4 Şubat 1967 Tarihli Akis Dergisi Sayfa 7

4 Şubat 1967 tarihli Akis Dergisi Sayfa 7
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

AKİS — Yarın sekizde a lâ- zım, değil mi?" diye sor öğüş başım salladı. Kylimde ki toz silinmeden "Ortanın Solu Eki- bi" Tarsusa gidecek, oradan Mersi- ne geçecek, geceyi Mersinde geçire- cek, ertesi sabah Adanaya dönecek ve 4 Şubattaki İl Başkanları toplan- tısına katılmak üzere Ankaraya ha- reket edecekti. "Ortanın Solu Ekibi" Adanaya geldiği zaman, günlerden Çarşam- baydı. Ilık bir güneş Çukurovayı 1sı- tıyordu. Ecevitin yanında Merkez İ- dare Kurulu üyeleri Ali İhsan Göğüş ile İhsan Topaloğlu, Parti Meclisi üyesi Kemal Sarıibrahimoğlu, böl- geyle görevli Malatya (Milletvekili ehmet Delikaya vardı. Bölgenin başka milletvekili ve senatörleri ha- va alanında Genel Sekreterle arka- daşlarım bekliyorlardı. Seksen ka- dar otomobilden müteşekkil muaz- zam bir kafile, korne çalarak şehi- re hareket ettiğinde, alana yaya gel- miş bir Çukurovalı gözleri parlaya- rak: "— Partiye hareket geldi, partiye hareket geldi. Bu, bereket doğura- cak" demekten kendini alamadı. Adanalılar, seçimler dahil, one zamandır C.H.P.'nin böyle bir toplu- luğu, hem de kendiliğinden, -zira A- dananın C.H.P.'li bilinen büyük top- rak sahipleri bu sefer karşılamada yoktular, keselerinin ağızlarını da açmamışlardı- toparlayabildiğim ha- tırlamıyorlardı. Üstelik, ortada da ne bir seçim, hatta ne bir kongre vardı. Ama pinekleyen bir C.H.P. Orta- nın Solu sloganıyla, belki de Orta- nın Solu tartışmalarıyla küllerini at- mış, -önce gerinmiş, şimdi ancak memleketin önemli anlarında rast- lanılan şekilde canlanmıştı. Kim bilir belki de memleket, çok kimsenin farketmediği önemde bir anı- yaşamaktaydı. Monolog değil, diyalog güni Ecevit daha Adanaya ayak bastığı gün Esnaf ve Küçük Sa- natkârlar Dernekleri Birliğini, Şo- förler Federasyonunu ziyaret etti. Akşamüstü şehrin en büyük sine- ması Erciyasta halka açık bir top- lantı vardı, ona katıldı. Çok kimse, ağzına kadar dolmuş sinemanın bal- konunun çökmesinden korktu. Sa- londakiler toplantı vaktinden saat- lerce ewvel gelip yerlerini almışlar- dı. Sonra gelenler ayakta kaldılar, daha sonra gelenler ise kapının dı- şından, Ecevitin konuşmasını o ho- parlörden dinlediler. Genel (o Sek- reter hayli rötarla -Ortanın Solu E- kibinin, yurt gezilerinde vatandaşı bekletmemesi, programını bu önem- li prensibi gözeterek yapması, bir yerde dediği saatte bulunmak neza- Ecevit Adana Otomobilciler Derneği üyeleriyle Adım, adım Güneydoğu 4 Şubat 1967 YURTTA OLUP BİTENLER ketini göstermesi lâzımdır- geldiğin- de kapının önü de dolmuş ve halk sokağa taşmıştı. Bu, bir gün Adana- nın ilçelerinde, bir ertesi gün İsken- derunda ve Antakyada, müteakip gün Hatayın ilçelerinde ve Gazian- tepte, daha sonra da Maraşla başka bazı ilçelerde hep böyle oldu: Dai- ma geciken bir ekip, fakat onu sa- bırla, ilgiyle bekleyen muazzam ka- labalıklar. Kalabalıkların özelliği, bunların büyük nisbette "halk" ta- rafından teşkil edilmeleriydi. C.H.P. bilinmez ama, her halde bir C.H.P. Genel Sekreteri ilk defa, şarlatan- lık yaparak değil onunla diyalog ku- rarak halka iniyordu. Erciyas sinemasındaki toplantı- da, belki hayatından memnun olma- yan bir grup vardı: Sandviç ve ga- zoz satan çocuklar. Onlar ellerinde tablaları, kalabalık arasında inanıl- maz bir meharet ve büyük tecrü- beyle dolaştılar ama kimse ne bir sandviç yedi, ne bir gazoz içti. Hem de bunlar saat 18'de gelmişlerdi ve saat 22'ye yaklaşmıştı. Derin bir dikkat, parlak gözler Ecevitin ko- nuşmasını sonuna kadar ilgiyle ta- kip etti. Bu da, seyahatin bütün merhale- lerinde aynı oldu. Fasıllı konuşmalar 'H.P. Genel Sekreteri bu seyaha- tinde bir yeni tertip uyguluyor- du. Toplantıların, çeşitli atraksiyon- lardan müteşekkil bir sirk progra- mı havası içinde geçmesi "tek ha- tip" usulü sayesinde önlenmişti. He- men her yerde, sadece Ecevit ko- nuştu ve aşağı yukarı aynı konuşma- yı yaptı. Bundan dolayıdır ki seya- hatin sonunda, hep bir konuşmayı dinlemekten canları çıkmış gazeteci- ler bu konuşmayı "fasıl"lara ayırdı- lar ve her bir fasla bir isim koydu- lar: "Toprak Reformu faslı", "Ara- cı faslı", "Moskova faslı", "Mao fas- lı", "Arsa-torna faslı". Tren faslı", "Vita faslı", "Sosyalistlik faslı".. Bi- tişe ise e gazeteciler, "Dua faslı" de- diler. Ama bu, Ecevitle beraber do- laşanlar için böyleydi. Bu konuşma- yı bir yerde dinleyenler onu yürek- ten benimsemekten kendilerini ala- madılar. Ceyhanda, Ecevit Toprak Reformunu anlattığında "Bunu bi- ze seçimlerde, böyle neden anlat- madılar?" diye haykırmaktan kendi- ni alamayan Selâhaddin Bilene ka- dar.. Eski bir C.H.P'li olan Selâ- haddin Bilen bir kaç bin dönümlük 7

Bu sayıdan diğer sayfalar: