9 Temmuz 1966 Tarihli Akis Dergisi Sayfa 20

9 Temmuz 1966 tarihli Akis Dergisi Sayfa 20
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

gelmeli, japon bayrağı fethedilecek ülkelerde dalgalanmalı, Japonyanın erkekliği iade olun- malıdır. 1920'lerin getirdiği serbestlik havasına, li- beral havaya karşı çıkan muhafazakâr zümre 1930'larda bu şarkıları çalıyordu, gözünü Or- du ve Donanmaya dikmişti, onun genç subay- larını militanlar olarak kullanıyordu ve gidişi tersine çevirmenin gayreti içindeydi. Peki ama, subaylar da genç insanlar değil iniydi? Liberal istikametteki, hür fikirler sa- hibi olanlarla ayrı nesilden miydiler? Bir nesil ki bir kısmı öteki kısmından tam 180 derece de- ğişik düşünüyor! Bunun sebebi, Meiji Devrindeki doktrin aşısının bazı çevrelerde öteki çevrelere naza- ran daha iyi tutmuş olmasıdır. Askerliğin ka- palı hayatı bu genç subayları geniş görüş açı- sından mahrum bırakmıştır. Onlar dünyayla, dünyanın gidişiyle münasebetlerini gereği gibi yürütememişlerdir. Yürütenler işe, 1930'larda, 1920'lerin aksine, moda cereyan olarak Demok- rasiyi değil, Totalitarizmi bulmuşlardır. 1930'- lar Avrupada faşist sistemlerin güçlerini ispat ettikleri, tesirli oldukları inancını doğurdukla- rı, aksine, demokratik memleketlerin zayıf manzara gösterdikleri yılların başlangıcıdır. Batıda Almanya ve İtalya, ordularının ve do- nanmalarının tehdidiyle kazançlar sağladıkça, yeni sömürgecilik kârlı bir politika olarak be- lirdikçe japon muhafazakârlarının japon libe- ralleri üzerindeki galebeleri kolaylaşmıştır. 1930'lardan itibaren Japonyanın siyaset hayatında başlayan, bir nevi eski Şogunluk devri tipi çarpışmalardır. Yani, bir iktidar mü- cadelesi oyla değil, silahla, gizli teşekküllerle, kılıç üzerine yemin etmiş juntalarla, tedhişler- le, suikastlarla yürütülmektedir. Bu mücadele- nin sonunda iktidar fiilen Silahlı Kuvvetlerin eline geçecek, Japonyayı bu muhafazakâr kuv- vet Almanya ve İtalyanın müttefiki yapacak, onu harbe o sokacak ve yeni felaketine sürük- leyecektir. Zaibatsulara gelince, bütün dünya- daki para babaları gibi onlar da iki taraflı oy- namakta gecikmeyecekler, bir yandan demok- ratik rejimin savunucularını beslerken fanatik askeri teşekküllerde de adam tutacaklar, dü- menlerini rüzgârlara göre kırıp kârlarını de- vam ettireceklerdir. Tıpkı aynı tarihlerde al- man para babalarının Hitlere yardımcı olma- ları gibi... Japonyada 1920'lerin liberal akımını 1930'- larda Ordu ve Donanma bir açık ihtilâl yaparak değiştirmemiştir. Bu, daha ziyade, Ordu ve Do- nanmanın bir baskı grupu olarak politika ha- yatını kontrol altına almasının neticesidir. Ama bunda, Ordu ve Donanmanın silah gücü ve fa- natizmi kadar şartların da tesiri vardır. Japonya bütün bu değişiklikleri bir yüzyıl- dan az zamana sığdırdığı için, onun sosyal ve politik hayatının üzerine eğilindiğinde o insan kendisini bir laboratuardaymış gibi hissediyor. Zincirin halkaları gayet açık şekilde seçiliyor. Şartların ve unsurların rolü iyi belli oluyor. 1920'ler demokratik rejimlerin ve demokratik hayat tarzının revaçta bulunduğu devir. Dün- ya ticareti de aynı liberal esaslar dairesinde cereyan ediyor. 1929'da Büyük Buhran patlak veriyor. Dünya ticaretinde artık eski kolaylık- lar yok. Gümrük duvarları ve tarifeler Japon- ya gibi devletlerin karşısına çıkıyor. 1930'lar- da revaçtaki rejimler totaliter rejimlerdir. Bu rejimler, aşırı milliyetçidir ve ırk üstünlüğü şarkıları söylemekte, "milli haslet" dedikleri, bir kısmı tamamile suni âdetleri yürütmekte, fa- natizmi son haddine çıkarmaktadır. Milletlerde, ancak kuvvetli ve otoriter devletlerin ekonomik güçlükleri yenecekleri inancı var. Bunlar "gü- neşte bir yer"e muhtaçlar. Gümrük duvarları ve tarifeler barışçı ve ekonomik yoldan pazarlara sahip olmayı güçleştirdiğinden zora başvur- mak lâzım. Avrupada Almanya bir Yeni Niza- mın peşindedir. Uzak Doğuda da Japonya. Ja- ponyanın 1930'lardan itibaren liberal gidişi bı- rakıp kendisini aşırı milliyetçi ve askeri bir "ir- tica"nin eline terketmesinin bu bakımdan şa- şılacak bir tarafı yok. Nitekim 1945'lerden iti- baren de aynı Japonya evvelâ alâmeriken bir hayat tarzı ve usullerle belini doğrultacak, fa- kat yirmi yıl sonra "amerikan emperyalizmi- ne hücum" havası dünyada belirince Sosyalist Milletvekili Yokomiçi san, bir güneşli Mayıs günü: — Dünyadaki mütecaviz memleket, Ame- rikadır. Amerika, Japonyadan elini çekmelidir" diyecektir ve Japonyanın genç aydınları daha ziyade bu görüşü paylaşacaklardır. Buna mu- kabil, 1930'larda askeri maceracılara, muhafa- zakârlılığından dolayı arka çıkmış bulunan ja- pon köylüsü ve küçük şehirler halkı, büyük küt- le, sosyalistleri tehalükle desteklemeyecek, fa- natizmi ekonomik refaha tercih etmeyecektir. 1930'larda da tercih etmemiştir, refahtan pa- yını gereği gibi alamadığından dolayıdır ki nasyonal sosyalizmi liberalizme tercih etmiştir. Japonyada ekonomik unsurun milletlerin hayatı ve A üzerindeki rolü o kadar güzel görülüyor Japonyada, askerlerin demokratik fakat; rüşvetin gırla gittiği ve zaibatsuların istedik- lerini yaptırdıkları, hükümete karşı ilk kuvvet gösterisine giriştikleri yıl, 1931. O tarihte, Mançuryada japon birlikleri var. Bunlar, japon menfaatlerinin bulunduğu Güney Mançurya Demiryolu hattını koruyorlar. 1931'in Eylülün- de bu birlikler, japon hükümetine haber dahi vermeksizin veya en azından, onun muvafaka- tini almaksızın Mançuryanın fethine ( girişi-

Bu sayıdan diğer sayfalar: