4 Şubat 1967 Tarihli Akis Dergisi Sayfa 15

4 Şubat 1967 tarihli Akis Dergisi Sayfa 15
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

AKİS herhalde yapılacaktır. Olayın so- rumluları bütün bu hesapları teker teker vermek zorunda kalacaklar- ır. Böyle bir olay, denilebilir ki, ilk defa cereyan etmektedir. Üzerlerin- de Talim Terbiye Kurulundan geçti- &i kaydı bulunan ve aylarca, Tebliğ- ler Dergisinde de isimleri yayınlan- mış olan bu kitapların basılması için Kültür Müsteşarı Adnan Ötü- ken neden bu derece ısrar etmiş ve açıkça kanunların dışına çıkmış- tır? Bakanlık Teftiş Kurulunun ya- pacağı ciddi bir soruşturma bu nok- taları herhalde aydınlatacaktır. E- ger buna Teftiş Kurulunun gücü yetmezse, -ki Bakan Orhan ngi- zin emrettiği soruşturmadan şu â- na kadar hiçbir ses çıkmaması bu- nu göstermektedir-, o zaman duru- mu aydınlatmak yargı organlarına düşecektir. "Bakanlık içinde yi an- layışıyla görev yap -"isterse"- yeni i bir Bakanlık kuzimmabileseğ. ni söyliyecek kadar sorum duygu- sundan yoksun, yaptığı her işle Ba- kanlığın başına yeni yeni dertler a- çan böyle bir kimsenin Müsteşarlık koltuğunda tutulmasındaki maksat bir türlü anlaşılamamaktadır. Tür- kiyede "yârân" kayıran yetkililer çok görülmüştür ama, Ötükenin çevresindeki "yârân" gibisi pek gö- rülmemiştir. (Bu hususa özellikle dikkat eden bir AP'li, geçtiğimiz hafta içinde şöyle dedi: — İnsan, bindiği dalı işte böyle keser... Diyelim ki Bakan Dengiz AP'li; peki, ya Kültür Müsteşarı Ad- nan bey?" Otelcilik "Hotel prematüre" m boylu, kısa kesilmiş dik saçlı enç adam, açık yeşil, yumuşak hal ayakkabıları ki iler ledi, pencerenin önüne geldi, kendi- sini merakla seyreden gazeteciye, "— Bakın, pencereler yeni bir teknikle yapılmıştır. Almanyada imal edildi" dedi. Pencereden, 40 metre kadar aşa gıda kalan Atatürk caddesindeki o tomobiller ve Meclis civarı kuşbakı- şı seyredilebiliyordu. Şehrin üzeri ne çöken kalorifer dumanı tabakası olmasa, manzara gerçekten güzeldi. Pencereye ulaşan dik saçlı genç adam, elini alüminyumdan yapılma 4 Şubat 1967 manivelaya uzattı. Bunun işleyiş tarzım gösterecekti. Elini değdir- mesiyle "of" diye inliyerek sıçrama- sı om oldu. — Ah, bu statik elektrik.." diye öfkeyle söylendi. Sonra sâkinleşti, izahat vermeğe devam ederek, misafiri olan gazete- ciye yol gösterdi: "— Buyrun, lim." Maun ve açık yeşil renklerin kay- naştığı rahat ve lüks görünüşlü o- turma odasından yatak odasının ka- pısına doğru ilerleyen üç kişilik grupun önünde yine dik saçlı genç adam vardı. Kapının tokmağım çe- virirken, vücudu gerildi ve elini yıl- dırım hızıyla geri çekti. Arkada, ga- zetecinin yanında bulunan Resepsi- yon Müdürü, içeri kısmı göre- — Yine mi çarptı?" diye sordu. Beriki, deminki kadar öfkeli ol- mayan bir ifadeyle, "evet" anlamı- na kafasını salladı. Yatak odası Kı- zılay yönüne bakıyordu. İki kişilik sade ve rahat yatak, maun gardrop ve zarif eşyalar güzel manzarayla birleşince çok hoş bir etki yapıyor- du. Bu sırada odaya, sade kıyafetli bir kadın girdi, saygılı bir ifadeyle dik saçlı adama yaklaştı, "— Efendim, bu kısımdaki oda- YURTTA OLUP BİTENLER lar çok sıcak oluyor, müşteriler şi- kâyetçi. Obür kısım ise soğuk.." de di. Beriki, Klim; ayarı tamamlanınca düzelir" diye cevap verdi. O oda gerçekten biraz fazlaca sıcaktı. Gazeteci, iki oda ve sarı fa- yans döşeli bir banyodan ibaret, "ufak apartman dairesi" denilen bu kısmın günlük ücretini sordu: 160 liraydı. Luna park gibi gonra "aşağıdaki büyük ziyafet sa- lonunu ve lobiyi görmek üzere" a çıkıldı ve asansöre ilerlen- Bu sırada, duvarın üst kısmın daki 50 santim kadar uzunluktaki silindir bir cisim üzerinde "5" raka- mı belli olan turuncu bir ışık yanıp sönmeğe başladı. Dik saçlı adam, "Bir dakika.." diyerek, köşedeki te- lefona gitti, konuştu. Döndüğünde, silindiri göstererek bilgi verdi: Her yöneticinin bir rengi vardı. Meselâ kendisininki turuncu idi. O renk yandığında, üzerinde beliren telefon numarasından, kendisinin aran- makta olduğu anlaşılıyordu. Bunun faydası, son derece komplike olan binanın katları arasında dolaşan yöneticilerin, arandıklarında kolay- ca ve süratle bulunabilmeleriydi. Yalnız, bu silindirin, birisi arandı- Büyük Ankara Otelinde servis Acele işe şeytan karışır!

Bu sayıdan diğer sayfalar: