11 Haziran 1966 Tarihli Akis Dergisi Sayfa 15

11 Haziran 1966 tarihli Akis Dergisi Sayfa 15
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

oldu. Artık çocukluk devresi geride kalmış, önüne bir sürü kitap yığıl- mıştı. Zorla değildi ya, Hamit kitap- lardan hoşlanmıyordu. o Hoşlandığı tek şey, arkadaşları arasında kavga, dövüş çıkarmaktı. Bu durumu yü- zünden arkadaşları kendisine "Ha- mido" adını taktılar. Mahallenin ve lisenin Hamidosu artık, Malaryanın Halo olmağa başladı. Hamido, fizikten hep kırık not aldığı için fizik öğretmenine çok sinirlenirdi. Birgün, ortada hiçbir sebep yokken, "Sen komünizm pro- pagandası yapıyorsun" diyerek, ba- yan fizik öğretmenini kolundan tut- tuğu gibi sınıftan dışarıya attı. Bu olay, şöhretini daha da artırdı. Nihayet azap dolu lise yılları geçti, Hamidonun önüne hayat yo- lu açıldı. Okuma - yazmayla başı hoş olmayan Hamidonun birşeyler yapması lâzımdı. Birkaç yerde di- kiş tutturamayınca, 1946'da politi- kaya atılmağa karar verdi ve DP'- ye girdi. Artık ufku ogenişlemişti. Büyük adımlar atabilir, iyi bir po- litikacı olabilirdi. Büyüklerinin gölgesinde Hamido için en büyük şanssızlığı, kendisinin, DP İktidarının son günlerinde Ankaraya gelmiş olması teşkil etti. Samet Ağaoğlunun him- metiyle Kömür İşletmelerinin Ak- köprü deposunda bir iş buldu. Bun- dan sonraki günler Hamido için parlak oldu. Artık DP Büyükleri ile yakından temas oedebiliyor, parti çalışmalarında Malatya ile Ankara arasında irtibat kuruyordu. Büyük- lerine o bağlılığını ogöstermek için türlü şaklabanlıklar yapıyor, Kızı- laydaki nümayişçi gençleri tesirsiz kılabilmek için Gediğin polisleriyle âdeta yanşıyordu. Hamidonun DP Büyüklerine bağ- lılığı 27 Mayıstan sonra da devam etti, Yassıada Duruşmaları şurasın- da Bayarla Menderese hürmetlerini arzedince dinleyiciler (tarafından yuhalandı. Yılmadı. AP kurulunca, tereddüt etmeden, AP'ye girdi. Fa- kat gönlü eski büyükleri için çarpı- yordu. Bayarın tahliye edileceğini öğrenince şevkten sekiz köşe oldu ve soluğu Kayseride aldı. Kollarını açarak cezaevi önünde beklemeğe başladı. Bayar cezaevinden çıkınca, Hamido kendisine, bağlılığını şu sözlerle ifade etti: "— Emrinize amadeyim!" Hamido, Bayan Ankaraya geti- ren konvoyun en önünde yer aldı. Bayarın Kavaklıderede kaldığı evin önünde gençler nümayiş yaparken, kendi kendine içeriye kimseyi sok- mama görevini verdi ve bunu mü- kemmel bir şekilde uygulamağa ça- 11 Haziran 1966 lıştı. Hattâ gazetecileri bile eve sok- mak istemedi. Böyle biri daha vardı.. Talihsizbir polisin, genç irisi bir akılsızın adı, bugün hâlâ hatır- lardadır. Bu adam, Bumin Yaman- " oğludur. Yıkılmayacak zannettiği bir iktidarın, kudretini hiç kaybet- | meyecek sandığı başının gölgesin- de ona buna silâh çeker, onu bu- | nu kıstırıp döver, türlü kabadayı- / lık eder, astığı astık, kestiği kes- ! tik bir Fehim Paşa edasıyla | İs- tanbulu kasıp kavururdu. Tahsili neydi, pek bilmiyoruz. Her halde, aynı çaptaki ve evsaf- taki adamların hepsinin tahsilin- den ne Cazlaydı, ne eksik. Zaten, tahsili ne olursa olsun, kendisine görev olarak kafasını değil, kuv- vetli pazularını ve tabancalarını ça- lıştırmayı seçmişti. Başlıca hede- fi, efendisinin sultasını kabul et- meyen, orada burada bir fırsat bulup baş kaldıran genç öğrenciler ve muhaliflerdi. Onların kongrelerini basar, bir çoğunu toplayıp gö- türür, zaman zaman, cezalarını hemen oracıkta bizzat verirdi. Sonra da bununla bir çalımlanırdı, bir çalımlanırdı... O kadar ki, bu öğren- ciler en sonda, kendisine bir çift boks eldiveni hediye etmişlerdi. Bumin Yamanoğlu Cüretini Menderesten aldığım, Menderesin her İstanbula gelişin- de -hazret İstanbuldan ayrılmazdı ya..- onun yanında görünmekle dosta ve düşmana belli eder, bu suretle kendince bir dokunulmazlık sahibi olurdu. Başbakana, devrin bu kudret sahibine sokulmaktaki aşırılığı bazen komik hadiselere yol açar, o hadiseler gazetelere geçerdi. Bunlardan bir tanesi, İstanbuldaki Sanayi Çarşısının açılışı törenin- de, vücudunun bütün ağırlıyla efendisinin ince ve narin pabuçların- dan biri üstüne başmandır. Menderes günlerce topallayarak yürü- jJntiştü. Kendisine kimsenin dokunamayacağını, yumruklarını ve tabanca- larını daima kullanabileceğini sanan Bumin Yamanoğlunu bir sa- halı askerler gelip aldılar. Basit bir polis memuru olduğu halde kafa- sızlığı, kof caka hevesi, pazularını şişire şişire, tabancalarını göstere göstere dajma ortalarda dolaşmayı âdet haline getirmiş bulunması onu nefret edilen bir iktidarın sembolü yapmıştı. Bilhassa gençlik çevrelerinde, bilhassa ordu çevrelerinde... Bu nefret, belki de en şiddet- li tepkilerden birini o genç irisi, yapışma güvenen, ama artık pazula- rı işlemez bale getirilmiş ve tabancaları elinden alınmış, dişi sökülmüş adamın yapısı üzerinde izhar etmiştir. Bumin Yamanoğlu, şimdi Hamido denilen Sultan Süleyman Dev- ri Fehim Paşasının kulağına eğilse ve 27 Mayıs sabahından sonra başı- na gelenleri ona şöyle bir anlatsa -tabii, alçak sesle- o kadar hayır- lı ve sevabı çok bir iş yapmış olur ki.. dan taşlanırken verdi. Fakat gazetecileri (o kezden hiçbir AP'linin dışarıya çık- Genel Mer- sert bulunca, yelkenleri indiriverdi. Hamido bir başka kahramanlık örneğini de 1963'ün art ayında, AP Genel Merkezi gençler tarafın- maya cesaret edemediği bir sırada Hamido dışarıya fırladı ve önüne gelen gence vurmağa başladı. Fa- kat az sonra, üzerindeki kalın pal- 15

Bu sayıdan diğer sayfalar: