21 Ocak 1967 Tarihli Akis Dergisi Sayfa 19

21 Ocak 1967 tarihli Akis Dergisi Sayfa 19
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

kendisine ihtiyacı olduğunu söylediği bazı ola- ğanüstü yetkiler verecekti. Aksal ve Feyzioğlu bu konuda karar haklanın kendilerinde olmadı- ğını, bunu İsmet Paşaya nakledeceklerini, fakat C.H.P.'nin Cumhurbaşkanının, bir defaya mah- sus bile olsa, tek dereceli seçimle seçilmesine taraftar bulunmadığını söylediler. Feyzioğlu daha munisce göründü, bazı imalı vaadlerde bu- lunmayı mahzurlu saymadı. Feyzioğlu sonrala- rı, bir politika felsefesi olarak "Üzümü mü yiye- ceğiz, bağcıyı mı döveceğiz?" sloganım çok söy- leyecek, çok tatbik edecektir. Fakat C.H.P. Ge- nel Sekreteri, bir de resmi görevi olduğundan ihtiyatlı bulunmayı tercih etti. Ertesi sabah Ay- ten Sokaktaki eve geldi ve bir akşam evvelki görüşmeleri İsmet Paşaya bildirdi. İsmet Paşa vaziyetini muhafaza ediyordu. 4 Kasımda, Ayten Sokaktaki evin misafiri Turhan Feyzioğluydu. İsmet Pasa, Feyzioğlu- nun gemiyi terkeder hissini veren davranışın- dan sonra kendisiyle fazla bir. temas etmemiş, hattâ araya bir de soğukluk girmişti. Bu, İsmet Paşayla Feyzioğlu arasında beliren ilk soğuk- luktur ve İsmet Paşanın Feyzioğlu hakkındaki notunda bir değişikliğin başlangıcı olduğunu söylemek fazla hata etmek değildir. Feyzioğlu önce Kurucu Meclis meselesini anlattı. Arkadaşlarını seçmişti. Süheyp Derbil, Muammer Aksoy, Bahri Savcı ve İlhan Arselle birlikte çalışacaklardı. Hazırlıkları, Gürselin is- tediği gibi yirmi gün içinde bitirebileceklerini sanıyordu. Kafalarında bazı fikirler vardı. Her halde, meşhur ilim Heyetinin durumuna düşme- yecekler, o tecrübe de mevcut olduğu için daha pratik bir çalışma tarzı tutturacaklardı. Şimdi, bu çalışmalarda İsmet Paşadan ve C.H.P.'den yardım istiyordu. İsmet Paşa: "— Aa! Elbette.." dedi ve bunu söylerken samimiydi. Atılan adımın, askeri idareden sivil demokratik rejime geçme yönünde ne derece önemli olduğunu elbette ki farketmişti. Kurucu Meclisle bir büyük merhale alınıyordu. , Turhan Feyzioğlu ondan sonra, o günler İsmet Paşanın kendi not defterine "malüm me- sele" diye geçtiği Gürselin Cumhurbaşkanlığı konusuna geldi. Ağası Şenle yaptıkları görüş- meyi o da anlattı. Kanaatince, Gürsele arzula- dığı teminatı şimdi vermekte' bir mahzur yoktu, İsmet Paşaya, Gürselin de içinde bulunduğu güçlüklerden, Komitedeki cereyanlardan, bir ta- kım hazırlıklardan bahsetti. Böyle bir ortamda Gürsel kendisini istikbal için ne kadar güven içinde bulursa sivil demokratik rejime geçişi o nisbette kolaylaştıracaktı. Onun desteğine şid- detle ihtiyaç vardı. İsmet Paşa o güne ait notlarında "Malüm meseleyi müdafaa eder. Cevap vermedim" de- mektedir, İsmet Paşa sonuna kadar, verebilece- ği teminatın, kendisinin Cumhurbaşkanlığı için adaylığını koymayacağı teminatından ibaret bu- lunduğunu hep tekrarlayacak, fakat onun öte- sinde, sistemle ilgili bir vaadi asla yapmayacak- tır. Nitekim Gürsel, seçimlerden sonra Cumhur- başkanı seçilecek, fakat bu, onun değil, İsmet Paşanın istediği usulle olacaktır. Turhan Feyzioğlu, İsmet Paşanın yanından ayrıldıktan sonra, dediği gibi, Kurucu Meclisin kendisinden istenilen Anayasasını biran önce ve kazasız belâsız hazırlamak için kolları sıva- dı. Feyzioğlunun, verilen bir işi yapmaktaki mehareti ve sonsuz çalışma kudreti kendisini tanıyanların hiç birinin meçhulü değildir. İşi gayet güzel organize etti. Heyetiyle beraber bir ara kalkıp İstanbula gitti, İstanbul Üniversite- sinin de desteğini sağladı, bir takım şahsi çekiş- meleri önledi. Basın toplantıları tertipledi, ora- larda, sanki hiç farkında değilmiş gibi bazı ipuç- ları verdi. Basın bu ipuçlarını gereği gibi işle- meyi bildi. Zira bu sırada, M.B.K.'nin Türkeş Grupu mensupları da kendi fikirlerini yaymaya başlamışlardı. "Ne Kurucu Meclisi?" diyorlar- dı. Kurulacak olan, bir Danışma Meclisi olacak- tı. Yassıada Duruşmalarının sonu alınmadan bir seçim yapmak imkânı var mıydı? Yoktu. Ece, bir meclis ancak seçimle kurulursa mâna ifade ederdi. O halde? O halde meclis bir "fikri forum" yerine geçecek, orada tartışmalar ola- cak, fakat M.B.K. bütün yetkilerini muhafaza edecekti. Bu Danışma Meclisinin tertip tarzı da, memlekete yeni bir "partiler diktatoryası" ge- tirmeyecekti. Feyzioğlu ise, çıtlattığı sözlerden, kendisi- nin ve heyetinin tam da bu görüşte olmadığını belirtiyor, ondan daha ileri gidiyor, meselâ par- tilerin rolünün önemim söylüyor, meseleyi daha başlangıcından kamuoyunun bir meselesi hali- ne getiriyordu. Türkeş ve arkadaşları Feyzioğ- lunun tutumundan hiç, ama hiç memnun değil- lerdi. Buna rağmen, neticenin kendi ellerinde, olduğunu sanmaktan doğan bir kayıtsızlık için- de, çalışmaları fazla umursamıyorlar, meselâ Dündar Taşer Mecliste "Yenisini kuracağımız- dan eskisinin hükmü yoktur" diyordu. Bu sırada İsmet Paşanın kulağına gelen- ler, M.B.K. içinde bir ayrılığın tam olarak ger- çekleşmiş bulunduğu ve "bunun böyle gitmeye- ceği" idi. Zaten o günler bu, Ankarada hemen herkesin ağızındaydı. Tuhaftır, 27 Mayısın are- fesinde bir ihtilâlin patlamak üzere olduğu na- sıl, bir D.P. İktidarının meçhulü kalmışsa 13 Kasımın arefesinde de M.B.K.'nde bir tasfiye- nin yapılacağını sadece 14'ler, zamanını doğru teşhis ederek görememişlerdir. "Zamanını doğ- ru teşhis ederek görememişlerdir" diyorum, 125

Bu sayıdan diğer sayfalar: