9 Temmuz 1966 Tarihli Akis Dergisi Sayfa 6

9 Temmuz 1966 tarihli Akis Dergisi Sayfa 6
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

YURTTA OLUP BİTENLER Hal Mcclure'e göre, türklerin A- dadaki rumlara baskısı o hale gel- mişti ki, rumlar denklerini hazır- lamışlardı ve "ya Atinaya, ya Avus- tralyaya" göç etmekteydiler. Her gün rıhtımda böyle bir kaç denk görülüyor ve bunların sahipleri, göz- yaşları arasında, doğup büyüdük- leri toprakları terkediyorlardı. Bu toprakların ellerinden alınması bir yana, türkler, mahkümların çalıştı- ğı bir devlet çiftliği kurmak sure- tiyle tedhiş hareketine de girişmiş- lerdi. Böyle bir bahaneyle getiril- miş caniler rumların ensesinde bo- za pişiriyorlardı ve bilhassa (o ka- Rumlardan nakledilen hikâyeler Amerikalı gazeteci, türkleri son derece sinik bir takım kimseler olarak takdim etmektedir. Bunlar, zorbalıkla Adaların rum halkını te- dirgin edip kaçırmak amacını güt- mektedirler. Canileri bundan dolayı halkın başına bela etmişlerdir, onla- rın topraklarını, bağlarını kapatmışlardır. okullarına musal- lattırlar. Amerikalı, dolambaçlı ve guya tarafsız olmaya gayret eden bir üslüpla bunları "türk idareciler"e itiraf da ettirmektedir. Amerikalıya göre, "adının açıklanmasını isteme- yen bir türk memur", kendisine İmrozda yanan propagandası yapılan bir kahve Su uyur ama, düşman uyumaz!.. dınlar, artık tarlalarına serbestçe gidemez olmuşlardı. Rumlar, ken- dilerini korumak için tedbirler al- mışlar, silahlanmışlardı. Dereköyde amerikalı gazetecinin anlattığına göre 64 yaşında bir rum, karısının omuzlarına sarılarak "yarımız uyur- ken yarımız nöbet bekliyoruz" di- ye dert yanmış ve şöyle ağlamıştı: — Eşyalarımı denk ettim, bek- liyorum. Ama, nereye gideceğimizi bilmiyoruz. Becerebilsem, mun gitmiş bulunduğu Avustralya- ya giderim. Ne yazık ki 64 yaşında- yım ve hiç param yok.." 6 rumların Adaya getirilen canilerden şikâyetleri nakledildiğinde bir kah- kaha atıp: — Onlar da, rumların kendileri- ne taş attıklarından şikâyet ediyor- lar" demiştir. Associated Press'in temsilcisine göre rumlar öylesine perişan o ve bedbahttırlar ki kendisi bazı köy- lerden ayrılırken bir kadın hıçkıra hıçkıra "Bizi de beraber götürün" diye haykırmış, bir başkası "Bizle- ri bırakmayın" diye yalvarmış, bir erkek ise "Dünyaya bunu anlatın, bunu herkese anlatın" diye bağır- AKİS mıştır. Mr. Hal Mcclure, işte bu görevi, hem de gayet cansiperane bir şe- kilde, şimdi yerine getirmektedir. Haftanın başında, amerikalı ga- zetecinin intibaları dünyanın bir çok yerinde yayınlanıyor ve yunan propagandası, eline kuvvetli bir si- lah geçirmiş oluyordu. Ders almayan zihniyet İmroz ve Bozcaada üzerinde başla- yan yunan manevraları belki bu yayınla, ne derece tehlikeli gelişme- lere istidatlı olduğunu en kör göz- lere sokacak nitelik taşımaktadır a- ma, Türkiyede Hükümetin dikkatle- ri, meseleye ilk defa çekilmemek- tedir. Bundan tam onbeş gün önce, gazeteciler Ankarada "Allahlık oSü- leyman Bey"i yakalamışlar ve ona, yunanlıların bu adalar üzerinde ko- nuşmaya başladıklarını hatırlatmış- lar, rumların oralarda silahlandık- larından bahsetmişler, fikrini o sor- muşlardır. "Allahlık Süleyman Bey"in ver- diği harikulade cevap şudur: "— İmroz ve Bozcaada niçin ne- den endişeli bir durum olsun? Yok öyle şey, beyleri Bunu nereden çı- karıyorsunuz? Kimse bu konuda hak iddia edemez. Endişe ve vehim- ler içinde mi kalacağız?" Bu cevap, bundan onbeş yıl ka- dar önce, yunanlılar Kıbrıs konu- sunda ilk seslerini pes perdeden çı- karmaya ve bilhassa milletlerarası teşekküllerde gizli tertiplere giriş- tiklerinde devrin ışişleri Bakanı "Allahlık Fuat Bey'in verdiği ceva- ba pek benzemektedir. DP İktidarı da yıllar yılı "Yok böyle bir mese- le" diye başını kuma gömmüş, Men- deres ve Köprülü bu çeşit uyarma- ları "Nereden çıkarıyorsunuz, bun- ları?" diye geçiştirmişler ve (o bir Kıbrıs Meselesi başımıza böyle çık- mıştır. Ordu Tadsız macera Bu hafta, Ankarada Çankaya Köş- künün "civarında dolaşanlar ora- da, günün çeşitli saatlerinde, rüt- beleri Albay veya Albaydan aşağı olan bazı genç subaylara rastladılar. Genç subaylar Köşkün önündeki bir yeri dışardan merakla teftik ediyor- lardı. Durumdan memnun bir hal- leri yoktu. Hattâ, tenkit edici söz- ler söylediklerini duyanlar oldu. Ga- zeteler bir kaç gün önce, o sahada 9 Temmuz 1966

Bu sayıdan diğer sayfalar: