9 Temmuz 1966 Tarihli Akis Dergisi Sayfa 5

9 Temmuz 1966 tarihli Akis Dergisi Sayfa 5
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

HAFTANIN İÇİNDEN Sayın Turala ve başka bazı Sayın Büyüklere samimi bir hitap Türkiyede şu anda, zayıf bir Hükümetin işbaşında bulunduğu gerçeği hiç kimse tarafından inkâr edilemez. Hükümetlerin zayıf veya kuvvetli olması- nın partilerce seçimlerde devşirilen oy nisbeti o ve miktarıyla ilgisi her zaman en önemli unsur değildir. Hükümetin başında bulunan kimsenin şahsiyeti, ona karşı duyulan hisler, onun kudreti ve hareket kabili- yeti, elindeki gerçek imkânlar Zayıf Hükümet ve Kuwetli Hükümet mefhumunu şiddetle etkiler. İs- met İnönü iki askeri darbe teşebbüsünü, temelindeki oy karışımı bakımından zayıf olan hükümetlerle bir kaç saatte bastırmıştır. Buna karşılık, aynı bakımdan astığı astık, kestiği kestik bir Hükümetin mensupla- rı bir ihtilâl gecesinde bir kaç saat içinde toparlan- mışlardır. Başbakanları, daima, sevenler de olur, sevmeyen- ler de. Bu, bir tâli meseledir. Kuvvetli bir Hüküme- tin Başbakanının, bilhassa bazı çevrelerin oObüyük temsilcileri oOüzerinde saygı duygusu uyandırması, onun devlet adamı vasıflarının teslim edilmesi, ça- pının küçümsenmemesi, mesela kendisinden "Canım, iyi çocuk.. Hüsnüniyet sahibi görünüyor. Ama, tec- rübesi yok. Zamanla o da gelir" diye bahsedilmeme- si lâzımdır. Böyle olursa, memlekette Hükümet Oto- ritesi eksikliği kendini hissettirir. Bunun tabii neti- cesi, başka kuvvetlerin otoritelerinin önem kazanma- gıdır. Ama bu önem, onlara, memleketin bir zayıf Hükümet idaresi altında kaldığı devrede çok büyük sorumluluk da getirir. O kuvvetleri, hiç olmazsa dış görünüşte kuvvetlerin başı durumundaki kimseler temsil ettiğine göre onlar dikkatsiz, ihtiyatsız veya hissi davranırlarsa talihsiz gelişmelere yol açabile- cek karışıklıklar ortaya çıkar. Türkiyede Silahlı Kuvvetlerin memleket kaderi ve idaresi üzerindeki söz hakkının ortadan kalktığı sanılmamalıdır. Bu hak, meşru bir haktır. Hiç bir millet, Ordusuna rağmen idare edilemez. Nitekim, türk milleti gibi bir millet de, kendisine rağmen ida- re edilemez. Meharet, sadece seçmenin veya sadece Silâhlı Kuvvetlerin değil, bir mâna ifade eden ve güç taşıyan bütün baskı gruplarının temayülüne doğ- ru bir teşhis koyarak tehlikeli sürprizlere (omeydan vermemektir. Hükümet için meharet budur, kuv- vetlerin başı durumunda olanlar için meharet budur. Türkiyede "günün şartları'nı görmemek, basiret değildir. Bugün Genel Kurmay Başkanı bir otorite- nin sahibidir. Bugün, Cumhurbaşkanı da bir otorite- nin sahibidir. Ancak Orgeneral Tural da, Sayın Su- nay da bu otoritenin kökünde sadece kendi şahsiyet- lerinin bulunmadığını bilecek kadar İzan ve tevazu sahibidirler. Her ikisi de, işgal ettikleri yüksek ma- 9 Temmuz 1966 Metin TOKER kamların temelindeki gerçek kuvvetleri temsil (o et- tiklerinden dolayıdır ki memleket işlerinin yöneti- minde, fiilen, belki Başbakandan bile tesirli role sa- hiptirler. Bugün Türkiyede, temeldeki güçlerde beli- ren bir endişe, bazı Sayın Büyüklerin, camianın te- mayüllerinden başka yönlere yavaş yavaş ve belki farkına varmaksızın kaymakta olduklarıdır. Bir ta- kım sevimsiz tasarruflar, Çankaya Köşkleri hikâyesi gibi, bir takım dikkatsiz sözler (Orgeneral Turalın "çok konuşma" diye vasıflandırılabilecek hal alan polemik yapma, demeç veya nutuk verme, mesaj gönderme âdeti gibi, bir takım ihtiyatsız davranışlar Sayın Cumhurbaşkanının son seyahatinde seçtiği "refakat ekibi" gibi, kendilerini zedelemekte, o yıp- ratmaktadır. Çok baş, bir gün kendini, böyle mual- lâkta bulmuştur. Sayın Büyükler, üstelik, temsilcisi ol- dukları güçlerin bilhassa alt tabakalarda ne kadar hareketli bulunduklarını bilmektedirler, bunların ka- nalize edilmesi görevinin orta tabaka elinden alınarak hiyerarşinin en üstündeki halkadan başlayan bir zin- cirin kurulması neticesinin ne emekle gerçekleştiğini bizzat yaşamışlardır. Çarkı tekrar ters işletmekte hiç bir fayda yoktur. Ama, görünen istidat budur ve Sayın Büyüklerin bundan haberdar olmalarında, memleket için "sayılamayacak kadar çok fayda" var- dır. Bu Sayın Büyükler, belki politika tecrübelerinin yeniliği yüzünden siyaset hayatının bir özelliğini göz- en kaçırmaktadırlar. Bu Sayın Büyükler, pek muh- temeldir ki, kendi kendilerine ve gerçekten samimi olarak "Ortada ne var, canım?" demekte, yapılan ikazları, hissetmemeleri imkânsız bazı soğuklukları ve alttan gelen tepkileri "maksad-ı mahsus'lara at- fetmektedirler. Ortada belki sahiden, göründüğü ka- dar bir şey de yoktur. Ama siyasette görünüşün, çok zaman gerçekten de önemli olduğunu mükemmelen bi- len politika kurtları arzuladıkları görünüşü yaratmak için faaldirler ve başarılıdırlar. Sayın Büyüklere, ba- zen onları istismar ederek, kullanarak verdikleri hava temeldeki gerçek kuvvetlere tesir etmez, ama tem- silcilerini onlardan ayırır ki bu, yeni karışıklıkların sebebi olur. Bu zayıf Hükümetin, muhtemel karışık- lıkların hepsinin üstesinden gelebileceğini osanmak ileri görüşlülük sayılmaz. Kuvvetlerle (o temsilcileri arasında bir kopmayı gerçekleştirmeye çalışanlar, elbette ki yanlış bir he- sabın içindedirler. Bu kopmanın olmaması, memleke- tin menfaatidir. Memleketin başka bir menfaati, kop- ma yönünde yol alındığını sayın temsilcilere hulüs içinde duyurmaktır. Üst tarafı, şüphesiz kendi bilecekleri iştir.

Bu sayıdan diğer sayfalar: