16 Ağustos 1987 Tarihli Nokta Dergisi Sayfa 33

Saatlik sayfa görüntüleme limitine ulaştınız. 1 saat bekleyebilir veya abone olup limitinizi yükseltebilirsiniz.

Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

MODA / RIFAT ÖZBEK “Eninde sonunda bir çul parçası”” Artık uluslararası moda dünya- sında bir “Jön Türk” var: Rıfat Özbek. Özgün giysileriyle yalnız Vogue, Lınea gibi gilerinde değil, ü Time'da bile kendine sayfa ayırttı- ran genç modacı, modellerini Londra'da New Bond Street'teki küçük stüdyosunda çiziyor. Büyük defileler yerine, bu stüdyoda özel davetlilerin katıldığı küçük gösteri- ler düzenliyor. 34 yaşında, esmer, atletik yapılı Özbek'in, kendi giy- sileri ise alabildiğine spor. Ümit Zi- leli, Nokta için Rıfat Özbek'le ko- nuştu. Soru: Bu kadar genç yaşta mo- da dünyasında sivrilmek, hatta oto- rite durumuna gelmek çok zor, ola- naksız. Siz olanaksızı nasıl başar- dınız? R. Özbek: Çalışarak, çok çalışa- rak, çok çok çalışarak. Bu birinci kural. Bunun dışında insan tanı- mak çok önemli. Eğer modacıysa- nız insan ilişkileri daima birinci plandadır. Ben 16 senedir İngilte- re'de oturuyorum. Liseden sonra ayrıldım Türkiye'den. İstanbul Işık Lisesi'nden mezun olduktan sonra üniversiteyedevam etmek için İngil- tere'ye geldim. Geliş o geliş. İki se- ne mimari okudum. Ondan sonra yapamayacağımı anladım. Ben mi- mariyi sadece çizmekle eşanlamlı sanıyordum. Matematik, fizik gibi hem anlamadığım, hem de nefret ettiğim derslerle karşılaşınca bırak- tım mimariyi. İstanbul'a döndüm. Arkadaşım Cemil İpekçi çok teşvik etti beni. ““Senin bu işe kabiliyetin var. Modacı ol” diye adeta beyni- mi yıkadı. Ailem kabul etmedi. Ben de cebimdeki paramla kendim gel- dim İngiltere'ye. Yıl 1972'ydi gali- ba. Modanın inceliklerini öğren- mek üzere okula gittim. Üç sene sonra çalışmaya başladım. 1984'te ilk kez kendı adıma işe baş- ğim 13 sene içinde kurduğum iliş. kiler, benim hızlı çıkışımın en önemli destekleri oldu. Tabii bunun dışında insanlara hoş gelen model- 64 NOKTA 16 AĞUSTOS 1987 ler yarattığımı da inkâr edemem. Ama dediğim gibi, çevre çok önem- li Soru: Özellikle son bir yıl içinde modacılar arasında ilk sıralara tır- mandınız. Bu kadar hızla zirveye tırmanmanızın sırrı sadece çevre R Özbek: Nedeni çok basit. Son zamanlarda görüyorsunuz modada Özbek mimarlık öğrenimini bırakıp modayı seçti. Observer dergisine göre "mimari kaybetti, moda dünyası kazandı” bir “Aşırı” akım yaşanıyor. Çıkın King's Road'a göreceksiniz, genç- ler her gün yeni bir moda yaratıyor- lar. Ben hem onlardan ilham aldım. Klasikle, çok gencin arasında kalan boşluğu yakalamayı başardım sanı- rım. Diğer bir deyimle “rafine” giysiler yarattım. Benim yaptığımı yapan kimse olmadığı için insanla- rın ilgisini çekti. Elbiselerim paha- lh, ama anormal pahalı değil. İyi butiklerde satılıyor. Her kadının giymek isteyeceği ve birazcık zor- lamayla alabileceği türden elbiseler. Sonra genç bir kız da giyebiliyor. Orta yaşlı bir kadın da. Soru: Yılın moda renkleri, gi, lerin stili nasıl saptanıyor? Diğer bi deyişle kim ya da kimler karar ve- riyor milyonlarca kadının neyi gi- ir mcgıne, hangi rengi kullanacağı- aç ünlü mo- R Oıbek Valla öyle bir şey yok. Ben istediğim rengi ya da modeli kullanırım. Kafam neye eserse onu çizerim. Mesela geçen hafta Mek- sika'daydım, oradaki insanların giysilerinden kullandığı renklerden ilham alarak yeni çizgiler yarattım. Ancak burda şuna dikkat etmek la- zım: Üst sıralardaki modacılar renkleri ve çizgileri daha alt seviye- deki modacılara dikte ederler. Ya- ni alt seviyedekiler kopye ederler. Böylece yılın renkleri ve çizgileri be- lirlenmiş olur. Ben dikte eden sını- fa dahil olduğum için, istediğim rengi ya da çizgiyi kullanırım. Ta- bii bizim yaptığımız iş bir nevi ku- mar olarak kabul edilebilir. Her yıl büyük çapta kumar oynuyoruz. Kazanmak da var,kaybetmek de, Ancak bir kez kaybederseniz, pres- tijinizin yok olma tehlikesi var. Onun için bizim işimizin kaybetme- ye tahammülü yoktur. Soru: Peki sizce Türk kadıı modayla arası nasıl? Özbek: Bence modayı çok ciddiye alıyorlar. Moda bir yerde o kadar önemli değil. Gösterişli bir giysi giydiği zaman kadınlarımız, kendini çok önemli biri gibi görü- yor. Halbuki giydikleri kıyafetler de pek öyle ahım şahım değil. Üzü- lerek söylüyorum ama, örtünmek için giyinmek gibi bir şey bu. Her- kes aynı şeyleri giyiyor. Sanıyorum İtalya'yı çok yakından takip edi- yorlar. Ama İtalyan modası artık bir şey değil. 70'li yıllarda çok iyiy- di İtalyanlar. Ama artık eski cazi- besini yitirdi. Kadınlarımızda yeni bir şeyler yapacak cesaret de yok. Gençlerimiz de buna dahil. Yeni bir şey denemek adına yaptıkları hiç- bir şey yok. Hepsi aynı giyiniyor- lar. Çok şık olmaya çekiniyorlar. Türkiye'ye gittiğim zaman değişik tek bir şey bile görmüyorum. New York'a, Paris'e gittiğimde mutlaka bir şeyler buluyorum. Ama Türki- ye'de asla. Bizim kadınlarımız sa- nıyorum kendileri için değil, çevreyi etkilemek için giyiniyorlar. Ama bunu da beceremiyorlar. Bir de ara- larında yaptıkları konuşmalar var, “Şuna şu kadar verdim. Buna bu kadar verdim.” Kılığım kıyafetim yok bilmem nereden, şu kadar pa- halı gibi. Halbuki işi bu kadar cid- diye almaya gerek yok. Eninde so- nunda bir çul parçası. Dünyada bundan çok daha mühim şeyler bahar etekler kısa olacak; cesaret İşi” diyor Özbek var. Savaş var, açlık var. Ama bi- zim kadınlarımız sabah-akşam otu- rup kıyafetten konuşuyorlar. Bun- lar basit şeyler. Üzerinde bu kadar durmaya bile değmez. Soru: Modayı sıkı sıkıya takip et- menin faturası da bir hayli ağır olu- k. R. ahsen ben modayı körü körüne takip eden kişilerden hazzetmiyorum. Her giysi her ka- dına yakışmaz ki. Kadın da kendin- den bir şeyler vermelidir. İlle R: Özbek'in k giyerse komik olur. Ayrıı böyle bir şeyi istemem. Ben sokak- giymiş ve yakışmıyor üstüne. Kö- rü körüne giymiş. Bu benim ismime de kötü puan getirir. Soru: Şu anda hangi ülke- lerle iş bağlantılarınız var? R. Özbek: Dünyanın birçok ülkesiyle. ABD, Japonya, İtalya, Fransa,, Almanya, İspanya, Gü- ney Amerika ülkeleri. Kısaca söylemek ge- rekirse bir, iki yıl içinde tahmin- lerimi aşan bir şekilde genişledi iş- lerim. Soru: Ne kadar kazanıyorsunuz R. Özbek: İzin verirseniz bu so- ruya cevap vermeyeyim. Daha doğ- rusu şöyle söyleyelim. İşimin yıllık cirosu İ-1,5 milyon pound (yakla- etini giyeceğim diye ben de ta birini görsem, benim kıyafetimi şık 2 milyar) etrafında dönüyor. gün Türkiye'ye dönme- ünüyor musunuz? R. Özbek: Çok istiyorum. Ama İstanbul'a değil. Batılılaşmak için yoğun bir çaba gösteren İstanbul, gittikçe çirkinleşiyor.Biz Şarklı, top- lumuz. Ne yaparsak yapalım. Bu olguyu değiştiremeyiz. Ben 17 sene- dir İngiltere'deyim. Hâlâ Şarklı özelliklerimi atamadım üzerimden. 50 milyonluk bir toplum için im- kânsız bu. Sahil şeridinde bir küçük kasabaya yerleşmek isterim. Bir de tekne. Gel keyfim gel. ümüzdeki yıl moda renkler ve giysiler neler olacak? R. Özbek: Etekler süper mini olacak. Renkler canlı ve parlak ola- cak. Bunun yanında gündüz için açık bej, kahverengi ve baharat renklerini kullanacağım. Sanıyorum — önümüzdeki yıl Türk kadını benim giy - silerimi giymeye pek cesaret edemeyecek © Mick Jagger'ın karısı, fotomodel Jerry Hall da Özbek'in giysilerini seviyor NOKTA 16 AĞUSTOS 1987 65

Bu sayıdan diğer sayfalar: