| — İki ay kadar önce, Türkiye'de ilk kez kardeşten kardeşe kemik iliği naklini gerçekleştirerek 20 ya- şında, birkaç günlük ömrü kalmış lösemili bir hastayı hayata döndü- | ren, Hacettepe Üniversitesi Tıp | Fakültesi Kan Hastalıkları Ünitesi Başkanı Prof. Dr. Korkut Özer- | kan'a Nokta dergisi tüm dünya- da tartışmalar yaratan İtalya'da- ki Evelina olayı hakkındaki gö- rüşlerini sordu. Nokta: Sayın Özerkan, İtalya'- birçok çocuğun hayatını kurtarabi- lecekti ve İtalyan makamlarını bi- raz acele etmeye zorlamak gereki- 'ordu. Profesör Burgios'a ve daha bir- çok uzmana göre, kemik iliği nakli bir organ nakli değildi. Bir organ alındığında onun yeri doldurula- mazdı ama ilik kendini çok kısa sü- rede yenileyebiliyordu. Bu nedenle verici için, genel bir anestezinin her- kes için taşıdığı minimal riskten başka hiçbir risk yoktu. Küçük ve- ricilerin hayatlarıyla oynamak söz konusu değildi ve artık tıp dünyası böylesine hayat kurtaran büyük bir imkândan yoksun bırakılmamalıy- dı.Aslında olaya karşı çıkan tıp çev- releri ve diğerleri de bunları biliyor- du. Ama onların karşı çıkışları ta- 36 NOKTA 16 AĞUSTOS 1987 "Tartışmalar lüks ve yersiz'” da günün olayı haline gelen küçük Evelina'nın kardeşinden alınan k bir çocuktan organ nakli yapmak ahlaki sorunlar yaratır mı? İtiraz edenler haklı mı? Özerkan: Tamamiyle haksız bir tartışma. Bir kere, bu, bir organ nakli değil. Örneğin bir böbrek nakli söz konusu olunca, verici tek böbrekle kalır ve bu bir risk taşır. Ama ilik naklinde durum mamiyle ahlaki açıdandı. Kendini bilmeyen birinden izinsiz olarak na- kil yapmak etik bir sorundu. 1986 Nobel Tıp Ödülü'nün sahibi İtal- yan asıllı Rita Levi Montalcini karşı çıkanların başındaydı. Montalcini, bir çocuğun sadece başkasının ha- yatını kurtarmak amacıyla prog- ramlanmış olarak dünyaya getiril- mesinin düşünülemeyecek bir şey olduğunu söylüyordu. Onun için böbrek dışında, organ nakilleri, bir ilerleme sayılamazdı ve hayatı uzat- manın anlamı yoktu. Kilise çevre- leri de bu acımasız yargıya katılıyor ve “Doğum olayının amacı anne- baba veya başka insanların tatmi- ni olamaz. Sadece doğan insanın iyiliği söz konusudur. Başkasına malzeme olsun diye çocuk doğurul- çok lüks ve yersiz. bambaşkadır. Kemik iliği kendi- © ni 8 kez yeniyebilme yeteneğine | sahiptir. Vücut en geç 1.5-2 ay içinde alınan iliği yeniden üretir. Bunun yanında verici için hiçbir acı, sızı söz konusu değildir. Hiç- bir riski de yoktur. Diğer yandan çocuğun büyüyüp karar verebile- * cek yaşa gelmesi beklenirse, kar- deşi olan lösemili hasta ölür gider. Evelina'nınki büyük bir şans. Çünkü kardeşlerde bile doku ya- pısının birbirini tutma olasılığı sa- dece yüzde 25. Hayatta makul riskleri göze almak İazım, yoksa hiçbir ilerleme kaydedilemez. Nokta: Bir çocuğun salt abla- kurtarmak amacıyla prog- ramlanmış olarak dü mesi hakkında ne - diyorsunuz? Bu bir etik sorun mudur? Özerkan: Bunun hiçbir etik so- runu yoktur. Aksine anne-baba çok cesurmuş ve çocuklarının ha- yatını kurtarmışlar. Bu program- İl doğumun — kime ne zararı ol- muş? Aksine bir hayat kurtarıl- mıştır. Bence böyle tartışmalar maz” diyorlardı. Ulusal Ahlak Konseyi Başkanı Parodi ise mese- leye daha ılımlı yaklaşıyordu: “Bi- rinin hayatını feda etmeden diğeri- ni kurtarmak söz konusu ise ve anne-baba bunu onaylıyorsa tered- düt etmek yersiz.” Pavia Tıp Ens- titüsü Başkanı Profesör Fornari ise mahkemeye intikal eden bu olay için, verici çocuğun haklarını koru- yacak bir uzman doktor seçilmesi- ni öneriyordu. Tartışma, böylece uzayıp giderek İtalya sınırlarını aşıyordu. Tıp çev- relerinde kimisi, Profesör Burgi- os'u destekliyor kimi ise onu ve kü- çük Evelina'nın anne-babasını ah- laki açıdan suçlu buluyordu. Ama bir gerçek vardı: Evelina yaşıyordu. İki küçük kardeş yol açtıkları tüm ahlaki ve tıbbi tartışmalardan ha- bersiz ,bir sevgiyumağı halinde ya- şıyorlardı. Yaşı küçük olmasına rağmen Evelina, yıllardır her an en- sesinde hissettiği ölüm korkusunun verdiği olgunlukla, her şeyi karde- şine borçlu olduğunu kavrıyor ve onu daha bir bilinçli, daha bir iç- tenlikle seviyordu e İSRAİL /ANTİ-TERÖR ŞİRKETLERİ Body-guard'ım —Sş“ İsrailli r_..q zırlamış. Seul Olimpiyatları güven- lik danışmanlığı da bir İsrail şirke- tine verilmiş durumda, İsraillilerin hizmetleri özellikle 3. Dünya ülkelerinde aranan mal ko- numunda. Nijerya devlet başkanı- nı 40 İsrailli body-guard koruyor. Nikaragua'nın eski devlet başkanı Somoza'nın korumasını da devrim- den önce İsrailli uzmanlar üstlen- mişti. Panama, Ekvator ve Guate- mala başkanlarının da güvenlik da- nışmanlığını bu firmalar yürütüyor. Bunların dışında kendilerine özel uzmanlık alanları seçen firmalar da Munki Betzer, uzmanı olduğu anti-terör faaliyetleri artık kendi hesabına yürütüyor İsrailli eski istihbarat elemanlarının kurduğu 200'den fazla anti-terör şirketi, bütün dünyaya "güvenlik” satıyor. 3.Dünya ülkeleri ve Batı'nın büyük şirketleri bu şirketlerin başlıca müşterisi durumunda. undan 11 yıl önce İsrailli ko- mandolar Entebbe baskınını gerçekleştirip 40 dakika içinde 105 rehineyi kurtarmayı başardığında, bütün dünya bu başarının ardında yatan gerçeği sezmişti: İsraillilerin Son derece yetenekli, iyi eğitilmiş “anti-terör” uzmanları vardı. O günden bu güne, “zorunlu sebep- lerden”' ötürü İsrail'in bu alanda- ki ünü iyice arttı. Bugün bu güvenlik “hizmetleri” İsrail'in önemli ihraç kalemleri ara- sında yer alıyor. Emekli istihbarat elemanlarının kurdukları şirketler dünyanın her yerinde kamu kurum- larına, otellere, bankalara, uçak şirketlerine terör olaylarına karşı korunma hizmeti veriyor. Bu şirketlerin başında Entebbe kahramını Albay Muki Betzer'in kurduğu Atlas şirketi yer alıyor. Atlas (Anti Terörist Logistic Assis- tance) şirketi Betzer tarafından 1985 yılında kurulmuş, başlangıç- ta özel kişilere, kendini savunma, silah kullanma ve karate teknikleri öğretilirken, artan talep üzerine ku- rumlara da hizmet verilmeye baş- lanmış. Ama “işin esas geliştiği yer yabancı ülkeler” diyor Betzer. Ger- çekten de bugün İsrail'de kurulu 200'den fazla şirket, yirmi beş ka- dar ülkeye “güvenlik” ihraç edi- yor. Bir İsrailli gazetecinin dediği gibi: “2000 İsrailli bütün dünyayı koruyor.” Saraydan olimpiyatlara. Bu ifa- de abartılmış sayılmamalı. Sadece eleman değil teknik hizmet de ve- rebiliyor bu şirketler. Örneğin Lyon'da Klaus Barbie'ye karşı yü- rütülen davada, salonda bulunabi- lecek bombaları tehlikesiz hale ge- tirmek üzere İsrail'den getirilmiş bir robot hazır bekliyordu. Buc- kingham Sarayı'nın alarm sistem- lerini yine İsrail'den bir firma ha- var. Bunlardan biri ““deniz %üvenliği“ üzerine uzmanlaşmış. zzellikle lüks yatların mürettebatı- nı adam kaçırma ve korsanlık olay- larına karşı eğitiyorlar. Defender firması bütün Latin Amerika ülke- lerine gerillalara karşı yürütülen sa- vaşta hizmet veriyor. Rakip bir fir- ma sadece Kolombiya'daki terör olaylarına karşı uzmanlaşmış. İsra- illi firmalar “savaş deneyimli” ele- manlar çalıştırdıkları ve daha geniş hizmetler verdikleri için, Avrupa ve Amerika'daki firmaların iki katına kadar ücret talep edebiliyorlar. Ama bu hizmetlerden faydalanan- lar bu fazladan ücreti memnuniyet- le ödüyor. İsrailli uzman çalıştır- mak bir prestij unsuru. TWA, Pan American Airlines gibi şirketler İs- railli uzmanlar çalıştırdıklarını bir reklam unsuru olarak kullanı- yorlar. Bazı şüphelere rağmen bu şirket- ler kesinlikle İsrail istihbaratıyla iş- birliği içinde olmadıklarını söylü- yorlar. “Biz ticaret yapıyoruz” di- yor Betzer, “böyle bir angajman ancak aldığımız işlerin düzeyini dü- şürür. NOKTA 16 AĞUSTOS 1987 37