21 Ocak 1967 Tarihli Akis Dergisi Sayfa 15

21 Ocak 1967 tarihli Akis Dergisi Sayfa 15
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

XVI Ankara Üniversitesinde İsmet Paşaya görülmemiş tezahürat yapılıyor — cebindeki sarı zarf Feyzioğluna ulaşıyor — Gürselin Kuryesinin M.B.K.'da ikilik su yüzüne çıkıyor — Kurucu Mec- lis meselesi ortalığı nasıl karıştırdı? — Ülkü. ve Kültür Birliği tasarısının başına gelenler — Pu yapılan tasfiyenin, hele M.B.K. nin onu. takip eden tutumunun İhtilâlcileri ne kadar yıprattığını bugün gözler önünde can- landırmak kolay değildir. 147 ilim adamının, ilimle ilgisi bulunmayan kimseler tarafından "Üniversiteyi ilmileştiriyoruz" diye, kendileri- ne bir savunma hakkı dahi tanınmaksızın kol- larından tutulup ve haysiyetleriyle oynanarak kapı dışarı edilmesi 27 Mayısın hiç bir amacıy- la bağdaşmıyordu. Ama daha fenası, M.B.K. - nin, tıpkı Menderes gibi, bir köprüyü geçinceye kadar gökteki ayı vaad etmesi, sonra bu sözü- nü tutmaması feci bir davranıştı. Hatanın dü- zeltileceği hususunda İsmet Paşadan öğrencile- re, zavallı benden rektörlere kadar herkesin u- yutulduğunu anlatmıştım. Fakat nasıl uyutul- mazdık ki? Ekimin 31'inde M.B.K. Cemal Gür- selin imzasıyla bir bildiri oyayınlıyordu ve bu bildiride Gürsel "Hatalarımız varsa bunları en kısa zamanda Üniversitenin iştirakiyle düzelt- meğe çalışacağız" diyordu. M.B.K., Ankara U- niversitesi Senato üyeleriyle bir toplantı yapı- yor ve orada, Üniversiteyle ilgili kanunların ye- niden, müştereken tetkik edilmesi kararlaştırı- lıyordu. Bir gün sonra Cemal Gürsel "Hatadan dönmek bizim için fazilettir" diyor ve M.B.K,, Üniversitelerden tasfiye edilecek üyeleri Üni- versite senatolarına bıraktığını açıklıyordu. Gerçi bu arada İrfan Solmazer "Milli güvenliği bozacak hareketler ihtilâl metodlarıyla bastırı- lacaktır" yollu tehditlerde bulunmuyor değildi ama, Komitenin havası anlayış, itidal ve basi- ret havasıydı. Ancak günler günleri takip edip te Komitenin 147'ler konusunda hiç bir düzelt- me yapmak niyetinde olmadığı anlaşıldığında duyulan hayal kırıklığı, küskünlük ve infial ön- ce beslenen ümitler derecesinde kuvvetli oldu. O günler, memleket bir güçlükle karşı kar- şıya kaldığı her sefer olduğu gibi, İsmset Paşa gene itibarının zirvesindeydi. e Kasımın 8'inde, kendisine Ankara Üniversitesinde nasıl teza- hürat yapıldığının hikâyesini İsmail Rüştü Ak- saldan dinlediğimi hatırlıyorum. Üniversite, 147ler Hadisesi dolayısıyla gününde, yani | Kasımda açılamamış, tören 8 Kasıma bırakıl- mıştı. Törene İsmet Paşa da davetliydi. İsmet Paşa birara gidip gitmemeyi düşündü. Fakat gençlerden göreceği muamelenin belli olmasın* 13 Kasım tasfiyesi da fayda vardı. Belki bu, bazı akılları başa ge- tirecekti. Onun için, yanına Genel Sekreteri İs- mail Rüştü Aksalı aldı ve gitti. Gençler, daha İsmet Paşayı görür görmez tezahürata koyulmuşlar. İçeri girmesi bir ma- cera olmuş. Bütün öğrenciler "Yaşa Paşa.. Va- rol Paşa.." diye bağırıyorlarmış. Sonra tören başlamış. Üniversite rektörü ve bir öğrenci tem- silcisi konuşmuş. Program o kadarmış. Fakat bütün salon "İnönü... İnönü.. Paşa.. Paşa.." diye bağırmaya başlamış. Hiç kimse yerinden kıpır- damıyormuş, herkes tezahürata katılıyormuş. İsmet Paşa bakmış ki başka bir çare yok, müt- hiş alkışlar arasında kalkmış, kürsüye gelmiş, kısa bir konuşma yapmış, üniversitelerin haya- tımızdaki rolünü belirtmiş. Alkış, tezahürat, kıyamet.. Sanki yer yerinden oynamış. Aksal bunları anlatırken son derece memnundu. Genç- ler, İsmet Paşanın şahsında sivil demokratik rejime bağlılıklarının delilini vermişlerdi ve o sıralarda Türkeşin hazırlıklarının son safhası- na geldiği bilindiğinden bu iyi, ümit verici bir işaret olmuştu. Zaten askeri idarenin en iyisi- nin ne olduğu 147'ler Hadisesiyle Gençliğin ka- fasına dank etmemiş miydi? Hele, o sözünde durmamak, hele, o sözünde durmamak.. Kasımın ilk günleri, umumi efkâr 147'lerle meşgulken Gürselin Cumhurbaşkanlığı mesele- si İsmet Paşanın zamanını almakta, devam etti. Prof. Afet İnanın evindeki toplantıda İsmet Pa- şa, bir. Cumhurbaşkanlığı seçiminde adaylığını koymayacağını bildirmiş, fakat bunun ötesinde bir vaadde bulunmak imkânına sahip olmadığı- nı söylemişti. Bu, Gürsel için Cumhurbaşkanlı- ğı yolunda elbette ki bir adımdı. İhtilâlin başı bunun cevabım bir Kurucu Meclisin teşkili ça- lışmalarına Prof. Turhan Feyzioğlunu memur etmekle vermişti. Hadise, 31 Ekimde oluyordu. Burada, Feyzioğlunun hikâyesini anlatmalıyım. Turhan Feyzioğlu İsmet Paşaya, 27 Mayı- sın hemen akabinde, 4 Haziran günü geldi. Söy- lediği şuydu: "Ben “Üniversitedeki görevimden, bir ideal için ayrıldım. Politikaya bu ideâlin ger- çekleşmesine yardım edebilmek maksadıyla gir dim. Bassettiğim ideal, demokratik rejimin ger- çekleşmesiydi. Daha o zaman, bu idealim ger- çekleştiğinde kürsüme döneceğimi söylemiştim Şimdi, 27 Mayısla Türkiyede yeni bir devir açıt 121

Bu sayıdan diğer sayfalar: