21 Ocak 1967 Tarihli Akis Dergisi Sayfa 12

21 Ocak 1967 tarihli Akis Dergisi Sayfa 12
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

YURTTA OLUP BİTENLER zartesi gününe kadar süren boykot- la da kalmadı. Öğrenciler gerek ye- ni Müdür Zekâi Baloğlunun yüzüne karşı ve gerekse basın mensupları- nın yanında çok sert konuşmalar da yaptılar. Bir öğrenci, — İktidarın aleti olmıyacağız" diye yeni Müdürün yüzüne karşı ba- gırırken, bir başkası, — Bu okul, devlet memuru ye- tiştirir. Halbuki şimdiki Hükümet, hükümet memuru yetiştirmek için çalışıyor. Hiç bir Gazi Eğitim Öğ- rencisi ne bugün, ne de yarın onla rın şakşakcısı olmayacaktır. İkti- darın bu konudaki gayretleri boşu- nadır" diyordu. Gerek Ankarada vukubulan bu son olay ve gerekse bir süreden beri Türkiye çapında yürütülmekte olan "devrimci öğretmen kırımı", Mill Eğitim Bakanı Orhan Dengiz ile es- ki âmiri ve yeni memuru Müsteşar Ferit Saneri eğitimciler arasında "persona non grata" durumuna dü- şürmüştür. Bütün bu olaylarda tu- zu bulunduğu yaygın bir kanaat o- lan Kültür Müsteşarı Adnan Ötügen ise, "— Bütün olanları bana yüklü- yorlar. Bu, benim için bir şereftir" diyerek, Milli Eğitimin protestoyla karşılanan bütün karar ve işlemle- rinin şeref payım kendisine ayırma yolun seçmiştir. Bir eğitimcinin, hafta içinde, O- tügene verdiği cevap ise günün esprisi oldu: "— Tanrı seni bu şereften kur- tarmasın!." Hükümet "Enfrastrüktür"lü nutuk Marmara denizinin Yeşilyurta kuşbakışı şahane manzarasına arkasını dönmüş çıplak kafalı, ka- lın enseli şişman adam, lâcivert el- bise üzerine taktığı kahverengi de- senli kravatını düzelttikten sonra, karşısındaki koltuk, kanape ve san- dalyaları dolduran 13 kişiye, bol "enfrastrüktür"lü bir nutuk çekme- ye Giy e var ki, karşısındaki eli ka- lem Kâğıt bu 13 kişiden birkaçı hariç, diğerlerinin, önceden bilinen “ve sık sık tekrarlandığı için artık gına gelen rakam ve klişelerle dolu nutuklara karınlan toktu. Nitekim, "enfrastriiktür'lü onutkun birkaç cümlesini elindeki kâğıda lâf olsun 12 diye karalıyan orta boylu, saçları kırlaşmış, gri elbiseli genç, toplantı- ya çeşni katmak için, şişman ada Kulağa Küpe Necisin ya ? Bizim kriptolardan biri, ken- disine ait pek istifadeli bir hikâye anlatiyor. - Bunların hi- kâyeleri vE hep kendileri- ne aittir ya! Bunun bir arkadaşı varmış. Bir o toplantıda birbirlerine sana bir şey soracağım,.” di- yormuş da, bir türlü soramı- yormuş. Bizimki meseleyi an- lamış. Demiş — Sen bana galiba, komü- nist olup olmadığımı soracak- sın. Arkadaşı "Tamam, iyi bil- din” demiş, Bunun üzerine kripto demiş ki: '— Bak sana anlatayım. 'Komünist senin kafana göre imansız, ahlâksız, Moskova u- şağı! Peki. Ben böyle bir kişi olabilir miyim? Eğer benden şüphe ediyorsan, Ye masada benimle ne işin v. Kriptonun ği bozum olmuş. -Bunların böyle arka- daşlar da hep bozum olur- — elbette ki iman- sız, ahlâksız bir Moskova uşa- gı değildir. Komünist, kendi açısından imanlı bir idealist- tir, bir fikrin adamıdır. Komü- niste göre batılı sistem, kapi- talist sistem diye adlandırdık- ları o sistem bir haksızlık lar zinciridir. Toplumlar, ko- müniste göre. bu zinciri kır- malıdırlar. İnsanlar hürri yetterine ancak o zaman sahip atacaklardır, ancak komünis bir sistem içinde benliklerini bulacaklardır. Hedef, toplum- ları komünist bir sistem içine sokmak olmalıdır. nl mi misiniz, Bay Kripto ma, "— Saadettinbey,yen!birse - çim kanunu teklifi oyapacakmış. AKİS Hattâ, hazırlığı bile bitmiş bu tek- lifin. Siz teklifi nasıl karşılıyorsu- nuz?" diye sordu. Şişman adam, böyle bi soru beklemiyor olmalı ki, bir an, "bu da nereden çıktı?" der gibi metil baktı, sonra yüzüne yapmacık bir tebessüm kondurarak, — Her fikir dikkate alınırsa, teklif o enflâsyonu olur!" cevabım verdi. Bu cevap, soruyu soranı olduğu kadar, tüm dinliyenleri de şaşırttı; Teklif-enflâsyonu!.. Bol "enfrastrük- tür'lü nutka böylece bir de "teklif enflâsyonu" katılmış oldu. Yeşil-sarı damalı sünger kana- pede oturmakta olan şişman adam, sözlerini bitireceği sırada içeriye an- sızın bir genç kadınla iki genç er- keğin girdiğini görünce, önündeki amerikan paketinden bir sigara a- larak, "— Evet beyler, bütün söyliye- ceklerim bu kadar!. Sonradan ge- İN önce gelenlerden ve alsın- "dedi ve ayağa kalktı © ülkardeki konuşma, geçtiğimiz haftanın sonunda Cumartesi günü, saatlerin 12401 gösterdiği bir sıra da, Yeşilyurttaki Çınar Otelinin be- şinci katında, gecesi 2 5 0 türk lirası- na kiralanan dairelerden 525numa- ralı dairede cereyan etti. Şişman a- dam, İstanbulda kaldığı beşbuçuk gün içinde -her ne hikmetse- gaze- tecilerden bucak bucak kaçan ve â- deta eşiyle "balayı" gezisine çıkmış bulunan Başbakan Süleyman De mi - rciden başkası değildi, Karşısındaki koltukları dolduranlar ise, haber yokluğunda -zira bayramlarda h a - ber kaynakları kurudur- haber bul- mak ümidiyle Çınar Oteline üşüş- müş gazetecilerdi. Demirelin İstanbuldaki AP'li B e - lediye Meclisi üyeleriyle ilçe bele- diye başkanlarına bir ziyafet vere- ceği öğrenilmiş ve bu yemekte bir konuşma yapacağı (düşünüldüğü için gazeteciler o gün, Cağaloğlun- dan 22 kilometre uzakta bulunan Çınar Oteline dolmuştu. Ancak, ye- meğin saat l3ten sonra verileceği ve sadece AP'li davetlilerin hazır bu - lunacağı bildirildiğinden, gazeteci- ler, lm li bir konuş- Ka istemi adeh kaldırması tarafından Kim ne derse desin, Demirelin her gezisi o başlıbaşına bir âlem- dir. Bu son İstanbul gezisinde de pek eğlenceli sahneler mevcuttu. 21 Ocak 1967

Bu sayıdan diğer sayfalar: