; ! ” İ İt Hava Kuvvetleri vakn Başkanı Kaymaklı (solda) ve Deniz Kuvvetleri Vakfı Başkanı oıcavtu k ASKERİ VAKIFLAR /200 MİLYAR FONLARA MI GİDECEK? Vak-vuk fon Tek çatı altına toplanması kararlaştırılan askeri vakıfların yöneticileri, hükümetin amacının vakıfları kapatarak toplanan paraları fonlara aktarmak olduğunu söylüyor € sH ükümetin amacı vakfı ka- patarak kaynaklarını fona devretmektir.”” 17 Temmuz 1987 tarihinde kabul edilen Türk Silahlı Kuvvetlerini Güçlendirme Vakfı Kanunuile, var olan Kara, Deniz ve Hava Kuvvet- lerini güçlendirme vakıfları bir ça- tı altında toplanıyordu. 25 Eylül 1987'de tüzel kişilikleri sona erecek olan bu kurumlardan Hava Kuv- vetleri Güçlendirme Vakfı Başkanı emekli korgeneral Hulusi Kaymaklı her üç vakfın tek bir çatı altında toplanışının doğuracağı sonuçları değerlendirirken yazının girişinde- ki cümleyi de ekleyecekti söyledik- lerine. Oysa her üç vakfın tek bir çatı altında, tek bir vakıf haline gel- mesini karara bağlayan kanun çı- kalı çok az bir zaman olmuş, vakıf- ların tüzel kişilikleri ise henüz son bulmamıştı. Ancak yapılan yorum- lar daha ileriye yönelikti ve ifade- ler kesindi. 40 NOKTA 16 AĞUSTOS 1987 “Bu vakıf acze düşürülerek, öz- varlıkları Savunma Sanayiinin Des- tekleme Fonu'na aktarılacaktır”. Kara Kuvvetleri Güçlendirme Vakfı Başkanı emekli tümgeneral Turhan Olcaytu da, yeni kurulan Türk Silahlı Kuvvetleri Vakfı'nın amacının ancak böyle açıklanabile- ceğini söylüyordu. 25 Eylül tarihinde tüzel kişiliği sona erecek vakıflardan Deniz Kuv- vetleri Güçlendirme Vakfı Genel Müdürü emekli albay Muammer Fındıklı ise, olası gelişmeler hak- kında yorum yapmasının şimdilik mümkün olmadığını belirtmesine karşın, “Hükümetin vakfı politika- ya alet etmesi, ancak Milli Savun- ma Bakanı'nın yapısına bağlıdır” demekten de kendini alamayacaktı. Başkanı bulundukları kurumla- rın bir ay sonra lağvolması duru-” muyla karşı karşıya bulunan bu üç emekli askerin “kişisel hassasiyet” lerinin ses bulması mıydı bu söz- /maç vakıf kaynaklarını fona devretmek" cükler? Yoksa bu yeni kanunun va- racağı noktaların bugünden görül- mesinin haklı kaygıları mı? Öyle ya, ana muhalefet partisi SHP'de durduk yerde mi açmıştı bu yasa- nın iptali için Anayasa Mahkeme- si'ndeki davayı? Çalışanların duru- mu ne olacaktı? Vakfın mütevelli heyeti neden dört kişiden oluşturu- lup, başkan olan Milli Savunma Bakanı'na iki oy hakkı verilmişti? Vakfın senedinin son maddesinde belirtilen “Vakfın amacının gerçek- leşemez hale gelmesi”” durumunda, tüm kaynakların Savunma Sanayii Destekleme ve Geliştirme Fonu'na aktarılacağının hükme bağlanması- nın nedeni neydi? Tüm bu sorula- rın yanıtları arandığında hüküme- tin, özvarlıkları 200 milyarı aşan »Söz konusu vakıflar üzerinde ege- menlik sağlama eğiliminde olduğu düşünülmez miydi? Yalnızca ken- di dönemlerinde 29 yeni fon kuran Özal hükümetinin bu alandaki be- cerisi de düşünüldüğünde, duyulan kaygılar pek yersiz değildi. Bütçe dışı 3,5 trilyonluk bir meblağı bu- lan bu fon birikimlerinin kullanıl- ması ise, iki yıldır tartışma konu- suydu ve fonların denetimine iliş- kin yasanın kasten geciktirildiği il- gililerce öne sürülüp duruyordu. Diğer yandaysa hayli kabarık büt- çelere sahip bu vakıfların tek bir ça- tı altında toplanması ve kaynakla- rının kimi durumlarda nerelere ak- tarılacağının özellikle hükme bağ- lanır olması bu yeni yasaya karşı çı- kışları ve kaygıları pekiştirirken, di- ğer yandan da tartışmaları günde- Mme getiriyordu. Çankırı'daki start. Her şey, Cum- hurbaşkanı Kenan Evren'in Çankı- r'da kurulan MKE fabrikasının açılışında yaptığı konuşmayla baş- lamıştı. Evren konuşmasında, üç vakfın bir çatı altında toplanması gerekliliğinden söz ediyor, hemen arkasından da danışmanı Semih Özmert'i konuyla ilgili olarak gö- revlendiriyordu. Özmert'in, vakıf- ların birleştirilmesi için bir yasa çı- karılması yolundaki görüşünden sonra teklif, geçtiğimiz Nisan ayı sonunda TBMM Başkanlığı'na gönderilmişti. Yasa önerisi Meclis'te görüşülür- ken ilginç bir gelişme olacak ve 12 Eylül'ün başbakanı Bülend Ulusu karşı çıkacaktı. Böylelikle 12 Eylül'ün lideri Kenan Evren ile dönemin başbakanı emekli orami- ral Bülend Ulusu, ilk kez bu yasa önerisi nedeniyle karşıt saflarda yer alıyorlardı. Tüm muhalefete karşın yasa önerisi, ANAP'lıların oylany— la kabul edilecek ve Evren'in ona- yıyla da yürürlüğe girecekti. Bülent Ulusu başbakan iken tek vakfa karşı çıkmıştı Türk Silahlı Kuvvetlerini Güçlen- dirme Vakfı'nın amacı, organları, mal varlığı, sona ermesi gibi husus- lar 30 Haziran tarihinde onaylanan Vakıf Senedi ile belirlermişti. Bu senede göre genel kurul, yönetim kurulu gibi organlar yoktu. Var olan üç organ; başkan, mütevelli heyeti ve genel müdürlüktü. Baş- kan, Milli Savunma Bakanı olacak- tı ve oyların eşitliği halinde başka- nın oyu iki oy sayılacaktı. Öteki üyeler, Genelkurmay İkinci Başka- nı, Milli Savunma Bakanlığı Müs- teşarı ve Savunma Sanayii Geliştir- me ve Destekleme İdaresi Başkanı'- ydı. Kurulması planlanan Ağır Sa- nayii Bakanlığı'na Zeki Yavuztürk getirilirse, vakıf başkanının, Milli Savunma Bakanlığı'na atanacağı söylenen Vahit Halefoğlu olacağı düşünülebilirdi. Kalan iki üye ise, Müsteşar Sabri Deliç ile fon başka- nı Vahit Erdem'di. “Hükümetin dediği olur!” “Şim- diye kadar mütevelli heyeti benze- ri organlar iki, üç, beş gibi sayılar- dan oluşurdu” diyordu Turhan Ol- caytu, “bu vakıfta dört kişi olarak belirlenmiş ve hükümetin bir üyesi olan bakana da iki oy hakkı tanın- mış.” Hava Kuvvetleri Vakfı baş- kanı emekli korgeneral Hulusi Kay- maklı da benzer bir kaygıyı şöyle dile getiriyordu: “Hükümetin di- rektiflerine uygun konular bu he- yetten geçecektir.” Hükümetin direktifleri neler ola- bilirdi? Bir ““fon hükümeti” olarak adlandırılan Özal hükümetinin amacı neydi? Savunma Sanayii Ge- liştirme Ve Destekleme Fonu'nun kurulması hakkındaki kanunun 12. maddesine göre fonun kaynakların- dan biri de kuvvet vakıflarından fo- na yapılacak yardımlardı. Ancak Kaymaklı'nın deyişiyle, şimdiye ka- dar böyle bir yardım yapılmamış ve hükümet 200 milyarı aşan dev bir kaynak karşısında eli kolu bağlı bir hale gelmişti. “Ama şimdi bu pa- rayı istediği gibi kullanabilecek”'ti. Kaymaklı şöyle ekliyordu: “Konut Fonu ya da Savunma Sanayii Des- tekleme Fonu'ndaki paraların ne- reye aktarıldığından haberimiz bi- le olmuyor. Hükümetin amacı vak- fi kapatarak kaynaklarını fona dev- retmektir.” Deniz Kuvvetleri Vakfı Başkanı emekli albay Muammer Fındıklı ise, “Bu vakıf temelde Anayasa'- ya ve yasalara aykırıdır. Hüküme- tin, vakfı politikaya alet etmesi an- cak Milli Savunma Bakanı'nın ya- pısına bağlıdır” diyordu. Aynı vak- fın genel başkanı sanayici Sakıp Sa- bancı da, 10 Haziran'da Kenan Ev- ren'e yazdığı mektupta şöyle diyor- du: “Vakfımızın lağvedilmesi, Milli Mücadele ve vakıf tarihimizin gü- zide bir kuruluşuna ve seçkin bir örneğine son vermek olacaktır. Böyle bir fesih ve tasfiye halinde vatandaşların bağışlarını geri iste- me ihtimali dogabılecektır. Sabancı: "Bağışlar geri istenebilir” — Söz konusu fonların aynı zaman- da bir kredi kaynağı olduğu düşü- nüldüğünde, vakfın özvarlıklarının herhangi bir holdinge satılması ya da kredi olarak verilmesi mümkün olabilir miydi? “Tabii” diyordu Turhan Olcaytu, “Konut Fonu'nu düşünün. Bu fon konut yapmaz, konut yapacaklara kredi verir ve bi. zim Aselsan, Aspilsan, İşbir gibi PTT'nin, Havayolları'nın satılma- sının düşünüldüğü böyle bir dö- nemde vakfın mallarının ne olaca- ğı düşündürücüdür. Ve her hükü- met Silahlı Kuvvetleri destekler ama bu desteği yaparken politik meseleleri, özel sektörün baskılarını ve sermaye kuruluşlarını mutlaka dikkate alacaktır.”” Genel müdürlüğüne eski Kara Harp Okulu Komutanı ve eski Ha- rita Genel Müdürü emekli korgene- ral İrfan Yay'ın getirildiği Türk Si- lahlı Kuvvetlerini Güçlendirme Vakfı, yasa önerisi aşamasından başlayarak muhalefetle karşı karşı- ya kaldı. Önümüzdeki süreç, karşı çıkışlara yol açan nedenlerin haklı olup olmadığını ortaya çıkaracak © NOKTA 16 AĞUSTOS 1987 41