16 Ağustos 1987 Tarihli Nokta Dergisi Sayfa 32

Saatlik sayfa görüntüleme limitine ulaştınız. 1 saat bekleyebilir veya abone olup limitinizi yükseltebilirsiniz.

Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

GENÇLİK / AFS PROGRAMLARI| Geldi Mary Gitti “Merigı”” AFS programıyla her yıl yüzlerce Amerikalı, Türk ailelere misafir oluyor. Karşılıklı kültür alış xİerişini amaçlayan bu programlara aileller çok memnun kaldıklarını belirtiyorlar. mbulans şoförleri ne yapar? Eğer Birinci Dünya Savaşı gi- bi, korkunç sonuçlarıyla her an ymîyüze geldikleri bir savaşta hiz- met etmişlerse, dünya barışı üzerin- de kafa yormaya başlarlar. 1914 Eylül'ünde Paris'te AFS (American Field Service) örgütünü oluşturan genç insanlar böyle düşünmüş ol- malılar ki, savaş bitiminde kaynaş- tıkları Fransız gençlerle birlikte AFS burslarını oluşturmuşlar. Amaç, insanlar birbirini daha iyi tanısın, bir arada yaşamayı öğren- sin. 62 NOKTA 16 AĞUSTOS 1987 Ütopyadan gerçeğe. Bugün AFS adı| artık sadece bir simge. Örgüt özellikle 70'li yılların başından iti- baren uluslararası bir nitelik kaza- nıyOr ve ABD dışındaki ülkelerde de öğrenci alış verişi başlıyor. 1953 yılınıda Türkiye'nin de katılmaya başladığı AFS programları 1974 yı- lından beri Türk Kültür Vakfı ta- rafıından yürütülüyor. Şu anda “Türkiye'nin çeşitli yerlerinde 107 “yabancı öğrenci, Türk ailelerin ya- nında misafir olarak bulunuyor. TK V”'nin yöneticileri bu aileleri ti- tizlikle seçtiklerini söylüyorlar. Bu ailelerin misafir öğrencinin yaşıtı bir çocukları olması bir tercih sebe- bi, yine az da olsa İngilizce bilin- mesi tercih sebeplerinden biri olu- yor. Türk Kültür Vakfı yöneticile- ri şu anda harıl harıl 4 Eylül günü başlayacak kış programı için aile arıyorlar. Bu program 11 ay sürü- yor ve Amerikalı öğrenci bu süre içinde ailenin en yakınındaki lise- ye devam ediyor. “Sağlık sorunla- rı gibi konular bizim sorumluluğu- muzda, ayrı bir oda vermek gibi so- runlar da mevzubahis değil, buna karşılık gerçekten yeni bir dünya ile tanışıyorsunuz”' diyor Vakıf yetki- lileri. Muğla'da bir Amerikalı. Kültü- rel değişim, yeni bir kültürü tanı- ma gibi ilkelerin lafta kalmadığına en iyi örnek Mary'nin örneğiydi. AFS'ye başvurup Akdeniz bölge- sinde bir ülkeye gitmek istediğini söyleyen Mary, talihine Türkiye çıktığında pek memnun olmamıştı. Türkiye idealindeki ülke değildi, hep İspanya'ya gitmek istemişti. Hele bir de Muğla'nın bir köyüne gideceğini öğrenince, bayağı huy- suzlanıyor hatta programa katıl- Uluslararası AFS örgütü, verdiği burslarla ülkelerde misafir olmasını sağlayarak, sıcak dostluk köprüleri kuruyor maktan vazgeçmeyi düşünüyordu. Güç bela ikna edildikten sonra ai- lesine teslim edilen Mary'i iki ay sonra almaya giden AFS görevlisi şaşılacak bir manzarayla karşılaşı- yordu. Aile bu arada yaylaya çık- Mıştı ve görevli oraya ancak eşek sırtında ulaşabiliyordu. Burada Mary'i sorduğunda, köylüler *Me- rigı'ya “ünleniyor”” başında başör- tüsü, ayağında şalvar akça pakça bir köylü kızı ortaya çıkıyor ve gö- revlinin kendisini götürmek için geldiğini öğrenince ağlamaya baş- lıyordu. Sonuçta veda merasimleri 2 gün sürecek, bol gözyaşı, adres değiş tokuşu altında Merigi yayla köyünden ancak uğurlanabilecekti. *2 aylık programların kötü tarafı bu” diyordu Yüksel Dinç, “Çocu- ğa alışıyorsunuz, kendi çocuğunuz gibi görmeye başlıyor, seviyorsu- nuz, gitme zamanı geliveriyor.” Dinç ailesi geçen sene 11 ay sürey- le bir Amerikalı genci misafir etmiş- ti. “Misafir etmek yanlış bir terim” diyordu ailenin reisi Nezihi Bey. “Misafir” olarak gelen çocuk o ka- dar aileden biri oluyordu ki, Dinç ailesinin fertleri seslerinde hiçbir yapaylık taşımadan “oğlumuz” di- ye söz ediyorlardı ondan. Bazı uyumsuzluklar. Dinç ailesi gerçi, deneyiminden çok memnun- du ve 11 aylık kış programının ke- sinlikle 2 aylık yaz programına ter- cih edilmesi gerektiğini söylüyordu ama bütün deneyimler bu yönde değildi tabii ki. Örneğin Rebecca adlı Amerikalı kız misafir eden ai- lelerden üçüyle anlaşamıyor ve sü- rekli aile değiştirmek zorunda ka- lhıyordu. “Baş gösteren uyumsuz- luklar hem aileden, hem çocuklar- dan kaynaklanabilir”? diyordu Türk Kültür Vakfı'ndan bir yetkili. Ama sorun abartılacak bir sorun değil. Zaten ailelerin işi daha kolaydı, uyumsuzluk durumunda öğrenci için çok daha büyük zorluklar çı- kıyordu. Yabancı memlekette yer- siz yurtsuz kalan onlar oluyordu. Ama uyum sağlanacak bir aile mut- laka bulunuyordu. Nitekim Rebec- ca da son ailesiyle uyum sağlamış hatta bu ailenin çocuklarını yol masrafları da kendine ait olmak üzere Amerika'ya davet edecek ka- dar bir yakınlık doğmuştu araların- da. Gelecek tasarıları daha ileriye vardırılıyor, Rebecca ve geçici ailesi Amerika'da bir Türk lokantası aç- mayı düşünmeye başlıyorlardı. Wellcome in Turkey. “Bizim Eric”le tek sıkıntımız, çocuk kah- valtıda on yumurta bir kavanoz re- çel yediği halde, burada olduğu sü- re içinde 25 kilo verdi.” Süphan çta Eric'in hasta ol- nüp endişeleniyor, Eric'in rejim yaptığına dair açıkla- malarını da ciddiye alamıyordu. Sonradan çocuğun hiçbir sorunu olmadığı anlaşılacak o yemeye bu kilo verişin gerçekten farklı bir bes- lenme düzeninin sonucu olduğu Süphan Hanım tarafından kabul edilecekti. Farklı bir kültürün in- sanlarıyla karşılaşmak böyle şaşır- tıcı tecrübeler de edindiriyordu in- sana. ““Gerçekten zevk veren tara- fi böyle pırıl pırıl, cici bir insanla tanışmış olmak” diye cevap veri- 'yordu Uğur Ayyıldız. Julie John- son iki aylık programla Ayyıldız ai- lesinin “çocuğu” olmuştu. Başlan- gıçta ailenin gelen öğrenciyle geçi- nip geçinemeyeceğine dair kuşkula- rı vardı. Özellikle de bazı yakınla- rın anlattığı caydırıcı öyküler, bu kuşkuları artırmıştı. “Bunların is- tisnai durumlar olduğunu anladık” diyordu İnci Ayyıldız, “Uyumsuz- Tuk ancak çok aşırı durumlarda or- taya çıkabilir.”” Böyle aşırı durum- ların kolay kolay söz konusu ola- mayacağı ise Julie'nin sözlerinden anlaşılıyordu: “Başlangıçta çok farklı bir kültürü tanıyacağım dü- şüncesiyle geldim buraya, şimdi ise dünyanın öbür ucunda kendime çok yakın insanlar, bir ikinci aile bulmuş olmaktan ötürü mutlu- yum.”” Türk Kültür Vakfı yetkilileri, bü- tün bu olumlu deneyimlere rağmen aile bulmakta güçlük çektiklerinden yakınıyorlardı. 2 aylık program so- run olmuyordu, ama 11 aylık prog- ram için talip bulmak güçleşiyordu. Halbuki bu deneyimden geçmiş bü- tün ailelerin ortak bir yönü vardı gerek 2 aylık, gerek 11 aylık sürey- le bir öğrenciyi misafir etmiş olsun- lar hepsi aynı şeyi söylüyordu: “Keşke gitmeseler.” © NOKTA 16 AĞUSTOS 1987 63

Bu sayıdan diğer sayfalar: