2 Nisan 1966 Tarihli Akis Dergisi Sayfa 13

2 Nisan 1966 tarihli Akis Dergisi Sayfa 13
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

AKİS zar olagelmiş ülkelerde kurup, o ül- kedeki iç pazar için, oradaki ucuz emek ve düşük taşıma ücreti ile daha kârlı üretim yap- mak istemektedirler. Yabancı ser- mâye kârını dışarıya transfer ede- bilmekte, kendi mantığına uygun bu sistemin işleyişi sonunda, o ül- kedeki mahdut sermaye birikimi LE da dışarıya akmaktadır. En basit şekilde işleyişi bu olan sistemden iki yarar o sağlanabil- mektedir. Bunlardan birisi, belli o- randa yeni iş alanları açılması; di- geri ise, bu işletmelerde ortak du- rumunda gözükecek milli müteşeb- bislerin milliliklerini kaybetmeleri ve esnaflaşmalarıdır. İş imkânı ya- ratılması da bazan görünüşte kal- maktadır. Zira belli bir sahayı ka- patan yabancı sermaye, kendisiyle rekabet düzeyine erişemeyecek o- lan yerli sermayenin bir e bu- ralara girememesine yol açmakta- dır. Ayrıca, Türkiyede olduğu gibi, yerli sermayenin yatırım yapmış bulunduğu alanlara gelmesine sık sık izin verilirse, yabancı sermaye- nin yarattığı iş imkânları, biraz sonra kapısını kapatacak olan yer- li işletmelerin işsiz işçileri tarafın- dan silinmektedir. Gerçekten, Devlet Plânlama Teş- kilâtının yaptığı geniş bir araştır- Türkiyede de rum Yabancı oserm bancı sermaye ile ortaklık halinde. ki özel sermayeli 51 * 49 şirketleri yatırım için izin alırlarken, yabancı sermaye komitesine "şu kadar süre sonra ihracata yöneleceğiz. Böylece Türkiye pazarından değil, dışardan kâr sağlıyacagız. Türkiyeye döviz kazandıracağız" demekte, fakat yıl- lar da geçse Türkiyedeki iç pazar- dan başka bir yere yönelmemekte- dir. Komiteye yapılan bildirimler "taahhüt" sayılmamakta, bunlara dokunulmamaktadır. . Şirketlerin, transfer hakkı kazandıkları kârları da Türkiyenin mahdut sermaye bi- rikiminden olmaktadır. Bu şirket- ler, komiteye bildirdikleri sermaye- yi yıllar geçse de bir türlü Türkiye- ye getirmemekte ve türk müteşeb- bislerinin kredi imkânlarına da or- tak olmaktadırlar. Araştırmaya göre, bu şirketler, sermayelerinin yüzde 116'sı oranın- da iç kredi kullanmaktadırlar. Bu oranın bundan da yüksek e rahatça söylenebilir. o Çünkü bancı sermayeli şirketler Yabancı 2 Nisan 1966 Memduh Aytür Kapıyı dışardan kapatan adam Sermayeyi Teşvik Komitesine yap- tıkları bildirimde - akıllarına estiği gibi sermaye getirdiklerini söyle- mekte, Ticaret Bakanlığındaki me- murlar, anlamadıkları sanayi çeşit- lerinden birinde yer alan bu malze- melerin, teknik bilginin sermaye o- larak bedelinin, bildirimde olduğu gibi olup olmadığını kurcalayama- maktadırlar. Bir başka nokta, yabancı serma- ye şirketlerinin daima anonim şir- ket şeklinde teşkilâtlanması, böyle- ce geniş mali kolaylıklardan yarar- lanmaları, fakat aslında bir şahıs veya aile şirketi gibi dar ve halka kapalı kalmalarıdır. Şirketler, Tür- kiyeden ham madde de almamakta; ya metropoldeki ana şirketin ima- latı olan parçaları burada monte e- derek bir "ithalât sanayii" halinde kalmakta, ya da gene iç pazar için dışardan aldıkları ham maddeleri burada işlemektedirler. Bunların imâl ettikleri malların Türkiyeye maliyetiyle, aynı malların dışardan övizle ithali arasındaki maliyet farkı bu sebepten sıfıra yakın ol- maktadır. Şirketler, getirdikleri ser- mayeye oranla büyük kârlar trans- fer edebilme hakkı kazanmakta, fa- kat "tatlı kâr ülkesi" saydıkları YURTTA OLUP BİTENLER Türkiyeden ayrılmak istemedikleri, böyle şartları dışarda bulamıyacak- larını bildikleri için, bu kârları transfer etmemekte, yeni yatırımla- ra yöneltmektedirler. Yeni yatırım- lar, bir süre sonra daha geniş kâr transfer hakları (o sağlıyacağından, bundan bizim ii hiç bir yararı- mız olmıyaca 1965 lında dirletlerin bildirim- lerine göre, 397 milyon lirayı bulan yabancı özel sermayenin transfer ettiği kârlar, aynı yıl 127 milyon lirayı bulmuştur. Bildirilen serma- yenin yüzde 27'sini bulan bu kâr transferi "tatlı kâr"ın nedenini a- çıklamaktadır. Yabancı şirketler huylanınca Plânlama Teşkilâtının bu araştır- ması, ilk günlerden itibaren bu şirketleri huylandırmıştır. Araştır manın yapılmasında emeği geçen Plâncılar, zamansız ziyaretlerle kar- şılaşmaya başlamışlar, kendileriyle çok sayıda insan -hem de çok çeşit- li çevrelerden- ilgilenmeye başla- mıştır. Araştırma bitmiş, sonuçlar elde olunmuş ve 1 Programı için bu konuda tedbirler tespitine karar verilmiştir, "İhracata yönel- meyen yabancı sermaye şirketleri - nin izinleri iptal edilmelidir", "ya- bancı sermayenin yurda gelişinde, Yabancı Sermayeyi Teşvik tesine yaptığı bildirimde kabul "ek tiği şartlar ilerde de bir taahhüt sa- yılmalıdır" gibi denetleyici hüküm- lerin yer aldığı bu tedbirler, goy- goycuları ürkütmüş, Sanayi Baka a- nı Turgutla Başbakan Demireli ar- dıardına ziyaret etmelerine yol aç- mıştır. Aynı günlerde New York Times- de çıkan bir yazıda, AP Hükümeti- nin bu tedbirler karşısında ei cağı tavır ele alınmakta ve "Hükü- mete dış çevreler bunun için mi gü- venmişti? İyi niyetli iktidar, hâlâ devletçi ayı teknisyenler ta- rafından iğfal edilmektedir" denil- mektedir. AlD'nin o günlerde bazı çevrelerle (| sıkıfıkılığının (o artması dikkati çekmeye başlamıştır. 1966 Programına “yılın ilk altı ayında kanunlaşacaktır" şartıyla konulan bu tedbirlerle ilgili çalışmalar bu- güne kadar başlamamıştır. Ticaret Bakanlığı, kendisine verilen bu gö- rev konusunda sorulan sorulara ce- vap verememektedir. Başbakanın "söylenecek bir şey oldu mu, ben siz sormadan da söy- lerim" diyerek cevapsız bıraktığı 13

Bu sayıdan diğer sayfalar: