9 Temmuz 1966 Tarihli Akis Dergisi Sayfa 25

9 Temmuz 1966 tarihli Akis Dergisi Sayfa 25
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

BA S Gazeteler Tekke bülteni Ufâcık istihbarat odasında herkes işini bitirmişti. Birkaç muhabir, kendi aralarında laflıyor, diğerleri de çıkmağa o hazırlanıyordu. Tam bu sırada içeriye yazı işlerinden bi- risi girdi ve "— Çocuklar, pek yakında yeni binaya taşınacağız. Hepinizin birer güzel masası oolacak. Ayrıca, her masada da hususi birer telefon bu- lunacak" dedi. Konuşmalar birden kesildi, göz- ler, şef masasına geçen adama çev- rildi. Kelimelerin üzerine basarak konuşan adam, muhabirlerin gözle- rindeki sevinç parıltılarını gördük- ten sonra, sesini bir perde daha yükselterek: "— Ee, söyleyin bakalım, hangi renk telefon istersiniz?.." diye sor- du. Herkeste bir tereddüt Ne renk olsundu? "— Yeşil isterim!" diye önce bi- ri cevap verdi. Arkasından, olsun", "Benimki de yeşil.." ge başladılar. Yalnız, arkadaşları arasına karı- -alı birkaç bi geçmiyen staj- yer bir muha Benimki "de kırmızı olsun!.." dener, Bu, beklenmedik bir cevaptı. Bir iki dakika önce sevinçten gülen yüzlerde bu cevap kaşların çatıl- masına sebep oldu. Kırmızı da ne demekti? "Yeşil" diyenler, enç Stajyere şüpheyle bakmağa başladılar. Hattâ homurdananlar bile oldu. İçlerin- den biri daha da ileri giderek: "— Sen süs bakalım!." dedi. Olay, geçtiğimiz hafta Çarşamba akşamı, "Bâbıâlide Sabah" gazete- sinde cereyan etti. Gazete; Cağaloğ- lu Şerefefendi sokak 44 numarada DP iktidarının propagandası için faaliyete geçirilen, Güneş Matbaacı- lık Şirketine ait binanın ikinci ka- tında, 266 gün önce kurulmuştur. Gö- rünen amacı, AP'nin "Süleymancı" larına karşı "Bilgiççi' leri savunmak ve bu partinin aşırı sağ kanadında açtıkları bayrağın altında tüm "mu- kas esaça, milliyetçi" kitleyi topla- başladı: diğerleri de "Yeşil deme- EE madalyonun ters tarafı hiç de öyle değildir. İşin içine giren kimse, "yeşil" diyecek yerde "kır- I N mızı" diyen stajyer muhabirin du- rumuna düşmekte gecikmiyecek- rumuna SERDİ KİŞ gecikmiyecektir. İmam öksürürse.. Atatürk Türkiyesinde, mevcut hu- kuk düzenine göre, hiçbir züm- e "Hüğfet"i getireciğinden, o teok- ratik bir devlet düzeni kurmak için çaba göstereceğinden açıkça söz e- demez ve propagandasını yapamaz. Ne var ki, lâikliğe aykırı faa- liyet ve propagandaları Türk Ce- za Kanununun 163. Maddesi ne kadar frenlemeye çalışırsa çalışsın, gene de bu yolda yürüyenler bulu- nacaktır. Başbakanı, her politik ko- nuşmasına '"Allah" kelimesiy'le baş- lıyan ve Bayram Gazetesine mevlid duası gibi başmakale yazan bir memlekette 163. Maddeye aykırı davranışların gün geçtikçe çoğala- cağı bir gerçektir. Gene bu avukatın çok yakın mesai arkadaşlarından Ergun Göze de ay- ni paralelde fıkralar çiziktirmekte- dir. Tekke bülteninde neler yoktur ki! "İslama göre nimetin kadrini bilmek"ten tutun da Buhârinin "Ki- tâbü-r-Rikâk"ına, Ebül Hasan E| Ne- devinin "Yeniden İslâma Dönüş'"ü- ne, İmam-ı Rabbaninin "Mektübat" çevirilerine kadar herşey vardır. Ha- ni tekkede diz çürütmek yerine bu tekke bültenini okumâk kafidir, de- nilebilir. Zaten, "Bâbıâlide Sabah" gazetesinin gazeteciler arasındaki isminin "Tekke Bülteni"ne çıkma- sının nedeni de budur. Tekke Bülteninde sansür "Başbakan o Süleyman diğer bir ismiyle Bay Olayın, Yozgat Bira Fabrikasının temel atma töreninde "bira" adını hiç ağ- zına almaması gibi, ayni konudaki haberi sütunlarına geçiren Tekke Bülteni de bira kelimesini yutmuş, böylece müdavimlerini ouyutmuş- Demirelin Bâbıâlide Sabah gazetesi Tekke mi, gazete mi? Nitekim, bir tekke bülteninden farksız bu gazete, hâlen "ümmetçi ve mukaddesatçı" geçinen kişile- rin adeta bir karargâhı olmuştur. Burada çalışmak, yazı yazmak için aranan tek şart kendi tâbirlerince, imânı bütün, mukaddesatçı ve mil- liyetçi olmaktır. Hattâ ve hattâ, nurcu olmaktır! Bir süre önce, İstanbul 5. Ağır Ceza Mahkemesinde, nurculukla il- gili bir dâvada, savunma yaparken, Atatürke hakaret eden ve bu yüz- den hakkında koğuşturma açılalı | a- vukat Bekir Berk, denilebilir ki, bu tekke bülteninin en önemli kişile- rinden biridir. Bu şahıs, nurculuk konusundaki faaliyet ve propagan- daları Yargıtayın suç saymasına rağmen, "Nurculuk Suç Değildir" başlığı altındaki tefrikayla bir haf- açıkça nurculuk yapmak- ve nurculuğu savunmaktadır. tur. Tekke Bülteninçe sansürlü ke- limelerin hikâyesi oldukça entere- sandır. Meselâ, Bâbiâlinin yıllanmış po- lis muhabirlerinden Ali Karakurtun yazdığı oromanın başına gelenler bunlardan sadece biridir. Ali Ka- rakurt, bu gazetede çalışırken, "Ko- ca Sinan" diye bir roman yazmış- tır. Koca Sinan, gazete yöneticileri- nin aradığı, "islâmi yönü" olan ro- manlardan biridir. Ancak, Koca Si- nanın, 7. tefrikasında. İkinci Beya- zıtın "şarap içmesinden" bahsedil- mektedir. Koca Osmanlı Padişahı, Tekke Bülteninde "şarap içiyor" di- ye nasıl yazılabilir? Gazetenin o günlerdeki yöneticisi AP milletveki- li Ömer Öztürkmen derhal talimat vermiştir: "Kesin bu tefrikayı!" Bu olayın arkasından, Reşat İle- rinin "Kızılcık oMahmut" adlı bir

Bu sayıdan diğer sayfalar: