16 Temmuz 1966 Tarihli Akis Dergisi Sayfa 4

16 Temmuz 1966 tarihli Akis Dergisi Sayfa 4
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

AKİS HAFTALIK AKTÜALİTE MECMUASI Cilt: XXXVI. Sayı : 630 16 Temmuz 1966 YURTTA OLUP BİTENLER Millet Sıfır alanlar Geçen haftanın sonunda, Senato kürsüsünden yapılan bir açıkla- ma, en basit gazetecilik ölçüsüyle "bir bomba" mahiyeti taşırken "bir kısım basın"ın bu havadis karşısın- da takındığı tavır çok kimseyi de- rin derin düşündürdü. "Bir kısım basın"a dahil olan gazeteler, hava- disi duyurmaktan fazla duyurma- manın, saklamanın gayreti içindey- diler. Ya, kalabalık mizanpajları a- rasında bir "tek sütun"a sıkıştır- mışlardı, ya da hiç bahsetmemiş- lerdi. Ertesi günler de, hadise daha fazla önem kazandığında meşhur mektupların ve raporların muhteva- sından değil de, bunların uydurma olması ihtimalinden bahsettiler. Halbuki, bilhassa tarafsızlık iddia- sında olan gazeteler için ödev, ev- velâ hadisenin mahiyetini okuyu- cularına bildirmek, ondan sonra tartışmasını yapmaktı Bu gazetelerin içinde, hattâ ba- şında, taraf tutmakla ancak kaybe- decek şeyi olan Hürriyeti görmek bazı kimseleri güldürdü. Zira Hay- dar Tunçkanatın elindeki vesikalar- dan biri, bir listeydi. Bu listeyi, bir türk ajan amerikalılara vermişti. Listede "kendileriyle meşgul olun- masında fayda bulunan kimseler"in adı vardı ve isimlerden biri Erol Simavi idi. Listeyi görmüş olanlar- dan biri şöyle dedi: "— Ooo!. Demek ki, iyi meşgul olmuşlar..." Basının bu durumu, gazetecili- gin "haber verme fonksiyonu"nun zedelenmiş bulunduğunu hiç olmaz- sa bir kısım basın için dikkatli göz- lerin önüne, basın bakımından bi- raz tehlikeli şekilde serdi. Gazetele- rin parti veya siyasi tercih itibariy- le ayrı renkte olmalarının anlaşıl- mayacak tarafı yoktur. Ama milli haysiyeti şiddetle ilgilendiren bir hadisede, pisliğini külle örten kedi 4 Erol Simavi Meyvalı o ağaç tertibi havadis gizlemeye kalkışma- nın ve bir takım "çevreler"i güya, bu suretle korumağa gayret etme- nin fazla uygun bir davranış olarak kabulune imkân yoktur. Bu, ister istemez, hatırlara "Milli Mücadele sırasındaki İstanbul Basını"nı ge- tirdi. Belki bu davranışların halk tara- fından farkedilmediği, görülmediği ve onun üzerinde tesirsiz olduğu sa- nılmaktadır. Fakat tarihte çok ha- dise, böyle bir düşüncenin yanlışlı- ğgının delili olarak ortadadır. Yan- lış düşünce üstelik, hatalı davranış- ların sahiplerini daha fazla dikkat- sizliğe, hattâ fütursuzluğa itmiş, an- cak gün gelip de şanslar değiştiğin- de, bütün o davranışların yürekler- de ağır tortular bıraktığı "mukabe- lebilmisil"lerin şiddetinden anlaşıl- ır. Çekirgenin bir defa sıçramış ol- masının hep sıçrayabileceğinin de- lili olmadığı, bizim bir güzel atasö- zümüzün belirttiği hissedir. Güvenlik Bir zabıta vakası! Günlerdir bir listeyi ele geçirebil- mek için çırpınan, geçiremedik- leri için de hergün "acaba atladım m1?" endişesiyle kıvranan Ankaralı gazeteciler, haftanın başında Salı günü üç tabii senatörün Haydar Tunçkanat, Ahmet Yıldız, Kâmil Ka- ravelioğlu (ortaklaşa düzenledikleri basın toplantısında yaptıkları açık- lamayla biraz olsun orahatladılar. Liste artık açıklanmıştı. Ama me- sele bununla bitmiyordu. o Acaba raporu yazan, Haydar Tunçkanatın "DPli bir AP yöneticisi" olabileceği- ni ifade ettiği şahıs kimdi? Gazete- ciler için yeni bir mücadele devresi başlıyordu. Günlerdir halkoyunun dikkat ve merakını üzerinde toplayan ve ga- zetecileri her gün haber atlama teh- likesiyle karşıkarşıya bırakan ca- susluk olayı, geçtiğimiz hafta Per- şembe günü Senatoda, tabii sena- tör Haydar Tunçkanatın Milli Birlik Grupu adına yaptığı açıklamayla or- taya çıktı. Bir türk ajan tarafından Türkiyede görevli "E.M." rumuzlu bir amerikalıya verilen, onun da bir süre önce Türkiyeden ayrılmış bulunan Amerikan Elçiliği Kara A- tasesi Albay Dickson'a, bir omek- tuba iliştirerek yolladığı o casusluk vesikasında, Türkiyeyi oamerikan mandası altında sanan bir zihniye- tin ifadesi bulunuyordu. Açıklama, Senatoda bir o soğuk duş tesiri yaptı. Tunçkanat kür- süden inerken bazı AP'liler, "Anla- şılmadı, iyice açıklayın da biz de sizinle birlikte çalışalım" şeklinde sözler ettiler. Bunun üzerine Dev- 16 Temmuz 1966

Bu sayıdan diğer sayfalar: