Seçimlere gidilirken Türkiyede en fazla kullanılan eşya, belki de yuvarlak masalardı. Artık herkes bu tarz bir masanın etrafında toplantı tertiplemek ve bir takım kâğıtların altına imza almakla eğle- niyordu. Bunların başında M.B.K.'nin iyi niyetli kurmayları vardı. Yukarda M.B.K. Heyeti gazete- cilerin Yuvarlak Masa Konferansında görülmektedirler. Baytarlar Derneğinin bütün teşekküllerin böyle bir toplantı yapması isteği kabul edilseydi cümbüş tamamlanacaktı. yacağını da belirttim. memleketin idare tarzı vatandaşa sükünet ver- melidir" dedim. Zaten o günler Akiste mütema- diyen bunu telkin ediyor, bu görüşü savunuyor- duk. Bunları işitmekten kurmayların fazla memnun olduklarım sanmıyorum. Onlar, kur- mayca plânlarla sosyal meseleleri de arzula- dıkları iyi yola sokabilecekleri inancını mu faza ediyorlardı. Sanırım bu, kurmaylığın se- tp olduğu masum bir "mesleki deformasyon" UT. O toplantıda Satır, Ecevit ve Altuğ az ko- nuştular. Onlar da bana yakın görüşler söyle- diler. Buna mukabil Yakup Kadri bir Ki dı ki Komiteciler "Meşhur Yakup Kadri Kara- osmanoğlu bu mudur?" diye şaşmaktan kendi- lerini alamadılar. Sözleri, Gu yaşındaki çocu- ğun sözleriydi. Hepimiz güldü Komiteciler, gazetecilerle görüşme faslını da aştıktan sonra Genel Sekreterler seviyesin- deki ilk Yuvarlak Masa Toplantısını Ağusto- sun 3l'inde tertiplediler. Buna Halk Partisi, Adalet Partisi, Yeni Türkiye Partisi ve C.K.M. P.'den gayrı, Gürselin isteği üzerine M.S.P. di- "Seçimlere gidilirken ye bilinen Memleketçi Serbest Parti de katıl- dı. M.B.K. Heyeti biraz hakem, biraz telkinci rolündeydi. Orada ciddi ciddi görüşülenler, he- le M.B.K. heyetinin, çeşitli temaslarından e- dindiği intihayla ortaya attığı bazı çocuksu tek- er memleket seçimlere giderken maddi ve- ya manevi kudret sahiplerinin neyle meşgul olduklarını göstermek bakımından ibret verici- dir. Meselâ M.B.K. istiyordu ki seçimlerin dü- rüstlüğü konusunda hiç bir tartışma açmamayı bütün partiler peşinen kabul ve bunu taahhüt etsinler. Başka bir arzu partilerin, idare me- kanizmasına baskı yapmayacaklarına dair söz vermeleriydi. M.B.K. partileri dış politika ko- nusunda da bağlamayı doğru görüyordu. Bu çeşit taahhütler alındı mı her müşkilin halle- dileceği sanılıyordu. Sanki politikada müeyyi- desi bulunmayan taahhüt olurmuş gibi... Halbuki, daha toplantının ikinci günü par- üiler birbirlerini ağır NA el başla- ılar. C.HP.'nin nazarında A.P. ve Y.I.P es Demokratların oylarım ola abilrek için hal- kın arasına nifak sokuyor, düşmanlıklar okö- rüklüyor, bu çeşit tohumları teşkilâtlandırı- 163