmiştir. Bu konuşmaya karşı A.P. Grupunun gösterdiği ilk tepki -gayet yumuşak bulunmuştur! - konuşmanın hemen, İktidar Partisinin sayın milletvekilleri tarafından pek anlaşılamadığını belli etmiştir. İnönünün, kelimeleri itinayla ve yerinde seçilmiş, şiddet ve hırçınlık taşı- mayan, kuvvetlendirici edatlara fazla iltifat etmeyen, biraz buruk türkçeli, fakat keskin ifade gücüne sahip konuşmaları, zaten, rupunca derhal anlaşılmazdı. Bunlar ancak akşam ' 'yukarda" okunduğunda İnönünün ne demek istediği görülür ve o zaman Radyo Gazetesinin, yahut Başbakanın ve- ya bir yetkilinin şiddetli, mukabelelerine yol açardı. Son konuşmadan bu yana bir hafta vakit geçtiğine göre Ana Muhalefet Partisi liderinin İktidar çevrele- rinde beliren bazı temayüller önünde, bunlar hangi mevhum kuvvetler tarafından desteklenirse destek- lensin kesin cephe almaya kararlı olduğu her halde farkedilmiştir. Temel hak ve hürriyetleri şiddetle ze- delemek istidadı gösteren bir takım tedbirleri Parlâ- mentodan geçirmek A.P. için fazla zor olmasa da bun- ların memlekete kabul ettirilmesi, böyle bir muhale- fet karşısında, hele zamlar çok geniş bir memnunsuz- lar kütlesi yaratmışken kolay değildir. Bunların tatbi- katına! girişmek ise Demirel Hükümetini, gayet kısa bir zamanda, Menderes Hükümetlerinin içinde boğul- duğu çıkmazlara sürükleyecektir. Şimdiye kadar re- jim sahasında vahim bir hata işlememiş bulanan De- mirelin, artık kendisini mevhum kuvvetlerin hima- yesinde sanıp ihtiyatını terketmesi kabildir ama ihti- yar dostu İnönü bu takdirde kendisini karşısında bu- lacağım Bütçe Konuşmasında ona ihtar etmiştir. Bü- tün menfaati Türkiyede sakin bir demokratik reji- min devamında olan Demirelin bu dost ikazına kulak verip bir takım hayallerin oyuncağı olmaktan çıkma- sı elbette ki en arzulanan hal çaresidir. Ama Demirel ısrar ederse siyasi barometre "fırtına" göstermekte fazla gecikmeyecektir. Önünde açılan bu çetin çatışma ihtimali, C.H.P.- nin iç durumunu daha büyük bir merak konusu yap- maktadır. Ortanın Solu takımı Mecliste veya parti toplantılarında “T.İ.P'in paraleli"ne düşmemiştir. Ak- sine, Mi Genel Sekreter Bülent Ecevit, o takımdan çe P.'li kendi görüşleriyle T.İ.P.'in, yani aşırı so- lun ili arasındaki farkları belirtmişlerdir. Eğer, bugünkü düzenin mutlaka düzeltilmesi gereken aksak- lıklarını tenkid etmek ve marksistlerin de kullandık- ları bir terminolojiyi kullanmak "T.İ.P.'in paralelinde olmak” sayılıyorsa, o zaman Türkiyede aklı başında kim varsa hepsini bu paralelde görmek gerekir ki bu 25 Şubat 1967 Metin TOKER T.İ.P.'e olmadık bir önem vermek demektir. Yani bir gün T.İP. "Allah bir!" derse, onun paralelinde olma- mak için herkesin hep bir ağızdan ' "Hâşâ!" diye bağır- ması mı gerekecektir? C.H.P.'deki Ortanın Solu ekibi bir komplekse kapılmadan kendi inandıklarım söyle- mekte, ama yeri geldiğinde bu inançların aşırı solun inançlarına nerede, nerede, nerede uymadığım belirt- mektedir Buna mukabil Sekizler, bilhassa Bütçe görüşme- leri sırasında A.P.'nin paralelinde olmaktan kurtula- mamışlar, günün tartışmalı konularında öyle fikirler savunmuşlardır ki dinleyenler hayretler içinde kal- mışlardır. Bunların çizdikleri memleket manzarası A.P. hatiplerinin çizdikleri memleket manzarasından az uzaklaşmış, hele sol cereyanlarla ilgili tasvir ve tavsiyeleri bir Tevfik İlerinin, bir Abdurrahman Şeref Lâçın, bir Sait Sina Yücesoyun zihniyetinin hudutları içinde olmuştur. Denize düşenin yılana sarılmasının politikada, son yıllarda, bundan daha hazin bir örne- ği görülmemiştir. Ama bu görüşlerin, baş savunucusu Turhan Feyzioğlu da olsa ve C.H.P. Grupuna maledi- lerek de söylenmiş bulunsa C.H.P. etiketini taşıması- nın imkânı yoktur. İlk gününden itibaren sola açık bir siyasi parti hüviyeti, taşıyan ilerici C.H.P.'nin, ih- tirastan örümcekleşmiş kafalarla temsil edilmesi eş- yanın tabiatına aykırıdır. Belki böyle bir takınım mevcudiyeti Demirelin ihtiyatsız hesaplar yapmasının ve kuvvet dengesini hatalı tesbitinin sebebini teşkil etmektedir. Fakat yakın olabilecek çatışma günü > diğinde, bu çatışma Mecliste dahi cereyan etse C.H.P adına savunulacak görüşler tek sesli olacak, Sekizler hattâ belki beşler veya üçler halinde, kendilerini yal- nız kalmış göreceklerdir. Zira eşyanın tabiatı kendi- sine verilmek istenilen suni şekillerden daima daha kuvvetlidir. Ancak Bütçe Görüşmelerindeki manzaranın bu- gün hemen bütün C.H.P.'lilere sordurduğu sual bu "Truva Atı"nın daha ne kadar süre parti duvarlarının içinde bırakılacağıdır. İnönü siyasi hayatında, ne ka- dar haklı olduğunun mümkün nisbetinde geniş kütle tarafından ve delillerini görerek anlaşılmasına daima önem vermiştir. Zamansız bir afta en ziyade acele edenler, Bayarın Kayseriden ilk salıverilmesi hadise- sinde doğan iri önünde doğru teşhisi İnönü- nün koyduğunu kabul etmişlerdir. Aydemir ve arka- daşları, silâh. elde iki defa sokağa fırlamalarından ön- ce tasfiye edilselerdi mağdur olarak asker kalplerinde yer edebilirlerdi. Sekizlerin Bütçe görüşmelerindeki tutumları, bilhassa Feyzioğlunun şahsı dolayısıyla be- lirtilen hissi tereddütleri geniş ölçüde ortadan kaldır- mış ve çok kimseye "Yok, bu kadarı da olmaz!" de- dirtmiştir. Daha neler de dedirtecektir. Bu, "sonun başlangıcı"nın geride kaldığının ve "sonun sonu"na çok yaklaşılmış olduğunun işaretidir.

Bu sayıdan diğer sayfalar: