2 Nisan 1966 Tarihli Akis Dergisi Sayfa 6

2 Nisan 1966 tarihli Akis Dergisi Sayfa 6
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

YURTTA OLUP BİTENLER Ayni sürenin 41 — 46. âyetlerini okuyalım: "Solcular; ne solculardır! Ateşin, derilerinin deliklerine işleyen sıcak- lığı ve kaynar bir su ve bir kapkara dumandan bir gölge içindedirler ki o gölge ne serin ne de faydalıdır. Çünkü onlar bundan önce şehvetle- rine düşkündürler. O büyük günah üzerinde ısrar ederler." Beled süresinin 20. âyetinde sol- cuların durumu ve sonu açıkca ha- ber. verilmiştir; nların cezası üzerlerine kapıla- rı sımsıkı kapatılmış bir ateştir." Komünist ülkelerin "Demir per- de" sini ve cehennem olduğunu işa- ret ediyor. Sağda iyilikler, solda kötülükler vardır. İyi işler "sağ" la, kötü iş- ler "sol" la yapı- lır, Kur'an'da bu- na dair deliller de vardır. Büyük İslâm Peygamberi ve in sanlık (o tarihinin en yüksek ve ger- çek inkılâpçısı Hazreti Muham- medin de bu ko- nuda sözleri riva- yet edilmiştir. Mi'rac sırasında bir adam ve ka- raltılar (ogörüyor, Hazreti Cebrail'e soruyor Ve Şu ce- vap veriliyor: "Bu, Âdem'dir, sağında ve S0- lunda olan bu ka- raltılar da soyu- nun oruhlarıdır; Sağında (olanlar cennetlik, solunda olanlar cehen- nemliktirler. Sağına bakınca güler, soluna balonca ağlar Sevapları yazan “melek sağda, günahları yazan melek soldadır. Sağdaki melek iyilikleri on mis- li yazar. Soldaki melek bir kötülük görünce yazmak ister, sağdaki me- lek "dur!" der; o da altı saat bek- ler, kul mn duyar ve tövbe ederse birşey yazmaz; tövbe etmez- se bir günah yazar. Ne ilim adamı! Cadı kazanı kaynatıcılardan o bir başkası, Tekin Erer komünizmi pek ilmi tarzda anlatmaktadır. İşte, 6 her sözünde ne kadar dikkatli, onun tariflerinden parçalar: Hayvanlar âleminde yalnız do- muzlar, insanlar arasında da sade- ce komünistler dişilerini okıskan- mazlar. Komünizme göre namus bir burjuva âdetidir. Ancak kapitalist- ler kötü bir an'ane kurarak eşlerine sadık olurlar. Komünizmin kurucu- su Karl Marks bütün kadınların fa- hişe olduklarını iddia etmiş, serbest sevişmeyi ahlâklılık saymış ve ko- münizmin esaslarını bu temellere, istinat ettirmiştir. Komünizm rejimi, kadında iffet ve namus aramadığı ve ailenin bir burjuva geleneğinden doğduğunu iddia ettiği için, komünist ülkeler- Bardakta fırtına Cumhurbaşkanlığı seçiminin hiç beklenmedik bir renkli tarafı oldu. Cumhurbaşkanı Sunayın Meclise teşekkür ederken ve Anıt Kabir muştur. — Altına defterine yazdığı yazıda, başarı kazanmak için Allahın yardımını ni- yaz etmesi tartışmalara yol açtı. Bir Cumhurbaşkanının böyle bir anda Allahtan yardım niyaz et- mesini lâikliğe aykırı bir davranış saymak pek fazla devrim softalığı- dır. Lâiklik elbette ki bu değildir. Bir devlet adamının lâikliğe aykı- rı davranışının tipik misali Başbakan yâvesidir. Oradaki Allah kelimeleri, yeni Cumhurbaşkanı olmuş Su- nayın ağzından çıkan Allah kelimesinden bambaşka maksat taşımak- tadır. Allaha inanç herkesin hakkıdır. Allahın istismarı ayıptır. Su- nayın bir istismar gayesi gütmeden o heyecanlı anında sadece yüreği- nin sesini dile getirdiği açıktır. Ama, Allah kelimesinin duyulmasıyla birlikte A.P. sıralarında in- filâk eden görülmemiş alkış ve ertesi günkü A.P. gazetelerinin man- şetlerine bu kelimenin çıkarılmış olması ortada bir istismarcı gru- pun varlığını her halde Cumhurbaşkanı Sunaya ispat etmiştir. Eğer bu, Sunaya, bir Cumhurbaşkanının her hareketinde, hattâ ihtiyatlı olması gerektiği hususunda tecrübe yerine geçerse ve Sunay meselâ bir Atatürkün, bir İnönünün böyle istismarlara konu vermekten niçin kaçındıklarını anlarsa ilk günün hadisesi ilerde kendisi için kazanç sayılacaktır. de mesken sıkıntısı da çekilmez. Beş odalı, dört odalı evlerde, yahut a- partman dairelerinde, birkaç aile bir arada mükemmel barınırlar. Bugün Sovyet Rusyadaki işçile- re ait apartman dairelerinde, birkaç ailenin bir arada oturmadıkları yer pek nadir olarak gösterilebilir. Ge- ce mesaisinden geç vakit ikametgâ- hına dönen kadın işçiler, çok defa odalarının değiştiğini farkeder, fa- kat bunu yadıgamazlar, “İtham ediyo Yola böyle kanlar, hedeflerinin kimler olduğunu söylemekte de gecikmemektedirler. Kadırcan Kaf- Demirelin Bayram Gazetesi " AKİS lı, cadılarını saymaktadır Mitingde fakirler ve orta halliler vardı, milliyetçi öğrenciler, din a- damları dikkati çekiyordu, milliyet- çi Üniversite öğretim üyelerini genç profesör Nevzad Yalçıntaş temsil ediyordu. , Fakat hani Ticaret Odası? Hani İşverenler Sendikası? Hani banka- lar, hani tanınmış işadamları? Ga- zeteciler Cemiyeti, Gazeteciler Sen- dikası neredeydiler? Daha bir çok "sözde büyük" teşekküller neredey- diler? Komünizm onlar için tehlike değil midir? Komünizm bizlere zah- met getirecek de onlara ni'met mi getirecek? Kadırcan Kaflı için komünist ol- manın delili de a- çıktır. Türkiye Mili Talebe Fe- Atatürk resmi koy "yolundayız" de mişlerdir. e Kaflı, şahadet parmağı nı dehşetle uzata- rak haykırıyor: — İşte, komü- nist olduklarının delili! Niçin, izin- deyiz demiyorlar da, yolundayız di- yorlar? Çünkü, ko münistlerin meş- hur ünvanları yol- daşın aslı, ,yoldur da ondan. Sonra, bir ko- münist yakalamış olmanın sevinciy- le kibarlığını belli ediyor: “ Köpekler her zaman havlar lar, aslanlar ancak gerektiği zaman kükrerler.." . ..ve, Demirelin, mitingten Hükü- metin pek memnun olduğu beyanı- na karşı mukabelede bulunuyor: "— Biz de, Hükümeti memnun ettiğimiz için memnunuz." Tekin Erere gelince, o, şahadet parmağını seçmen zümresinin bir parçasına uzatıyor ve itham edi- yor: Bizde Türkiye İşçi Partisi için çalışan ve ona oy veren Maçka'nın, Nişantaşı'nın, Kadıköyünün sosye- tik hanımları acaba bu komünizmin nesine hasret çekerler? Yoksa bü- 2 Nisan 1966

Bu sayıdan diğer sayfalar: