16 Temmuz 1966 Tarihli Akis Dergisi Sayfa 24

16 Temmuz 1966 tarihli Akis Dergisi Sayfa 24
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

İKTİSADİ Kalkınma Dışardan gelen sesler Geçtiğimiz haftanın başında, AP Genel Başkanı ve Başbakan Sü- leyman Demirel için Grupta, "Hü- kümet ve Grup İdare Heyeti çalış- maları hakkında" gerekçesiyle ge- nel görüşme açılması kabul edilmiş, Bilgiçci Yeni İstanbul gazetesi ise, ertesi gün, birinci (sayfada çıkan bir, yazısında Demirel için "eyyam- cı", "lüpçü" sıfatlarını kullanmıştı. Kendi partisi içindeki bazı ar- kadaşlarının homurdanmağa baş- ladıktan, Demirele "tecrübesiz", "bilgisiz", "kabiliyetsiz" denildiği ve Türkiyenin gelecek beş yıllık ik- tisadi çalışmalarının temeliyle ilgili stratejik kararların alındığı şu gün- lerde, dış kuruluşlardan da dolaylı veya dolaysız bazı sesler gelmeğe başlamıştır. Demirelin herkesçe bilinen iş ha- yatı, birdenbire AP Genel Başkan- lığına ve Başbakanlığa getirilişi a- rasındaki sürenin kısalığı dikkatle- ri çekerken, ekibindeki arkadaşla- rından, bir türlü ayrılamadığı kafa- dengi bazılarının eski ve yeni mari- fetlerinin gün ışığına çıkması, gele- cek beş yıllık ekonomik meseleler hakkında alınacak bu kararların durumunu gitgide korkutucu hale getirmeğe başlamıştır. Hiçbir su- retle aydın kitlenin tasvibini kaza- namamış olan Süleyman Demirel, bugün, parti içinden de eleştiril- meğe başlanmıştır. Temel atma tö- renleri ve ilk bakışta göze çarpan geniş, siyah güneş gözlükleri, 1954 yılları sonralarından itibaren basi- reti bağlanmağa başlayan bir eski Başbakanı çok hatırlatır olmuştur. Şimdiden görünen odur ki, Türki- ye bugün, her zamankinden daha kritik bir döneme girmiştir. Bunun neden böyle olduğu, ikinci beş yıl- lık kalkınma Plânının son çalışma- larına başlanıldığı şu günlerde bir İstanbul gazetesinde yayınlanan, yetkili kişilerin hazırladığı, ilgi çe- kici bir yazı serisinden ve bu seri- de belirtilen problemlerle karşılaş- tırılması gereken bir başka belge- den, Milletlerarası Ticaret Odası- nın son tebliğinden anlaşılmakta- dır. Makalesinde, "Gelecek Plân dö- neminde ekonomik gelişmeyi dur- durmayı göze almayacak olan her hükümetin işleri ogüçleşmiştir" di- yen eski Plânlama Teşkilâtı Müste- şarı Aytürün de belirttiği gibi, ikti- 24 VE MALİ sadi bir veri olarak ikinci Plân dö- neminde milli gelirde belli bir bi- rim kadar artış sağlamak için, bi- rinci Plândakinden daha çok ser- maye yatırmak gerekmektedir. E- konomi geliştikçe, kısa sürede ge- niş etkileri olan yatırımlar başlan- gıçta yapılmış olduğundan, sıra, da- ha ileri teknik kullanılan daha pa- halı yatırımlara gelmekte, bu ise, gelişme arttıkça milli gelirde artış sağlamayı daha büyük tasarruflar- la gerçekleştirebilecek oOolan geniş ve yoğun programlara bağlamakta- dır. Aytürün makalesinde kibarca değinilen bu husus, "hem hızlı kal- kınma, hem de ciddi fedakârlıktarı göze almamak"la şartlanmış bir AP İktidarının, sonunda "dışarıya daha çok borçlanma"dan başka umudu kalmıyacağını ortaya koymaktadır. Ancak bunun da hayırlı bir yol ol- madığı, dış yardım ve yabancı ser- maye beklenen dış kuruluş ve dev- letlerden bugünlerde uzatılan fatu- raların geçen yıllara göre biraz da- ha kabarık olmasından anlaşılmak- tadır. Sadece halkın istediği okul, yol, su ve cami gibi işleri yapmak için değil, "bu toprakların üstünde beka bulmak için bile hızlı kalkın- mak zorunda olduğumuzu" belirten Memduh Aytürün makalesinde, ko- laya kaçmak isteyen hükümetlerin (AKİS — 217) SAHADA millete neler getireceği de ifade e- dilmektedir. Önemli bir ikaz ür, makalesinde şöyle demek- "Batıya 250 yılda erişece- ğimize 300 yılda erişsek ne olur, di- yemeyiz. Milletlerin hür ve bağım- sız yaşayabilmeleri, onların hızlı kalkınma güçlerine bağlıdır. Sü- ratle kalkınan ülkeler, yavaş ve güçsüz komşularını şu veya bu a- landa, kendi lehlerine birşeyler ter- ke mecbur ederler. Türk tarihi bu- nun örnekleriyle doludur. Girit, Bal- kanlar, Adalar, Kıbrıs bu gerçeği si- yasi alanda türk halkına tanıtmış- tır." Makale ayrıca, kalkınmayı sade- ce iktisadi açıdan bir problem ola- rak ele alan "tuzu kuru"ları da u- yandırmak istemektedir. Kendi kalkınma m. az gelişmişlik şartlarımıza yüz ers olarak "öz teşebbüs eliyle refah devleti kurmak" şeklinde ta- nımlamaya çalışan AP İktidarı, bu düşüncenin birşey getirmeyeceğini yakında görecektir. AP İktidarının bu tutumu ve bilgisizliği ikinci Plân dönemi gibi kritik bir dönemde Türkiyenin geleceği konusunda baş- lıca şu noktalarda çelişkiler yara- tacaktır: 1) Asırların ihmali ile yozlaşan bir kitlenin oylarını aldığı için ken- disini sandıktan çıkma hint kuma- şı sanan bir iktidarın, tenkide kar- şı bile kapalı tutumuyla, demokra- tik plânlı kalkınma metodunun "hü- kümet etmenin sınırlanması" ve "siyasi iktidarların ancak, Plâncıla- rın hazırlayacakları ve herbirinin bedellerini ogösterecekleri alterna- tiflerin dışında alternatif seçmeye hakkı olmaması" ve bu şekilde ha- zırlanan, kabul edilen bir kalkınma plânının "değiştirilmeden, ruhuyla birlikte uygulamaya aktarılması" İl- kelerine uyması zor olacaktır. 2) Şimdiye kadarki plân uygu- lamasında, dolaylı yollarla plân he- deflerine yöneltilmek istenen özel sektör yatırımlarının ekonomiye ya- rarlı yerlere kaydırılması için, demokratik plânlamada en ge- niş şekilde özel sektörcü olan Hin- distanda bile uygulanan "özel yatı- rımların lisansa bağlanması" esası- nın kabulü artık bir şart haline gel- miştir. AP bunu yapamıyacaktır. 3) Yüzde 7, asgari bir kalkınma hızıdır. Bunu sağlamak için bile ge- lecek yıllarda çok geniş mali kay- naklar bulmak, fakat bu arada fa- 16 Temmuz 1966

Bu sayıdan diğer sayfalar: