16 Temmuz 1966 Tarihli Akis Dergisi Sayfa 25

16 Temmuz 1966 tarihli Akis Dergisi Sayfa 25
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

AKİS kir sınıfların satınalıma güçlerini daraltıp, ekonomiyi en geniş tüketi- ci sınıftan yoksun bırakmamak için bu yeni mali kaynakları zengin gruplar arasından bulmak gerek- mektedir. Ayrıca, dış ticaret soygu- nunu bir oranda düzene sokmak da şarttır. AP İktidarı ise, gülücük- ler saçtığı mutlu azınlığa dokun- mayacaktır. Hele, din ticareti ve ge- ricilik yatırımları ile birlikte vası- talı vergi ve ihtiyaç maddeleri fi- yatlarını artırıcı bir vergi politikası ise, fakirlik sınırında dolaşan kitle- lerin takatsizliği yüzünden zaten is- tenen derecede verim sağlıyamıya- caktır. 4) Bütün buna benzer temel se- bepler yüzünden ekonomik, sos- yal ve kültürel yapıda bütünüyle bir değişme ile sağlanması gereken bütüncül bir oluşum olan plânlı kalkınma da AP İktidarının anla- yışı ile alınacak kararlar yüzünden- -ir hayal olma durumundan öteye gitmeyecektir. Hattâ, iş burada da kalmayacaktır. Çünkü halka karşı birşeyler yapar gözükmek isteyen her hükümet gibi AP İktidarı da içerde tedbir alamayınca dışarıya o- lan bağımlılığını artırdıkça artıra- cak, borçlanma yoluna giderek, tâ- vizler faturalara yetişemez olacak- tır. 5) Sonuç olarak, AP İktidarı gi- bi, politik anlayış itibariyle Türki- yenin az gelişmişlikten (o kurtulma şartlarına ters bir iktidar eliyle gi- rilen ikinci kalkınma dönemi "plân- lu, kendine dönük, geniş görüşlü" bir kalkınma dönemi olmıyacak, iç- ten ve dıştan bulunanlarla duru- mun kurtarılmaya çalışıldığı, dün- ya görüşünden yoksun, kişiliksiz bir dönem olacaktır. En önemlisi, bu şartlar yüzünden harcanma duru- munda gözüken gelecek beş yılın boşa geçmesi, dış (borçlanmanın artması, ekonomik ve sosyal yedeki problemlerin büyüm "hem iktisadi ve kültürel kalkın. mayı, hem de demokratik düzenin muhafazasını öngören" demokratik kalkınma tezinin başarıya erişme- sini engelleyebilecek umutsuzluğun artacağı bir ortamda başka "yol- lar" savunanlar güç kazanacaklar- dır. Dışardaki güçler İkinci Plân döneminin öncesinde, "yabancı Oo sermayenin yararına" ve "özel teşebbüsün faziletine" gözü kapalı inanan bu kadro ile yöneti- len Türkiyede, partilerdeki ve iç politikadaki tuluat yüzünden, dı- şardan gelen acaip sesler duyulma- maktadır. AP İktidarının, ikinci Plân döne- minin temel ekonomik ve politik kararlarını tespit edeceği şu gün- lerde türkiyenin neler karşısında bulunduğunu anlamak için, ileri ülkelerin egemenliğinde bir özel te- şebbüscülük (ogörüşü savunan Mil- letlerarası Ticaret Odasının "dün- ya ticaretinde serbesti"nin terke- dilmemesi için söylediklerine kulak vermek, ileri ülkelerin az gelişmiş ülkeler karşısındaki 'açık sömürge- ciliğe geçeriz" tehdidi üzerinde has- sasiyetle durmak son dereci öğreti- ci ve yararlı olacaktır Dünya ticaretinde her zaman sa- nayileşmiş, ticarette ileri ülkeler tarafından savunulan "ticari ilişki- lerde serbesti", o "milletlerarası ti- carette gelişmiş ve gelişmemiş bü- tün ülkeler arasında eşitlik ilkesine uygun şartlar altında ticaret yapa- bilme" anlayışı, (o bağımsızlık kaza- nan sömürgeler arttıkça, dünya si- yasetinde yeni kuvvetler ve alterna- tifler ortaya çıktıkça daha da çok eleştirilmeye o başlanmıştır. Bu du- rum ise, bir zamanlar kendilerini kurtarmak için "müdahaleci ve hi- mayeci tedbirler" almış bulunan bu ülkeleri şimdi Oo kızdırmaya başla- mıştır. Gelişmiş devletlerin, açlık problemlerini bile çözümleyemeyen bu fakir milletlere bugün söyledik- leri artık, "Sen bana, karşı kendi ekonomini korumak, bunun için de, gelişmiş ülkelerle olan ekono- mik ilişkilerini yeniden düzenlemek, kendi sanayiini ve mallarını koru- mak, dış ticaret politikanı bu anla- yışa uygun hale getirmek yoluna gi- rer ve bunda ısrar edersen, biz ge- İKTİSADİ VE MALİ SAHADA lişmiş devletler de pazar kaybetme- mek, istihdam seviyesini koruyabil- mek ve iç meselelerle karşılaşma- mak için başımızın çaresine bak- mak zorunda kalacağız. Böylece, a- çık bir 'emperyalizme geçiş mec- buri hale gelecektir" cümlelerinde olduğu gibi, haysiyet kırıcı bir sert- lik kazanmağa başlamıştır. Bir raporun dedikleri Nitekim odünya ticaretinin bügün- KÜ yapısı sebebiyle, belli süre- ler içinde, bu sürelerde aldıkları dış yardımlardan daha fazla dış ticaret soygunu ile soyulan az gelişmiş ül- kelerin dünya ticaretinde köklü re- formlar istemeleri yüzünden ortaya çıkan yeni problemlerle ilgili Cenev- re görüşmelerinin başarıya (o ulaşa- maması; yani gelişmiş devletlerin yararına işleyen bugünkü yapının muhafaza edilmesini savunan gö- rüşlerin kabul edilmemesi halinde ortaya çıkacak meseleleri ele alan Milletlerarası Ticaret Odasının son raporunda bu konuda şöyle denil- mektedir: "Sanayileşmiş ileri ülkelerle ge- lişme yolundaki ülkeler arasındaki ilişkilerin gitgide gerginleşmesi, ti- cari alandaki anlaşmazlık yüzünden siyasi alanda da yeni meselelerin yaratılmasına yol açacaktır. Bu du- rumda sanayi ülkeleri (o başlarının çarelerine bakmak zorunda kala- caklardır. Nato ile ilgili münakaşa- lar da insanları birbirinden ayırma- ya devam ederse, böyle bir ticaret politikası ekonomik emperyalizme geçişi zorunlu kılacaktır. Bu da zılarının menfaatine göre dikte edi- len pozisyonlara ayak uydurmayı reddeden ,memleketleri tecride yol açacaktır Bütün lı kendi meseleleri- ni halletmek için politik iş yapıla- rının tutuculuğu yüzünde öklü büyük fedakârlıklarla kalkınmanın yolum tutturamayan ülkelerin geleceklerinin hiç de par- lak olmadığını açıklıkla ifade et- mektedir. O kadar ki, "Biz kendi kendimize adam olamayız. Yabancı- larla dost oluruz. Onlar gelir, bize yatırım yaparlar, biz de sayelerinde biraz kalkınırız" düşüncesiyle (Ode açıkça alay edilen Milletlerarası Ti- caret Odasının raporunda, kendi e- konomilerini korur görünmek için bazı gümrük ve himaye tedbirleri almak isteyecek ülkelerin bile, ba- zılarının güvenmek istedikleri bancı özel sermayeden neler bu- lacakları ele alınmaktadır.

Bu sayıdan diğer sayfalar: