16 Ağustos 1987 Tarihli Nokta Dergisi Sayfa 39

Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

BOKS / RİNGLERİN YENİ ŞAMPİYONU Kısa, hareketsiz ve problemli Dünya ağır siklet boks şampiyonluğunda her üç unvanı da elde eden Mike Tyson ringde başarılı, fakat gerçek dünyada problemli gözüküyor. B oks dünyasının içyüzünü bil- meyenler için son günlerin önemli boks olayı 21 yaşındaki yı ni ağır siklet boks şampiyonu Mi- ke Tyson'un zaten sahip olduğu un- vanlara bir tanesini daha eklediği maçta, iki metre boyunda ve 100 ki- lo ağırlığındaki Tony Tucker'ı sa- yı ile de olsa yenmesi olabilir. Ger- çekten Muhammed Ali'den sonra Frazier, Foreman, Spinks ve Hol- mes gibi isimlere rağmen karizma- tik bir ağır siklet şampiyonu eksik- liği çeken dünya boksunda Mike Tyson biraz da ortalamanın dışın- da kalan görünümü ve basından dünyaya duyurulan gcgmışı ile göz- lere şirince cüne sahip olduğu izlenimini verir- ken, 13 yaşında anasız babasız atıl- dığı sokaklarda işlediği suçlarla gir- hapishaneden,yaşlı bir adam, Gus D'Amato'nun elinden tutma- sı ile sıyrılmasının sempatisini de ringdeki performansına ekliyordu. Ancak önce 1986'da Kanadalı Tre- vor Berbick'i yenerek dünyanın en genç ağır siklet şampiyonu unvanını ve WBC (Dünya Boks Konseyi) şampiyonluğunu alan Tyson, son- ra Martayında James:Smith'i eze; rek WBA (Dünya Boks Kurumu) şampiyonluğunu ve geçen hafta da Tony Tucker'ı yenerek IBF (Dün- ya Boks Federasyonu) unvanlarını talımakavı iledaha da bir şınnlık kazanan Tyson çok kısa boylu, fa- kat çok genç vücuda, rakibinin sü- rekli üstüne giden ve saldırgan bir açlığa ve öldürücü bir yumruk gü- 76 NOKTA 16 AĞUSTOS 1987 eklerken olayların dı- şındakileri kendine iyice hayran bı- rakıyordu. Ama Tyson gerçekte en büyük mü? Bu sorunun cevabı bel- kide ve büyük bir olasılıkla “Ha- zi Geçtiğimiz hafta iki metre bo- yundaki Tony Tucker ile Las Vegas Hilton'daki unvan maçında, 1.78'lik boyunun verdiği dezavan- tajı kapatmak için bir türlü bir çö- züm bulamayan ve bir sokak kav- gacısı gibi sürekli rakibinin üstüne gitmekten başka bir şey yapmayan Tyson televizyondan edindiğimiz izlenimlere göre bir “Muhammed Ali” görünümü vermiyordu. Gerçi maç sonrası verdiği beyanatlarda şampiyonun mazereti de vardı Maç sırasında sağ yurmruğunu pek kullanmadığını (ki gerçekte güçlü eli bu elidir) izlediğimiz Tyson bir haftadır sağ elinden sakat olduğu nu ve ikinci raunttan itibaren de elini hiç kullanamaz hale geldiğini söylüyordu. Ama son maç Tyson'- ın sadece kor a kor döğüşmeden an- ladığını, rakibe göre taktik oluştur- ma yeteneğinden yoksun olduğunu ve ayaklarının da epey hareket olduğunu iyice vurgularken, ağır siklette rakipsiz kalmasının, orta siklet boksörü fizik yapısındaki bu boksörün karşısında gerçekten baş- ka isimler olmamasından kaynak- landığını bir defa daha sergiliyor- du. Ancak Tyson'un burada sayılan teknik özellikleri, veya diğer bir de- yimle eksikliklerine, ek birkaç özel- liği daha var ki bunlar gerçek bü- yük şampiyon olmasına engel ola- bilecek esas faktörler gibi gözükü- yor. ABD basınından sürekli sızan ginglerin son karısının yanında kuzu haberlere göre Tyson, şöhreti pek hazmedemez durumda, uçkuruna de pek hâkim olamıyor. Bu durum- da “Tyson'un en büyük rakibi kendisi'”' demek de daha doğru ola- bilir. 21 Haziran da Los Angeles'- da arabasını park ettiği yerdeki bayan memureyi kucaklayıp bir öpücük talep ettiği iddia edilen Tyson'un olaya müdahale etmek is- teyen işyeri yöneticisini “öldürücü silahla tehdit”” ettiği belirtiliyor. Bu nedenle 26 Ağustos'ta Los Ange- les'da mahkemeye çıkacağı belirti- len Tyson'un kullandığı öldürücü silahın “kendi elleri”” olup olmadığı konusu ise henüz boks otoriteleri ve de savcılık tarafından belirlenme- miş durumda. Ancak boks çevreleri Tyson'un patlamaya hazır bir bom- ba olduğunu ve ölümünün kendi elinden ve yakında olacağını iyice vurgulamaktalar. Genç şampiyon, süratli çıkışın hazımsızlığını atlatabilecek ve uç- kuruna ve cüzdanına hâkim olabi- lecek mi? Kendisini rakip eksikli- ğinden unvanları toplayan sokak döğüşçüsü statüsünden, yeni teknik özellikler, hareketli bacaklar ve so: nunda boks dünyasında saygı ka: zanmış kalıcı bir şampiyon statüsü- ne sokabilecek mi? Muhammed Ali ve Sugar Ray Leonard'ın meneceri ünlü Angelo Dundee “Bu, pek mümkün değil'”' görüşünde ve son maçın izlenimleri altında biz de ona iştirak ediyoruz. Maalesef hayır! Deniz GÖKÇE J"b le ya da Çağdaş Dilencilik!. sporu bırakıp gidiyorlar... F b “Jübile”- nin sözcüğünü dahi yasakla- Malı.. İnanılır şey değil.. Futbol- cu yetiştiremediği için ne idüğü belirsiz Yugoslav eskilerine mil- yonlar döken Türkiye'nin birinci sınıf evlatları, bir. “Çağdaş Dilencilik” uğruna birbiri ardına, Önce bu “Utanç ve daş dilencilik sözcüğünü acıklayar hım.. Siz sanır mısınız ki, jübile de- nen şey, tribünlerde toplanan se- yircinin, stat gişelerine bıraktığı paradır.. Güldürmeyin insanı.. Bu para, çorbada tuz bile değil- dir.. Jübilede asıl kazanç, tanesi 10 bin, 20 bin lira olan yüzlerce bileti, sporu sevmesi ile ünlü zen- ginlerin yazıhanelerine bırakmak- tadır. Bakarsınız, gül gibi bir kız, zen- gin işadamının yanına girer.. Ezi- lir, bükülür.. Voleybolu bıraktı- ğını anlatır, sonra da “Gönlünüz- den ne koparsa, Allah rızası için” deyip, bir yığın davetiye bırakır.. Davetiyeler çöpe, zengin işadamı- nın verdiği paralar da kızın çan- tasına girer.. Daha üç gün önce milli formayı giyen kızın bu alça- lışı önünde siz başınızı utançla eğersiniz.. * * * Bu Trabzon, bu kalecilerle, bu yıl küme düşerse şaşmayız.. Ama ayni Trabzon'un 4-1 yenildikleri Beşiktaş maçının ilk 45 dakikasın- da oynadığı bir oyun var ki, skor 4-1 aleyhte diye tek Allah'ın kulu yazmadı, o 45 dakika 4-1 Trabzon İehine biterdi.. Trabzon hallaç pa- muğu gibi attı, Beşiktaş'ı. kalesinde kaleci olmayınca birbi- ri ardına yenen pis gollerle bozgu- na uğradı. Bugün Şenol futbol oynasa, 14 3kim'de İngiltere maçında, Türk milli takım kaleci ve kaptanlığı için rakibi yok.. Bu Şenol jübile yapıyor.. Trabzon gibi bir dev, kalesini iki acemiye bırakıp, kü- mede kalma savaşı yapacak bir ta- kım hüviyetine giriyor.. Bunun nklı mantığı, sporculu- ğu, p iği var mı?.. Kımsc kalkıp boşu boşuna Ka- radeniz fıkrası anlatmasın.. Şenol'a jübile yaptırıp, Alper ve İhsan ile sahaya çıkmak, bu ül- ke tarihinin gelmiş geçmiş en gü- lünç “Temel” öyküsüdür.. Bilim ilerledi. İdğman, beslenme teknikleri değişti. İnsanın ömrü de, sporcunun yaşı da uzadı.. He- le kaleciler.. Hele artık supleksten çok, deneyimin ve tekniğin ön plana çıktığı bu yerin adamları, artık kırkına kadar oynuyor.. Ama biz, elaltından 20 bin bi- let, ya da davetiye satacak diye, Turkıyc nin şu anda tartışmasız en ıyı kalecisine jübile yaptırıyo- | Sarıyer dev takım kurmuş.. Hâlâ stoperi yok.. Arıyorlar.. Aradıkları adam, Onur, jübile ya- pıyor.. Sarıyer, Beşiktaş, iki Yu- goslav denediler, evlere şenlik. Aradıkları adam, Engin, jübile yapıyor.. En az iki yıl daha oyna- yacak adamlar bunlar.. Kendi adamını, sahadan kaçır- mak için, kulübü, basını, taraftarı ile elinden geleni yap, sonra da, döküntü Yugoslavlara gelirken al- kış tut, sahaya çıktıklarında da alay et.. * ** Ahmet Ceylan, saha bulsa, ge- çen yıl jübile yapacaktı. Bulama- dı diye, kerhen kaldı ve takımın en direk adamı oldu. Bu sene de oynardı. Galatasaray'da değilse bile, Bakırköy'de oynardı, ama oynardı. Ama jübileyi seçti.. Neden?.. * di Bu çirkin, utanç verici “Jübile” sistemi, bu ülkenin zaten az yeti- şen sporcularını, en olgun çağla- rında sporu bırakmaya zorluyor ve biz, teşkilatı ile, basını ile bu “Ayıp”a çanak tutuyor, şiltler, kupalar veriyoruz. Bu rezilliğe karşı çıkacak bir “Akıllı adam”' bulmak için, elde fener Diyojen gibi güpegündüz dolaşmak mı gerekiyor acaba?.. Hıncal ULUÇ NOKTA 16 AĞUSTOS 1987 77 Ö aS e e eee G L L L e B İ l L e zi — — —ckokoairzr ı

Bu sayıdan diğer sayfalar: