9 Temmuz 1966 Tarihli Akis Dergisi Sayfa 29

9 Temmuz 1966 tarihli Akis Dergisi Sayfa 29
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

AKİS şına milli gelir 584 lira arttırılacak- tır. Fakat, "acaba bu böyle olabile- cek midir?" sorusuna cevap veren bir kimsenin çıkmadığı da bir ger- çektir. Zira, uzmanların belirttiği gibi, fert başına milli gelirde beş yıl sonra 584 liralık bir artışın sağ- lanması için, gelecek beş yıl içinde 106 milyar liralık yatırım yapılma- sı gerekmektedir. Çok eskiden kal- ma iktisat kitaplarında bile yatı- rımların mali imkânlara,toplumsal tasarruflara bağlı olduğu yazılmak- tadır. Geçmiş Plân yıllarında, bin- bir zahmetle sağlanan imkânlarla pişirilip kotarılan, fakat istim ar- kadan gelsin (anlayışıyla temelleri AP tarafından, hem de cafcaflı t6- renlerle atılmaya başlanan yatırım- lar gibi, bu yeni yatırımlar için de yeni iç ve dış kaynaklar aranıp bu- lunması lâzımdır. Bu işin ikinci beş yılık Plân döneminde daha da zor olduğu anlaşılmaktadır. Nitekim, şimdi Demirelin önündeki Plân met- ninde yer alan model alternatifle- rinde, Demirel tarafından, "100 mil- yarlık yatırımlar" diye adlandırılan işlerin yapılması için 23 milyara ya- kın yeni kaynaklar bulmak gerek- tiği ifade edilmektedir. Bu para bu- lunabilirse, 104 -106 milyar denilen yatırımlar yapılabilecek, tabii, her yıl da ayrıca, 220 milyon dolar ka- dar dış kredi alınmaya devam edi- lecek, böylece, dönem başındaki 81 milyar 380 milyon liralık top- lam milli gelir, dönem sonunda 114 milyara ulaşabilecektir! Böyle gecenin seheri Birinci gün, İran Parlâmento He- yetini kabul etmek için Yüksek Plânlama Kurulu toplantısını terke- den Başbakan Demirel, sonra top- lantıya tekrar katıldı. Görüşmelere başlandığı bir sırada oCumhurbaş- kanlığı Köşküne kadar çıktı, sonra döndü, gene toplantıya girdi. Ku- rulun ikinci günündeyse, Ankara Çimento Fabrikasının genişletilme- si projelerindeki inşaat törenine gitti. Demirel, bu minval üzre, "dev- let işlerinden vakit kaldıkça" Tür- kiyenin sosyal ve ekonomik mese- lelerini çözümlemek için hazırlan- mış ikinci beş yıllık Plân çalışma- larına katılmaktadır. Türk ekonomisinin geleceği | i- çin atılacak imzalardan birisi de, Sanayi Bakanı Mehmet Turguta a- ittir. AP Kabinesi, kanun gereğince, Yüksek Plânlama Kurulunda Hükü- met adına konuşma yetkisini, ken- di arasından seçtiği Mehmet Turgu- 9Temmuz 1966 ta vermiştir. Petrol konusundaki a- şırı yabancıseverliği sebebiyle bir ara "Petro ehmet" diye de ad yapmış gutun SÖZ. meselesi" O ile ya- sermayeye oOgüvenip gü venmeme" konusu da görüşülüp ka- rara bağlanacaktır! Bu yetmiyor- muş gibi, sosyal yapıda değişiklik sağlamak için yapılması kararlaştı- rlacak reformlar üzerinde ise De- mirel Kabinesi adına, mevcut Top- rak Rerofmu Kanun Tasarısını da beğenmeyip, Ziraat Fakültesinde, a- dı sanı duyulmamış üstadlara yeni tasanlar hazırlatmakta olan Tarım Bakanı Bahri Dağdaş da konuşabi- lecektir! o Eskilerin dediği gibi, "feyz umulur mu böyle gecenin se- herinden?" Yüksek Plânlama Kurulunda in- celenerek karara bağlanacak alter- natiflerden yüzde 7 kalkınma hızı- nı öngörenlerin dışında kalan al- ternatifler, sırasıyla yüzde 6, yüz- de 75 ve yüzde &'lik kalkınma hız- larını öngörmektedirler. Bunların ilgi çekici tarafı, yüzde 6 oranında- ki kalkınma hızını öngören alterna- tifte, Türkiyede gelecek yıllarda o- lacak şeyler açıkca görülebilmekte- dir. Yüzde 5.5lik bir hızı rahatça sağlıyabilecek durumdaki Türkiye- de, tarım gelirlerini « düzenleyecek (AKİS: 211) İKTİSADİ VE MALİ SAHADA şekilde büyük toprak ağalarını va- tandaşlık görevine çağırmaktan, ya- ni vergi vermelerini istemekten ka- çınan hükümetler, işleri, istedikleri kadar, bu hızla sürdürebilecekler- dir. Yüzde 8 oranındaki hızına dayanan alternatif ise, de 7 ne demek? Biz daha da çok is- tiyoruz. Bu millet, bu büyük millet daha da fazlasına lâyıktır" demek- te, ağalara, kapkaççılara göz kır- panların bundan sonra aynı tutumu rahatlıkla sürdürmelerini önleme istemektedir. Zira yüzde 8 gibi bir kalkınma hızı 114 milyarlık toplam yatırımı gerektirmektedir. Bu ha- cimdeki yatırımların gerçekleşmesi ise, AP'ye ve Demirele oy verenle- rin, Demireli tutan, iktisadi ve po- litik nüfuzlarını onun lehine kulla- nanların çıkarlarının budanmasını gerektirmektedir. Servet beyanı u- sülünü kaldıran, toprak reformunu kötü gösterip, ağalardan vergi al- mamak isteyen bir zihniyetin yüz- de 8'i ağzına alması bile gülünçtür. Ama Türkiyede, "benim sözüm se- nettir" diyen ve böyle sözleri ger- çekten ciddiye alıp, olumlu bir iş yapmış gibi övünen başbakanlar çı- kabilmektedir. Sapla samanın iyice karıştırıldı- ğı bir ülke haline gelmiş olan Tür- kiyede artık, hangi sözün ciddi» hangi sözün şaka olduğunu ayırdet- meğe maalesef imkân o kalmamış- tır. Bu itibarla, Yüksek Plânlama Kurulu çalışmalarının da ciddiyet- le şaka arası bir plânda cereyan e- deceğini, alınacak sonucun ciddi- yetle şaka arası bir şey olacağım söylemek mümkündür. Uzmanlar ve iktisadi meselelerden haberdar yetkililer, "Demirel Plânlama Teş- kilâtını, Anayasada var diye tut- maktadır. Fakat, aslında bu teşkilâ- tın, Demirele göre, zarara bir tara- lı da kalmamıştır. Hem, Plânlama- daki tasfiye ile yumuşakbaşlılar bu- lunmuş oldu, hem de, zaten müey- yidesiz bir (o Plânlamanın kime ne zararı olur ki? Demirel, birçokları- nın sandığından daha akıllı oldu- ğunu göstermiştir. Bu meselenin ü- nemli yanı burasıdır. Ancak, top- lumsal gelişmelere (o karşı koymak gibi, kendilerine göre 'ilâhi' birta- kım misyonlar yüklenen kimselerin akıllı olmalarının yetmeyeceği o ba- zı sosyal oluşumlar da vardır. Bu oluşumlar fazla göze battı mı, a- kıllı'nın günü biter, daha akıllılar, bir başka 'akıllı' aramağa başlar- lar.." demektedirler. 29

Bu sayıdan diğer sayfalar: