21 Ocak 1967 Tarihli Akis Dergisi Sayfa 17

21 Ocak 1967 tarihli Akis Dergisi Sayfa 17
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

yordu. Zira Turhan Feyzioğlu hâlâ C.H.P.'nin bir üyesiydi. Gürselin, bu karan Devlet Başkanı ve Hü- kümet Başkanı olarak alırken M.B.K.'ne ne nis- bette haber verdiği, elbette ki benim tam malü- mum değildir. Kesinlikle bildiğim, bunun bir "M.B.K. Kararı" olmadığıdır. Hele seçilen şa- hıs, Komitenin bir grup üyesini Lİ çıkar- tacak bir nitelik taşıyordu, C.H.P.'li idi. Eğer Gürsel, görevi Feyzioğluna vermeyi Komitede oylasaydı bir çoğunluğu muhtemelen bulamaz- dı. Buna rağmen Türkeş Grupunun fasla itiraz etmemesi, bunu bir mesele yapmaması şaşırtıcı- dır. Grupun- Dündar Taşer, Muzaffer Özdağ gi- bi üyeleri bir kaç şahsi demeçle yetindiler. Ta- kınılan tavrın, tabii, bir sebebi vardı. Bir defa, bir Kurucu Meclisin teşkili fikri hem M.B.K. içinde, hem de umumi efkârda ay- Nİ pi Bunu Gürsel ve Komitenin rupu" diye bilinen kısmı hararetle ar- EN Böylece iktidar sivillerle ve bilhassa siyasi partilerle paylaşılmış olacak, askerler bü- tün sorumluluğu taşımaktan kurtulacaklardı. Sonra, bu Mecliste meseleler alenen görüşüle- cek, Komitenin yaptığı gibi bazı hayati karar- lar kapalı kapılar arkasında alınamayacaktı. palı kapılar arkasındaki kararlar şahısların fikirlerini, temayüllerini gözler önüne çıkarmı- yor, bütün bir heyeti ilzam ediyor, onun için de- magoji fazla geçiyordu. Bir Kurucu Meclis olun- ca herkes kendi sözünün sorumlusu olacakla. Türkeş Grupunun bu görüşe hemen katıl- dığı sanılmamalıdır. Onlar, kendi tabirleriyle -bu da, ezberlemiş oldukları bir klişeydi- "ikti- darın tecezzi kabul etmediği" inancındaydılar, onun için kudretlerini kimseyle paylaşmak ni- yetinde değillerdi. Nitekim bir Meg 5 lafları piyasaya ilk çıktığında -buna bazen D nışma Meclisi, bazen Kurucu Meclis Beİiyor. du- Türkeş bunları kesinlikle yalanladı ve "Ku- rucu Meclis M.B.K.'dir" dedi. O tefsire göre A nayasa, ilim heyetinden gelince M.B.K. nde ka- palı kapılar arkasında incelenecek, orada metne son şekli verilecek, metin o haliyle referanduma sunulacaktı. Böylece M.B.K. devletin müstakbel m üzerinde tek gerçek söz sahibi o- acaktı Fakat memleketteki hava, bilhassa 9 Ey- lülde İsmet Paşanın aldığı vaziyet karşısında o yönde seyretmedi. Komite, ayaklarının altında- ki temelin .sarsılmaya başladığını. hissediyordu. Gerçi "gözü kara ihtilâlci'ler hâlâ, "ölüm kor- kusuna tutulmuş arkadaşlar"ını ya tasfiye ede- rek, ya kendi taraflarına çekerek bir yeni dar- beyi plânlamıyor değillerdi ama onu gerçekleşti- rinceye kadar daha idareli davranmayı, aşırı gö- rünmemeyi tercih ediyorlardı. Bundan dolayı- dır ki "Kurucu Meclis M.B.K.'dir" fikrinden, bu grup, bir Danışma Meclisi fikrine yavaş yn geldi. Bunlar diyorlardı ki: "Bir Meclis mi rulmak isteniliyor? Peki. Fakat bu meclis, M.BK. va sadece bir Danışma Meclisi niteliği taşır ve Komiteyi bağlamaz. Karar yetkisi gene Komiteye ait kalır." Bu, elbette ki bir ilerlemeydi ama, Gürsel- le arkadaşlarının aklındakinin gene de çok ge- risindeydi. Mamafih, M.B.K''nde bir meclisin kurulmasının "prensip olarak" kabul edilmiş ol- ması, Gürsele, Devlet ve Hükümet Başkanı sı- fatlarını kullanarak Turhan Feyzioğluna o mek- tubu yazabilmesinin imkânını sağladı. Bu konuda Abdi İpekçi ile Ömer Sami Coşar ilgi çekici bir vaka anlatırlar (*). 20 Eylülde, Türkeş İstanbula, Prof. Kubalıya telefon etmiş . ve bir mesele hakkında görüşmek üzere kendisi- ni Ankaraya davet ir ubalı, beraberinde Sıddık Sami Onarla Hıfzı Veldet Velidedeoğlu- m da getirebilip getiremiyeceğini sormuş. Tür- e Peki" demiş. profesör o a eb uçak- la yl N gelmişler. Komite tarafından çağı- rıldıklarını sanarak Meclise gitmişler. Bakmış- lar, orada, Komitenin bundan haberi yok. Yan- larına Orhan Erkanlı yaklaşmış: — Siz Ankara Palasa gidin, biz sizi orada bulup akşam yemeğini beraber yiyeceğiz, bazı şeyler konuşacağız" demiş. Akşam Ankara Palasa sadece Türkeş Oru- nundan beş Komite üyesi gelmiş: Türkeş, Kabi- bay, Erkanlı, Baykal ve Özdağ. Bunlar profe- sörlere, görüşülecek meselenin mahrem olduğu- nu söylemişler, kendilerini alıp otelin özel ye- mek salonuna götürmüşler. Orada demişler ki: — Son zamanlarda ortaya bir Kurucu Meclis meselesi atıldı. Siz böyle bir meclisin şimdi kurulmasını uygun bulur musunuz?" Sıddık Sami Onar, o günler artık bambaş- ka havalar çaldığı için -daha başında, Üniver- site Bombası da patlamamıştı- "Sakın ha.." de- miş ve Komite olarak tam yetkiyle görevde kal- malarını istemiş. Prof. Velidedeoğlu da ayni mealde konuşmuş. Sadece Kubalı biraz değişik fikir söylemiş, Komitecilerin iktidarda kalacak- ları süre içinde bazı esaslı işlere girişmek iste- diklerini sezdiğini, öyleyse, temsili mahiyeti ha- iz bir organın mesuliyet ortaklığını sağlamanın Komiteyi yıpranmaktan koruyacağını belirtmiş. Türkeş Grupu bu mütalealardan memnun, kendilerini tekrar ve başkasıyla görüştürmeden İstanbula geri yollamış. Gürsele, aldığı karardan sonra, bazı Tür- keşçilerin çattıklarını, Komiteden geçirmeden bu tarz bir vaziyet takınmasını doğru bulmadık. (9) Bk. İhtilâlin İçyüzü (İpekci - Coşar) 123

Bu sayıdan diğer sayfalar: