1 Ekim 1966 Tarihli Akis Dergisi Sayfa 16

1 Ekim 1966 tarihli Akis Dergisi Sayfa 16
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

YURTTA OLUP BİTENLER yapanlara karşıyız!." diyerek nutuk atmaya başladı ve sözü politika pi- yasasının çoktan iflâs etmiş politi- kacısı Kasıma Güleğe getirerek: — Gülek dört, Beş yıl önce Ta- nın gazetesini çıkardı. O gazetede en sosyalist yazılar yer aldı!. En solcu yazarlar kadrosundaydı" dedi. Fakat cümlesini obitirmeğe fır- sat bulamadı. Sol yakasında 451 nu- maralı kart bulunan sarısın bir genç hemen ileri atıldı ve sinirli bir şekilde: "— Yanlış anlamadımsa, siz, Ka- sım Güleğin solcu olduğunu veya solu savunduğunu mu söylemek is- tiyorsunuz?" diye sordu. Sarışın gencin bu ani çıkışı kar- şısında bir an şaşıran 578 yaka nu- maralı adam, herhangi'bir cevap ve- receği yerde, başını öne eğdi ve loş koridorda yürüyerek başka bir grupa katıldı. Bu sırada, korido- run diğer ucunda da 66 yaka numa- ralı bir başka adam, yuvarlak lâf- makta ve 296 yaka numaralı arka- daşından geri kalmamak için çaba sarfetmekteydi. Bu üç adamın ko- ridorda her rastladıktan şahısla heyecanlı konuşmalar yapmaların- da ve oradan oraya koşuşmaların- daki telâşı gören orta yaşlı bir par- tili ise arkadaşına dönerek: "— Görüyor musun şunları?.. Bir anda nasıl da sola çark ediver- diler!. Sanki Ortanın Soluna karşı çıkan bunlar değillermiş gibi, nasıl da yön değiştirdiler!." odemekten kendini alamadı. Olay, geçtiğimiz hafta Cumarte- si günü, saatlerin 14.30'u gösterdiği sırada cereyan etti. 578 numaralı kartın isim hanesinde Yaşar Keçeli, 66 numaralıda Oğuz Oran, 296 nu- maralıda da Sedat Börekoğlu adla- rı okunuyordu. Bunlar, geçmiş yıl- larda "Kravatsızlar", daha sonra "Teşkilâtçılar", şimdi de "Ortanın Solu deyiminin kullanılmasına karşı olanlar" diye bilinen, Istanbul CHP AKİS Bir gün öncesine kadar renkleri- ni -konuşma ve davranışlarıyla- bel- li etmiş olan bu şahıslarda o gün görülen ani dönüşün nedeni ise, 45 dakika önce İnönünün, CHP İstan- bul İl Kongresine katılan 765 dele- geye yaptığı konuşmayla vermiş ol- duğu dersti. Zira İnönünün konuş- masıyla, o güne kadar takip ettik- leri yolun çıkmazlığını gördüklerin- den, hemen geri çark etmeyi geçerli bir taktik saymışlardı! Nitekim Oğuz Oran, yaptığı ko- nuşmada, kendisinin -zaten- orta- nın solunda olduğunu anlatmak i- çin, 956 yılında, "sol faaliyetlerde bulunduğunu ve bu yüzden parti- den ihraç edilmek istendiğini" be- lirterek, taraftar toplamak kurnaz- lığını gösterdi. - Yaşar (OKeçeli ise, Orandan daha da ileri giderek, "— Evet, işte söylüyorum; Yaşar Keçeli ortanın solundadır!.." demek zorunluğunu duydu. Bu şekilde konuşan, Oran ve larla "Ortanın Soluna karşı olma- dığ ım" söyliyerek propaganda yap- O yapanlardı. İl teşkilatındaki hizbin öncülüğünü Keçeliden ibaret kalmadı. İki yıl öncesine kadar kendilerine şakacık- "Demirel Ortanın Solundayız dese" 16 Daima “bir bardak suda fırtına" mahiyeti taşımış olan Ortanın Solu hikâyesine, C.H.P. nin içinde bir aydınlık gelmeye başlamasının memnunluk uyandır- mamasına imkân yoktur. Kurultayın bir genel provası havasında geçen İstanbul İl Kongresinde İnönünün açık izahları, C.H.P.'ye sol kanadından ve sağ kanadın- dan gelen tehlikeleri aynı vehaınette görerek belirt- mesi, partisinin aşırı sağa karşı da, aşırı sola karşı da tutumunu izah etmesi iyiniyetli çok kafaya gerçeği sokmuştur. Ortanın Solunun uğradığı tefsirler de, ne kadar ilgi çekici olduklarını bu kongre vesilesiyle yeniden belli etmişlerdir. Basındaki sağcı ve solcu organların hiç biri, bu terimle isimlendirilen "C.H.P. reformları" um üzerinde durmamış, solcular "sol" kelimesinin muhafaza edildiğini belirtmişler, bunu e Lİ sağcılar hâlâ "sol" un kullanıldığını söyleyerek C.H.P den ümidin kesilmesini istemişlerdir. Halbuki bunla- rın ikisi de, asıl, "C.H.P. reformları" nı beğenmedikle- rini, sırası geldiğinde saklamamaktadırlar. T.İ.P. ya- zarları CHP.'ye hep "burjuva ve kapitalist partisi" di- ye yüklenmektedirler, AP. yazarları ise devletin dış ti- caret üzerindeki bugünkü kontrolünü de çok görüp "Bırakınız yapsın-Bırakınız geçsin" formülüne olan hasretlerini dile getirerek "bakkalların devletleştirile- ceği" umacısını bu hasretlerine kavuşabilmek için kor- kuluk diye kullanmaktadırlar. Tabii bu çelişmedir ki gittikçe çok sayıda vatan- daşa C.H.P. nin temel felsefesini ve ilkelerini daha iyi anlatmakta, seçimlerden bu yana esen tozkoparan fırtına yavaş yavaş dağılmaktadır. Fakat, bu gidişi hızlandırmak için belirli O(C.H.P. liderlerinin, Feyzioğluların, Aksalların, Erimlerin ve onlardan hemen sonra gelen İkinci Adamların kü- çük parmaklarını dahi kaldırmak istememeleri | ilgi çekicidir. Genel Sekreter Kemal Satırın İstanbul İl Kongresinde söylediği "Demirel Ortanın Solundayız dese, A.P. bunu bayrak yapardı" sözü çok doğru bir şikâyeti dile getirmektedir. (Kaldı ki, Feyzioğlular, Aksallar ve Eri,mler, fikir, düşünce ve inanış itibariy- le de Ortanın tanı solunda kimselerdir. O halde, memleket ölçüsündeki bir yanlış anlama- yı ortadan kaldırmak için niçin vaziyet almazlar? Ni- çin seferber olmazlar? ünkü, C.H.P. de bir liderlik savaşı vardır, A.P. de ise bu yoktur. Bundan dolayıdır ki, yaşla tehdit edil- meyen Demirelden sonrası için A.P. de tertipler dü- şünülmezken CHP. de çok kimse, bugünden fazla yarım hesaplamaktadır. Kendini beğenmiş Feyzioğlu Grupu, Ortanın Soluna, bu terimin irade ettiği ma- nâdan ziyade bu terim kendileri tarafından ortaya atılmadı ,onun şampiyonluğunu kendileri yapmıyor- lar, yapamadılar diye soğuktur. Yoksa bu genç grup, Kaldor Raporunun savunucusudur ve Üçüncü İnönü Hükümeti sırasında şimdi Ortanın Solu diye anılan reformları kâfi görmemiştir, Ferit Melenleri oyeter derecede cesur reformcu olmamakla suçlamıştır. Bir fikir ki, Feyzioğlu-Paksüt-Kırca üçlüsünden o çıkmış I Ekim 1966

Bu sayıdan diğer sayfalar: