21 Ocak 1967 Tarihli Akis Dergisi Sayfa 24

21 Ocak 1967 tarihli Akis Dergisi Sayfa 24
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

Zam furyası Dr. Reşat TİTİZ AP İktidarı nihayet, ekonomik kanunların şaşmadan işleyen katılığı önünde, beklenen bazı tedbirleri almak zorunluğu ile karşıkarşıya kalmış bulunmaktadır. Yönetici kadro, bıkıp usanmadan tekrar et- tiği, hayatı ucuzlatmanın maddi imkânsızlığını görünce, açık şekilde bağlanan kabarık bütçesini bir takım zamlarla kapatmak yolunun yolcusu olmaktan gayri çıkar yol bulamamıştır. Meclisin görevli komisyonlarında tartışılmakta olan 1967 yılı Bütçe Kanunu Tasarısı, hemen her uğradığı yerden yeni yeni la yüklü olarak çıkmaktadır. Meclis Genel Kuruluna geldiğinde ise, komisyonlara geldiği ilk haliyle hiç bir benzerliği kalmamış olacaktır. Örneğin, ithalâttan alınmakta olan damga resmi yüzde S artırıl- maktadır. Bu yoldan 300 milyonluk bir gelir sağlanması düşünülmek- tedir. Bu artışın sağlanmasını öngören bir tasarı da hazırlanma yo- lundadır. Akaryakıtlara zam yapılması için hazırlanacak olan tasarı, 700 milyonluk bir geliri öngörmektedir. Maliye Bakanlığı, bazı iktisa- di yaya teşekküllerinin gelir kayna! artırmak amacıyla hazır- a girişmiştir. İçişleri Bakanlığı, belediyelerin gelirlerini artırıcı nitelikte hazırlıklara geçmiştir, halk ve esnaf için yeni resim ve ver- gileri öngören tasarıları sevketmek üzeredir. Özellikle bina ve arazi vergilerini artırmayı öngören bu hazırlıkların hayli ilerlediği bilin- mektedir. Ayrıca, ilân resmi, tabelâ resmi, eğlence resmi gibi yeni ödemelere gidilmesi kesinlikle söz konusudur. Bütün bu tedbirler dizisi sonucunda, günlük hayatın hemen her döneminde yeni yeni harcama zorunlukları ortaya çıkacaktır. Bu 70- uğun halk dilindeki ifadesi "Zamlar" şeklinde yerini bulacaktır. Bu zamların dağılışı ve nitelikleri gözönüne alınınca kesinlikle görü- lür ki, başvurulan zamların çok büyük bir çoğunluğu geniş tüketim mallarına yönelmiştir. Bu zamlardan etkilenecek toplumsal zümrele- rin ise, bu geniş tüketime muhtaç zümreler olduğu şüphesizdir. Bu zümreler işçi, küçük memur, küçük esnaf dar gelirli emekliler ve sı- kıntı içindeki aydınlardan başkası değildir. Demokratik düzeni benimsemiş toplumların demokratik örgüt- lerinden yoksun bulunan oplumunda, sözünü ettiğimiz toplum katlan, seslerini di gücünden ne yazık ki uzaktırlar ve yeni zamları sineye çekmekten başka bir şey yapamıyacaklardır. Bunun ise, 1967 yılı Bütçesi ve ikinci beş yıllık Kalkınma Plânının öngördüğü kalkınmanın birinci yıl uygulamasında bütün ağırlığı ezilmiş yığın. ların omuzlarına yüklemekten başka bir anlamı yoktur. genel bir mekanizma olduğuna ve nn ücretinin herkes tarafndan âdilâne ödenmesi gerektiğine ü inanmayan hakim çevreler, yoksul kitlelerin cebinden, bu yeni zamlar yoluyla alabildiklerini, i, “her mahallede bir milyoner yetiştirme" prensibine uyarak dağıtmaya gi- rişeceklerdir. Sofradaki lokmaların azalmasını başka nedenlere bağlamaya hiç bir propagandanın gücü yetmeyeceğine göre, halkı kandırmanın da bir sının olduğu gerçeği, böylece, bizzat halkımız tarafından da belki öğrenilecektir. Hele, sözünü ettiğimiz kanun tasardan Meclisle- e geldiği zaman birer meydan muharebesi haline geleceğini tahmin ttiğimiz görüşmeler, İktidarın m gerçek yüzünü halka ml etmekte büyük bir rol oynayacaktır. Vasıtalı vergilerle geniş tüketim mallarına zam yapmanın baş- kaca izahı yoktur. Şüphesiz, bunu, en kısa zamanda, ilgili bütün çev- reler öğrenecektir. Türk işçilerinin durumu ildirinin en önemli maddesi, Av- rupada çalışan türk işçilerine İ- lişkin dördüncü maddesidir. delegasyonu tarafından ortaya ab- lan bu sorun uzun uzun tartışılmış ve çok dikkat çekici tavsiyelerin kaleme alınması sonucunu doğur- muştur. Özellikle, Almanyadaki eko- nomik krizle birlikte başlayan, türk işçilerinin işlerine Sön verilmesi o- layları, her gün biraz daha,büyüye- rek, tehdit edici bir nitelik kazan- maktadır. Bu durumu iyi bilen Or- tak Pazar ülkeleri parlâmento tem- silcileri, bu sorunun özel bir tutum- la yeniden ele alınması gereği Üze- rinde durmuşlardır. İlk defa ola- rak bu problemin "ulusal". açıdan değil de "topluluk" açısından ele a- lınması gibi bir durum yaratılmış- tır. Bu yeni görüşe göre, Avrupa Or- tak Pazarı ülkelerinde çalışmakta o- lan yabancı işçiler arasında, Ortak Pazar üyesi ülkelerden gelen işçi- lere bir "öncelik" tanınması kabul edilmiştir. Bu kararın önemini a- çıklamaya ihtiyaç yoktur. Avrupa- da çalışmakta olan yugoslav, ispan- yol, yunan italyan, portekizli, ku- zey afrikalı, iranlı işçiler arasında Ortak Pazar üyesi ülkelerden gelen pi pi öncelik tanınarak işe alın- türk işçilerine vü kolaylık- lar “sağlayacak demektir Ankaradaki çalışmalarından son- ra İstanbula giden parlâmento üye- leri, İstanbuldaki iş adamları ve onların temsilcileriyle de bir top- lantı yaptılar ve bundan sonraki toplantının Lüksemburgda yapılma- sını da kararlaştırdıktan' sonra, Tür- kiye için hayli önemli "tavsiyeler" kaleme alıp Türkiyeden ayni ar (AKİS: 23) 21 Ocak 1967

Bu sayıdan diğer sayfalar: