25 Şubat 1967 Tarihli Akis Dergisi Sayfa 19

25 Şubat 1967 tarihli Akis Dergisi Sayfa 19
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

ler, bunlara karşı tedbirler konulmasını doğru bulmuşlar. Buna mukabil Cihat Baban, İsmet Paşadan aldığı yetkiyle kesin bir vaziyet takın- mış ve teşekküllere ilişilmemesini istemiş. C.H.P. kendi görüşünü sadece Kabinenin kapalı kapıları arkasında ve Komite kulislerin- de söylemekle yetinmedi. Ağustosun ortaların- da İstanbulda 11 Kongresi vardı. Kongreye Ak- sal gidecekti. Aksal orada açıkça, C.H.P.'nin siyasi parti kapatılmasını istemediğini ilân et- ti. Tabii bu davranışlar tesirli oluyordu. Hü- kümetteki "Truva atları" A.P.'yi kapatamaya- caklarını anlayınca, son çare olarak, seçim propagandasını kayıtlayan bir tasarıyla orta- ya çıktılar. Ancak bu tasarının mutlaka Kuru- cu Meclisten geçmesi, yani oradaki C.H.P. ço- ğunluğunun oyunu alması lâzımdı. Buna ise imkân ve ihtimal yoktu. Tasarı Hükümette bir süre sürüncemede kaldı. Bir gün M.B.K. tasa- rıyla kendisinin hiç bir ilişkisi olmadığını ilân etti. Hükümet baktı ki dört bir taraftan hücu- ma uğruyor, Meclise sevkettiği tasarıyı geri aldığını bildirdi, o badire de böylece atladı. Fakat bu sırada yeni bir gayret ortaya çık- tı. Partilerin seçime bir kardeşlik havası için- de gitmeleri lâzımdı. Düşmanlık olmamalıydı. Başkan Gürsel bütün parti liderlerini toplaya- bilir, onlara bir taahhütname imzalatabilirdi. İmzalar basıldı mı, kardeşlik havası da şıp di- ye doğardı. Ah, sosyal meselelerin kâğıt üstün- de hallediliverileceğini düşünen biraz plâtonik, biraz sâf, biraz idealist, biraz şarklı zihniyet! Yassıadada bir savcı 107 kelle istiyor, İhtilâlin başı kemik yığınlarından bahsediyor, yurdun çeşitli taraflarında ufak kademe C.H.P.'lileri satmadık çalım bırakmıyorlar, buna mukabil eski Demokratlar intikam almanın yollarını kulaklara fısıldıyorlar, memleketteki manzara bu, sonra beş adam, altı adam bir masanın ba- şında bir kâğıdı imzaladılar mı her şey, bir si- hirli değnek dokunmuşcasına tozpembe renge bürünüverecek. Tasavvurun (o saçmalığını, biz Akiste, daha ilk günden söyledik. Buna rağmen, fikir yürüdü. Komite üyele- rinde de bu konuda aynı saflık vardı. "Evlât acısı - kuyruk acısı" hikâyesini bir türlü hatır- lamak istemiyorlar, iyi niyetli bir çırpınış için- de seçimleri nasıl hadisesiz yapabileceklerini ve bunu CH.P.'ye nasıl kazandırabileceklerini düşünüyorlardı. "Yuvarlak Masa" lafları Ah- met Emin Yalmanın yazılarından başka gaze- telerin sütunlarına geçti, oralarda ciddi teklif halini aldı, Komite çevrelerinde hevesler uyan- dırdı, Gürsel böyle bir rol oynamakta zevk buldu ve Ağustosun ikinci yarısında teşebbüse geçildi. İsmet Paşa "Yuvarlak Masa Toplantısı"- nı ciddiye almadı, bir önem de vermedi. Evde konuşmalarımızda ben bu tasavvurun saçmalı- ğını, boşluğunu söylediğimde bunlara itiraz et- miyor, fakat şöyle diyordu: "— Canım, madem ki istiyorlar.." M.B.K. toplantının hazırlığı için bir ön fa- aliyete o günler geçti. Zaten bu faaliyetin şek- lini Mucip Ataklı daha önceden söylemişti. Bir M.B.K. heyeti partilerin ileri gelenleriyle tek tek görüşecek, fikir alacak, toplantı ondan son- ra tertiplenecekti. Ağustosun 16'sı bir Çarşambaydı. O gün İsmet Paşa, yanında İsmail Rüştü Aksal, Ku- rucu Meclisin kısa süren bir oturumundan çık- tı. Koridorda yanına bir subay geldi, M.B.K. n- den bir heyetin kendileriyle görüşmek istedi- ğini söyledi. İsmet Paşanın o saatte bir il he- yetiyle randevusu vardı. Fakat meselenin ö- nemli olduğunu anlayınca randevusunu geri bıraktı, Meclisin bir odasında kendisini bekle- yen Komitecilerin yanına İsmail Rüştü Aksal- la birlikte gitti. Komiteciler yedi kişiydi: Acu- ner, Köksal, Küçük, Okan, Yıldız, Özgür, Kap- lan. Konuşmalar onikide başladı, biri yirme ge- çe bitti. Komitecilerin o gün İsmet Paşadan öğren- mek istedikleri önemli bir konu, İsmet Paşanın seçim neticelerini nasıl gördüğü idi. Aksaldan duymuşumdur, İsmet Paşa bunu hiç hayal et- meden söylemiş. Yani, seçimleri CH.P.'nin ka- zanabileceğini de, kazanamayabileceğini de be- lirtmiş. Bu Komitecileri pirelendirmiş. Zira C. H.P. tarafından kazanılmayacak bir seçimle ik- tidarı "düşman eli"ne devretmek Komitecile- rin de, Orduda teşkilâtlanmış olan grupun da hiç hoşuna giden bir ihtimal değildi. Havanın buruklaştığını ve Komitecilerin, zihinlerinde tereddütlerin belirdiğini görünce İsmail Rüştü Aksal bir müdahalede bulunmuş, daha doğrusu, soru kendisine tevcih edildiğin- de gayet iyimser bir edâ takınmış, İsmet Paşa- nın daima böyle "çok ihtiyatlı" konuştuğunu hatırlatmış, fakat yurttan aldıkları bütün ha- berlerde bir C.H.P. zaferini şüpheye düşürecek husus bulunmadığını temin etmiş. Karamsar tabiatlı Genel Sekreterin seçimleri bir tehlike- ye sokmamak için bu pembe renkli sözleri na- sıl söylediğini, doğrusu ya, o gün orada olup seyredebilmeyi pek isterdim. Konuşmanın bun- dan sonraki kısmı umumi durumun muhasebe- siyle geçmiş, İsmet Paşa ve Aksal gene, suni bir takım tedbirler alınmasına kalkışılmaması- nı istemişler, gerçek bir sükünet havasının İk- tidar sakin hareket ederse mümkün olacağını söylemişler. C.H.P. o günler İktidardan bir ne- vi, gölge etmemesini istiyor, başka ihsan tale- binde bulunmuyordu. Ama İktidar kimdi, Oo 161

Bu sayıdan diğer sayfalar: