2 Nisan 1966 Tarihli Akis Dergisi Sayfa 24

2 Nisan 1966 tarihli Akis Dergisi Sayfa 24
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

na halde kızdı. Başbakan orada, tam bir harp tahrikçisi gibi konuştu ve onun katı tutumu ge- niş tepki yarattı. İsmet Paşanın bu tutumu çok üzülerek takip ettiğini hatırlıyorum. Bir gün bana: "— Dünya basınında görüyorum, Batı-Do- gu münasebetlerinde başka bir devir açılıyor. İstidat buyken Adnanın Amerikada buna tam zıt istikamette vaziyet alması bizi kraldan faz- la kralcı bir duruma sokuyor. Hiç kimse, başın- da belalı, huysuz ve kışkırtıcı bir müttefiki ol- sun, istemez.." dedi. Hadise suydu: Hrutçof Amerikaya gitmiş- ti. Eisenhower'e misafir olmuştu. Orada mute- dil konuşmalar yapmıştı. "Barış içinde biram- da yaşamak" prensibi mesafe alıyordu. Her- kes buzların çözülmesine yardımcı olmak isti- yordu. Amerika ve Rusya birbirleriyle müna- sebetlerini sıkılaştırıyorlardı. Böyle bir ortam- da, Washington'dan sonra Amerika içinde kısa bir turne yapan, New York, Dallas ve Pitts- burgh'a giden, oralarda daha ziyade, bir dev- let adamı değil de tüccar gibi iş çevreleriyle te- mas eden Menderes sıcak aşa soğuk su katar konuşmalar yaptı. Sovyetler Birliğine verdi, veriştirdi. Onlarla barış içinde beraber yaşana- mayacağını söyledi. Komünizm tehlikesinin ve- hametinden bahsetti. Kısacası, gidişe tam ay- kırı bir vaziyet aldı. Tabii bu, barışı pekleştir- mek için çalışan memleketler üzerinde gayet kö- tü bir tesir yarattı. Bir çok NATO müttefiki- mizin dahi Güvenlik Konseyi seçiminde bizi bı- rakıp komünist Polonyayı desteklemelerine bu tesirler sebep oldu. Halbuki Menderes dünyada olup bitenleri biraz yakından takip etseydi, mil- letlerarası basını azıcık okusaydı kendisi Ame- rikadayken amerikan gazetelerinin "Amerika, Rusyayla bozuşmak pahasına Güvenlik Konse- yinde Türkiyenin adaylığını Polonyaya karşı sonuna kadar desteklemek niyetinde değildir" diye yazdığını görür ve havayı daha iyi anlar- dı. Tabii bunda, dış politika müşaviri Fatin Rüştü Zorlunun kusuru Menderesin kusurun- dan da fazladır. Zira dış politikada, artık o ta- rihlerde Başbakanı Dışişleri Bakanı idare edi- yordu ve Menderes Zorlunun verdiği bilgiler üzerine, onun telkinleriyle tutumunu çiziyordu. Fatin Rüştü Zorlunun ise, dünyayı görecek ha- li yoktu. Gittiği yerlere metresini de götürüyor, vaktini daha ziyade onunla geçiriyordu. Bu genç kadın Amerikada da Zorlusuyla buluşmuş, Menderes de fazla bir sesini oçıkaramamıştı. Ya, Dışişleri Bakanının halinden anlıyordu, ya da 'balığın baştan koktuğu cevabını almamak için göz yummayı tercih ediyordu. İşte, Menderesin bu seyahati esnasındadır ki Türkiyede, bilhassa D.P.nin müstakbel ka- deriyle ilgili son derece önemli bir hadise cere- Hüsnü Yaman budur. Koraltanı KATMAK için adaylığını koyduğunda herkes güldü. Hi nü Yamandan bir Meclis Başkanı, belki Koral. tandan bir Meclis Başkanından da fazla komik geliyordu. Ama anlaşıldı ki Yaman, Yırcalıyı itham etmek için bu rolü üzerine almışt ır. yan etti. | Kasımda yapılacak olan Türkiye Bü- yük Millet Meclisi Başkanlığı için Sıtkı Yırca- lı, Refik Koraltana karşı adaylığını koydu. Koydu ve kaybetti. Daha doğrusu, Bayar ve Menderes Yırcalının kazanmasına müsaade etmediler, Eğer Sıtkı Yırcalı, dörtten üçe inmiş olan Kurucuların üçüncüsünü de haklasaydı D.P. nin âkibeti değişik olur muydu? Bu, daha son- raları çok kimsenin aklım kurcalayacaktır. Halbuki, meseleyi başka türlü ortaya koymak lâzımdır. 1959'un OKasımında D.P. Bayar ve Menderesin işaretiyle oturan, onların işaretiyle kalkan bir siyasi teşekkül olmuştu. Yırcalı, an- cak iki Kurucunun rızasıyla Meclis Başkanı se- çilebilirdi. Onlar razı bulundukları takdirde, D.P. Grupu Yırcalıyı Meclis oBaşkanlığı için aday dahi gösterse Bayar ve Menderes seçimi mutlaka önlerlerdi. Nasıl mı? Gruptaki aday seçimiyle Meclisteki Baş- kan seçimi arasında Yırcalıyı Haysiyet Divanı- na verip D.P. den ihraç ettirerek.. Şimdi denilebilir ki: Grup buna müsaade 189

Bu sayıdan diğer sayfalar: