16 Temmuz 1966 Tarihli Akis Dergisi Sayfa 12

16 Temmuz 1966 tarihli Akis Dergisi Sayfa 12
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

YURTTA OLUP BİTENLER rüşme Hükümet ve Grup çalışma- larının tenkidine fırsat verilmesi i- çin değil de, Hükümetin methedil- mesi için açılmıştı! Kürsüye çıkan- lar bu işi öyle güzel yapıyorlardı ki... Halbuki Demirel görüşmeden ürkmüş ve Bilgiçi hemen Ankaraya çağırtmış, onu önce bir iyi ayarla- mıştı. Aman, mesele çıkmamalıydı. Demirel istenilenleri yapacaktı. Toplantıda, genel görüşmenin a- çılmasına sebep olan önergeyi ve- ren ve yarı yoldan dönen Naşit Sa- --ca da konuştu ve: "— Maksadım bek giyi Solma değil, üzümü yemektir" Böylece, AP Gmmndak genel görüşmeyi en güzel sembolleştiren cümle söylenmiş oldu. Grupun çoğunluğunu saran dü- şünce belli olmuştu: Nasıl olsa ik- tidar kendilerindeydi. İktidarın ni- metleri istifadelerine açıktı. Niçin, üzüm yemek yerine, "murakabe gö- revi" gibi mücerret Sebepler yüzün- den bekçi dövmeliy Taktik, başarıyla GİNE kondu. Erken davranıp ilk konuşma sırala- rına isimlerini yazdırmış olan Demi- rel taraftarları, Hükümetin ne yüce başarılar kazandığını tasvir ettiler. Ardından yeterlik önergeleri yetişti- rildi. Üzüm yemek isteyen AP'liler, bu teklife müsbet oy verdiler ve iş oldu, bitti. Genel görüşmenin bun- dan iyisi mi olurdu? Hem AP, kendi kendini murakabe edebildiğini is- pat etmiş, hem Hükümet müşkül durumda kalmamış ve hem de AP milletvekillerinin bu sıcaklarda öy- le uzun uzun görüşmelere katlana- rak başlarının ağrıması önlenmişti. Yalnız bu arada, geri alınan ge- nel görüşme önergesini kabul ede- rek görüşmelerin açılmasını sağla- mış olan Nazmi Özoğul konuşma fırsatı buldu ve konuşmasında şu -kendince "önemsiz"- hususu belirti- verdi: "— Bir takım Bakanların istifa- ları 15 Nisandanberi Demirelin ce- bindedir. Bu durumda olan Hükü- met çalışamaz. Bu işi enine boyu- na görüşmek, Bakanları ve Hükü- meti 4, çalışır hale getirmek zorunda- yiz." mirele muhalif AP milletve- ei eterlik önergesi kabul edi- ip, salon boşalmağa (başladığında şaşkınlıklarını atamamışlardı. Bun- lardan, Ekmel Çetinerin önergesine muhalif oy vermiş olan birisi, sa- londan çıkarken şöyle dedi: "— Haaa, demek ki Çetinerin ö- nergesini desteklemek lazımmış!" Demireli bu defa da mindere çe- kememiş olan muhalifleri, şimdi başka bir hazırlığa başlamışlardır. Niyetleri, gazetelere akseden yol- suzluklardan herbirini Grupa getir- mek ve ilgilileri sigaya çekmektir. Ama, görüldüğü gibi, rakipleri bu- na hiç de müsaade edeceğe benze- memektedirler. Dış Politika Bir misafir Bakan Federal Almanya Dışişleri Bakanı Dr. Gerhard Schröder, haftanın başında Pazar günü, eşi ve berabe- AKİS önemli bir takım gelişmelerin gö- rüldüğü şu günlerde, elbette ki üze- rinde durulması gereken meseleleri vardı. Görüşmeler, Schröder'in Pazar- tesi sabahı Cumhurbaşkanı Sunay ve Başbakan Demirel tarafından ay- rı ayrı kabul edilmesinden sonra, öğle vakti (o Dışişleri (o Bakanlığında başladı. Misafir Bakanın başkanlı- ğındaki sekiz kişilik Alman Heyeti ile oÇağlayangilin başkanlığındaki, Dışişleri Bakanlığı Genel Sekreteri Zeki Kuneralp, Genel Sekreter Si- yasi İşler Yardımcısı Ali Binkaya, İktisadi İşler Yardımcısı Kâmuran Gürün, I. Daire Genel Müdürü Per- tev Subaşı, NATO Dairesi Başkanı Şükrü Elekdağ ve Bonn Büyük El Alman Dışişleri Bakanı Nâzik rindeki heyetle birlikte Ankaraya geldiğinde, Türkiyede çok şeyin değişmiş olduğunu gördü. Bu, Ger- hard Schröder'in Türkiyeyi ikinci ziyaretiydi. Misafir Bakan, bundan üç yıl kadar önce, 1963'ün Eylül ayı içinde İnönü Hükümeti zamanın- da Ankaraya gelmiş ve Türkiyenin Ortak Pazara girişiyle ilgili anlaş- maya imzasını koymuştu. Schröder'in bu defaki geliş se- bebi birincisinden farklıydı. Schrö- der, Türk Hükümetiyle çeşitli ko- nularda resmi temaslarda bulun- mak üzere, Dışişleri Bakanı İhsan Sabri Çağlayangil tarafından Anka- raya davet edilmişti. NATO üyesi iki memleketin, NATO bünyesinde Schröder, Çağlayangille görüşmeler çisi Ziya Müezzinoğludan müteşek- kil Türk Heyetinin katıldığı resmi görüşmeler, Salı günü saat 12.30'da sona erdi. Görüşmelerin ağırlık nok- tasını NATO sorunları teşkil etti. Fransanın Amerika ve NATO'ya karşı takındığı tavır ve bundan do- gabilecek sonuçlar eleştirildi. Beli- ren görüş şu oldu: İki memleketin -Türkiye ile Batı Almanya jeopoli- tik durumları hemen hemen aynı ve Fransadan çok farklıdır. Bu ba- kımdan, Kuzey Atlantik Paktı teş- kilâtı askeri entegrasyonu, ittifak ortaklarının hürriyet ve güvenliği- nin muhafazası için elzem bir şart- ır. Ortada bir de, Almanyanın bir-

Bu sayıdan diğer sayfalar: