1 Ekim 1966 Tarihli Akis Dergisi Sayfa 23

1 Ekim 1966 tarihli Akis Dergisi Sayfa 23
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

AKİS dilmesi için ortaya çıkan çekişme- ler, Fransanın ikide bir ortaya attı- ğı çekilme tehditleri, durmak bil- meyen tehlike çanları sayılmalıdır. Yine, Ortak Pazar üyeleri arasında- ki tarım ürünleri anlaşmazlığı her ne kadar bugünlerde çözümlenmiş gibi görünüyorsa da, her an yeniden hortlayabilir. Bunların dışında, ön- ceden tespiti kolay olmıyan bir baş- ka olayın her şeyi altüst etmiyece- gini kimse garanti edemez. Son günlerde görülen, Doğu A rupaya ve Bloku ülkelerine doğru açılma politikasının varacağı noktayı önceden kestirmek de müm- kün değildir. Fransa ile Romanya ve Yugoslavya arasında girişilen e- konomik ilişkiler, Avrupanın ekono- mik dengesini her an, beklenmedik bir yönde değiştirebilir. İtalyanın, başta Sovyetler, Yugoslavya ve Çe - koslovakya oOolmak üzere, Doğuya doğru göze aldığı genişlemenin ya- ratacağı sürtüşmeleri kestirmek de keza pek kolay değildir. Ekonomik kuruluşların politik etkiler altında ne gibi bükülmelere sahne olduğu düşünülünce, tereddütler listesini alabildiğine uzatmak zor olmıya- çaktır. Öte yandan, Türkiyeden işçi ça- ğıran Ülkelerin hemen hepsi, ister Ortak Pazar üyesi olsun, ister bu ortaklığın dışında bulunsun, ayni ekonomik sistemi o benimsemişler- dir. Hepsi de, değişik ölçüler içinde bile sayılsa, piyasa ii uy- gulamaktadır. Yalnızca özel- likleri yüzünden, liberal eisnemik düzenin bütün güç ve zaaflarını bünyelerinde taşırlar. Sadece Batı Almanyanın tam istihdamı sağla- mak için daha yüzbinlerce yabancı işçiye ihtiyaç duyduğu, son açıkla- malar arasındadır. Türkiyeden işçi çağıran diğer ülkelerin de, genel gelişim izleyerek, Batı Almanya ile aşağı yukarı ayni ekonomik konjonk tür içinde bulunduğu ise diğer bir gerçektir. Şüphesiz, çok sevindirici olan bu m e a mutluluk çizgisini hafaza ede- mediği ve hiç klenmedik olayla la olumlu gelişmelerin tepetaklak geldiği de unutulmaması gereken ayrı bir gerçektir. Kriz salgını ve Türkiye Avrupanın değişik dönemlerde bü- yük kurbanlar verdiği ekonomik krizler ve bu krizlerin yarattığı aç- mazlarda kahrolup giden kimselere Türkiyede bugün dahi rastlamak I Ekim 1966 mümkündür. Küçük ölçüde politik gerginliklerden, ham madde a olarak kullanılan miş Ü lerdeki yön Aik ik O bu ülkelerin karşı bloka kaymala rından tutup, yanlış u gulanacak basit bir kredi politikasına varınca- ya kadar, Vi çeşitli etkenler pusu- da beklemektedir. Bu tehditlerin kaçınılmaz bir hale getireceği eko- izlerin, zincirleme olarak ve çok kısa zamanda, bütün ülke- lere sirayetini önlemek kolay olmı- yacaktır. Bütün batı avrupalı ülke- lere derhâl bulaşacağından şüphe e- dilmeyecek böyle bir krizin tahriba- tını tahmin etmek bile mümkün o- lamıyacaktır. Türkiye, kaderini Ba- tı Dünyasına bağlamış bir ülkedir. Özellikle ekonomik kaderini batı avrupalı ülkelere sıkısıkıya bağla- mıştır. Bu niteliği içinde, Avrupada başlayacak ekonomik bir krizden, zincirleme etkileri Önünde, Türkiye de kendisini elbette ki kurtaramı- yacaktır. Bu kriz salgınına sahne olacak ülkelerin alacağı başlıca tedbirleri iin etmek güç olmadığına gö- "bu tedbirlerin başında, yaban- di "işçilere yol vermek gelir" demek hiç de mübalâğa sayılmamalıdır. Batmak üzere olan gemilerin safra atmasına benzeyen bu, "yabancı iş- çilere yol veriş"te, Avrupadaki ya- bancı işçilerle birlikte türk işçilere de kapılar gösterilecektir. Mesele bununla da kapanmıyacak, bu ya- bancı içir kendi ülkelerine doğru yola çıkarılacaklardır. Seyreyleyin gümbürtüyü! Bu sırada, salgının tam orta yerin- de, kendi ekonomik krizine çare aramak zorunda kalacak olan Tür- İKTİSADİ VE MALİ SAHADA kiye, bir de, dışarıdan gelecek bu Öfkeli insanlar kitlesinin işsizlik problemleriyle yaratacakları | ilâve güçlüğü göğüslemek gibi, sıkıntılı bir durumla karşıkarşıya kalacak- tır. Türk ekonomisinin işsiz bıraka- cağı yerli işsizlere bir de dışardan geleceklerin eklenmesi gerçekten içinden çıkılmaz, korkunç bir man- zara yaratacaktır. Bu noktaya ge- iği zaman, alınacak tedbirler- den pek çoğu yetersiz kalacak ve işsizler kitlesinin zorlayacağı şart- ların yaratacağı sorunlar, Türkiye- yi çok tehlikeli bir düzeyde tek ba- şına bırakacaktır. u anda, dışarıya işçi gönder- mek, patlamayı geciktiren, tama- men geçici bir tedbir olarak, bir ra- hatlamaya vesile yaratmaktadır. Ya- bana diyarlara gitmeyi göze ala- cak kadar uyandırılmış ve cidden gözü pek kitlelerin dışarıya gönde- rilmesi, gerçi bugün için tedbir gi- bi görünebilir ama, bu tedbirin teh- likeyi ertelemekten başka bir işe ya- ramıyacağı da gözden uzak tutul- mamalıdır. Bu tedbirlerle daha bü- yük yeni tehlikelere gebe kalındığı- nın da unutulmaması gerekir. Bu katı ve kötümser gerçeğin bi- linci içinde, işçi ihracının yarattığı rehavete aldanmaksızın, daha köklü tedbirlere, vakit kaybetmederi giri- şilmelidir. İşçi ihracı gibi, palyatif olmaktan başka özelliği olmayan yolları en kısa zamanda terkederek, Türkiyenin gerçeklerinin emrettiği yüzdeyüz yerli yöntemler benimsen- melidir. Ekonomide, güç de olsa, u- zun vadeli tedbirlerin daima olum- lu sonuçlar verdiği gerçeği unutul- mamalı ve geçici tedbirlerin kolay- lığına aldanılmamalıdır. 23

Bu sayıdan diğer sayfalar: