4 Şubat 1967 Tarihli Akis Dergisi Sayfa 18

4 Şubat 1967 tarihli Akis Dergisi Sayfa 18
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

galandı ve emsaline az rastlanan bir alkış tufa- nı tahta kaplı duvarlarda bomba gibi patladı. Pek çok kimse ayağa kalkmış, öyle alkışlıyor- du. Göz yaşlarını tutamıyanlar kadınlardan iba- ret değildi. Avuçlar patlatılırcasına çırpılıyor- du. Görülmemiş bir heyecan, herkese hâkimdi. İsmet Paşa, ismi okunduğunda, cebinden yemin metni yazılı kartı çıkardı, kendine mah- sus yürüyüşüyle merdivenlere doğru ilerledi. Tezahürat bütün şiddeti ile, daha doğrusu bü- tün haşmeti ile devam ediyordu. İsmet Paşa ba- samakları yavaş adımlarla çıktı, mikrofonun önüne geldi. Alkışlar son haddindeydi. Cumhur- başkanlığı locasının yanındaki locaya çıkmış bulunan M.B.K.'nin genç ihtilâlcileri Türk De- mokrasisinin bu I numaralı mücahidini coş- kun şekilde selâmlıyorlardı. Ağlıyanlar artmış- tı. Salon sesten yıkılacak haldeydi. Ismet Paşa bir an durdu, tezahüratın dinmesini bekledi. Fakat tezahüratın sonu geleceğe benzemiyordu. İsmet Paşa başı ile selâm verdi. Dinleyiciler ara- sında biri "Çok şükür, Allah bu günleri de gös- terdi Paşam" diye haykırdı. Bu, alkışları büs- bütün arttırdı. Sükunet ancak bundan sonra, Ismet Paşa gözlüklerini takıp tok ve biraz bo- guk sesi ile elindeki karttan Temsilciler Mecli- si üyelerine ait yemini okumağa başladığında, o da yavaş yavaş avdet etti. İsmet Paşa şöyle diyordu: "— Yurdun bağımsızlığı ve bütünlüğü, mil- letin egemenliği ve mutluluğu, hukuk devleti, demokrasi ve insan hakları ilkeleri uğrunda bütün gücümle çalışacağım. Adalet ve ahlâk e- saslarına bağlılıktan ve yeni anayasayı demok- ratik ve lâik Cumhuriyet esaslarına göre kısa zamanda hazırlamak ve iktidarı yeni meclise devretmek ülküsünden ayrılmıyacağım. Bunun için şerefim, namusum ve bütün mukaddesa- tım üzerine' and içerim." İsmet Paşa "And içerim" kelimelerini he- nüz tamamlamamıştı ki birincisinden çok daha kuvvetli bir yeni alkış salvosu yeni Meclis bi- nasını şık duvarlarım tekrar sarstı. Bu sefer, hemen herkes ayakta idi. İsmet Paşa, on ay ev- vel Demokrat külhanbeylerin kaba kuvvetiyle indirildiği (Millet Kürsüsünde tekrar, millet temsilcilerinin ve halkın derin sevgisinin teza- hürlerini seyrediyordu. Salonda sanki bir kıya- met kopmaktaydı. İsmet Paşa gözlüklerini çı- kardı, meşin kılıfına koyarak bunu ceketinin sol yan cebine soktu. Başıyla bir defa daha se- 138 lâm verdi. Dinleyiciler artık tutulmaz haldeydi- ler. Üst sıralardan ihtilâl arefesinin ve sonra- sının meşhur tezahüratı, bilinen temposuyla yükseldi: "Ya.. Ya.. Ya.. Şa.. Şa.. Şa.. İsmet Paşa çok yaşa!." Tempoya bütün salon katıl- makta gecikmedi. M.B.K. üyeleri, çoğu ayakta, hâlâ ve şiddetle alkışlıyorlardı. İsmet Paşa ba- samakları yavaş yavaş indi, dinmeyen tezahü- rat arasında yerine oturdu. Alkışların sönmesi için kâtibin, İnönüden sonra yemin etmesi ge- reken üyenin adını okuması icap etti. İnönünün yerine oturmasıyla birlikte salon âdeta boşaldı. O akşam, telefonla hatırını ve nasıl olduğu- nu soran bir dostuna İsmet Paşa: "— Ooo, çok iyiyim, çok keyifliyim.." ce- vabını verdi. Asker, mızıka, bayrak bizde ve çok yerde halkı heyecanlandırır, coşturur. İsmet Paşaya gelince, daima bu çapta olmasa bile, o da her zaman askeri ve sivili, vatandaşların sevgi te- zahüratım çeker. Bunun oyla hiç bir ilgisi yok- tur. İsmet Paşaya öyle yerlerde öyle tezahürat yapılmıştır ki sonra oralardan C.H.P.'ye pek az oy çıktığında çok insan -fakat hiç bir zaman kayınvaldem değil; o, bunu en iyi anlamış kim- sedir- şaşmıştır. Ancak 1961 yılının 6 Ocağında Ankarada gördüğüm bayram havası askerin, mızıkanın ve bayrağın neticesi değildi, İsmet Paşaya ya- pılan, anlattığım tezahürat da sadece İsmet Pa- şanın şahsan ilgilendirmiyordu. Kurucu Mec- lis, halkın nazarında, sivil idarenin geri gelme- siydi. Yedi ay içinde askeri idare, en iyi niyeti taşısa dahi, tabiatının icabı olarak memleket çapında bir sıkıntının sebebini teşkil etmişti. Vatandaş bunalmıştı. Vatandaş, aslında hiç se- bebi yokken, devrilen idareyi bile arar olmuştu. Bu, benim inancım, işlemesi ne kadar aksak da olsa, demokratik rejime türk halkının alışmış bulunmasının neticesidir ve tabii gene benim inancım, bundan dolayıdır ki Türkiyede otoriter bir idare kurma hevesleri, önünde sonunda o heveslerin sahiplerini hep hüsrana götürecek- tir. O 6 Ocakta, Meclisin salonunu dolduran al- kışlar o gün ve daha sonraları, bende hep bu kanaati uyandırmıştır. Kurucu Meclis elbette ki, aslında da bir büyük merhaleydi. Fakat İsmet Paşanın 1961 seçimlerinden sonra Başbakan oluşuna kadar normal bir sivil idarenin Türkiyede işlediğini iddia etmek imkânı yoktur. Kurucu Meclisin a-

Bu sayıdan diğer sayfalar: