2 Nisan 1966 Tarihli Akis Dergisi Sayfa 7

2 Nisan 1966 tarihli Akis Dergisi Sayfa 7
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

AKİS tün bu gerçekleri bilmiyorlar mı? Bilmeden komünist temayüllü İşçi Partisi hizmetinde çalışıyorlarsa bir ayıp, bilerek çalışıyorlarsa bin a- yıp!.. Biz Türk kadınlarının yüzde 40'ının değil yüzde l'inin dahi iffet ve namustan mahrum bulunmaları- na hiç bir zaman razı olmayaca- ğız!.. Yurdun dört bir tarafına yayılan mitinglerin daha da iptidai hatiple- ri ise bunların bir kaç misli saçma ve tehlikeli telkinleri fütursuzca kütlelere yapmaktadırlar. Aydınlar, görev başına! Bugün Türkiyede komünizmi telin adı altında başlatılan cereyanın antikomünizmle ilgili olmadığını ve korkunç bir gericilik hareketinin başlangıcını teşkil ettiğini hiç bir şey bu misallerden daha iyi göste- remez. Zaten bir A.P. milletvekili, Sait Sina Yücesoy bundan bir süre önce Meclis kürsüsünden, Türkiye- de ki bütün ileri hareketlerin sol- cuların, masonların, komünistlerin, yahudilerin marifeti olduğunu ilan etmiş ve bunları lanetlemiştir. Şim- di, bir Demirel İktidarının işbaşında bulunması, maskenin yüzden sıyrılıp oyunun daha açık oynanmasına fir- sat teşkil etmiştir. Bu hafta Türkiyede, tıpkı vak- tiyle Kıbrıs konusunda olduğu gibi ir "komünizmi ve gafleti telin mi- tingi" furyasının bütün memleketi kaplamak istidadı kazandığı | belli olmuştur. Bu mitinglerde tatbik e- dilen bir aldatmaca, sanki hareke- tin arkasında Ordunun bulunduğu zehabını vermektir. Halbuki Türk Ordusu bütün tarih boyunca Tür- kiyedeki ileri hareketlerin yaratıcı- sı olmuştur ve Türk Ordusunu ge- riciler karşılarında bulmuşlardır. Türk Silahlı Kuvvetlerinin açıktan cephe aldığı komünizmin, Kadırcan Kaflıyla Tekin Ererin ve öteki pro- fesyonel cadı avcılarının bahsettik- leri komünizmle zerrece ilgisi O bu- lunmadığı herkesin bildiği bir ger- çektir. Komünizm adı altında ileri hareketlerle uğraşmak, laikliğin, sosyal adaletin, hatta medeni kanu- nun ne kadar ilkesi varsa hepsini bu etiketle kötülemek, Türkiye Cumhuriyetini bir teokratik devlet haline getirmek çabası her halde fayda verecek değildir. Ne var ki, nasıl McCarthy'cilik amerikan aydınlarının ve amerikan basınının aklıbaşında organları tara- fından teşhir olunup itibardan düşü- 2 Nisan 1966 rülmüş, tesirsiz bırakılmışsa aynı görev şimdi türk aydınlarının omuz- larındadır. Komünizmle mücadele adına girişilen hareketin tehlikesi ikidir: İrtica körüklenmektedir ve asıl komünist faaliyet kendisine ta- raftar sağlamaktadır. Hareket ne kadar çabuk dejene- re edilirse, Türkiye bu yeni karan- ık devreden o kadar çabuk çıka- caktır. C. Başkanlığı Bir devir başlıyor Parlâmentoyu dolduran binlerce kişi, ayakta, bir tek noktaya ba- kıyordu: Başkanlık Divanının en yüksek yerini teşkil eden ve arka- sındaki duvarda "hakimiyet kayıt- sız şartsız milletindir" yazılı Mec- lis Başkanlık kürsüsüne... Binlerce göz, avizelerin ışığında hazırol vazi- yetinde duran frak giymiş adama, birkaç dakika önce yemin eden Tür- kiye Cumhuriyetinin beşinci Cum- hurbaşkanı Cevdet oSunaya dikil- mişti. Yeni Cumhurbaşkanı, Parlâ- mentoya, tarihi teşekkür mesajını okuyacaktı. Sunay elini sol iç cebine soktu ve bir kâğıt çıkardı, katlarını açtı, şöyle bir baktı ve yine cebine soktu. Bir an düşündü, sonra elini yine ay- nı cebe götürdü ve bu sefer daha küçük boyda bir karton çıkararak okumağa başladı. Dikkat kesilmiş YURTTA OLUP BİTENLER binlerce kulak, Sunayın, heyecan ve zorlukla, bazen durarak okuduğu şu kelimeleri dinledi: "— Türkiye Büyük Millet Mecli- sinin sayın üyeleri! Beni Cumhur- başkanı seçtiniz. Size bütün kalbim- le teşekkür ederim. Bu şerefli vazi- feyi kabul ederken sizin ve büyük milletimin güvenine lâyık olmak i- çin Allahtan.. AP Grupunun tam bu anda "Bra- vo" diye haykırmaları (o yüzünden bundan sonrası pek anlaşılamadı. Sunay, * ..bana yardım etmesini di- lerim" diye konuşmasını bitirirken, bütün Parlâmento üyeleri -ve inle- yiciler- kendisini ayakta alkışlıyor- lardı. Dikkati çeken husus, AP'nin, en coşkunca alkışlayan topluluk o- larak görünmek için gayret göster- mesi oldu. AP'liler gerçekten sevinçliydiler. Bunu gizlemiyorlardı. AP Balıkesir milletvekili Mevlüt Yılmaz -kendisi milletvekili olmadan önce imamdı-, "Hele şükür, Allah adını anan biri- ni bulduk" sözünü durmadan tek- rarlıyor, Atâ Bodur ise koridora fir- lamış, önüne gelene "Bu da bizden... Söylettik yal." deyip (duruyordu. Bir gazeteci, Atâ Bodurun sevinç i- çinde dolaştığı koridorun öbür ya- nından geçen tabii senatör Mucip A- taklıya, yeni Cumhurbaşkanının ko- nuşması içinde Allah sözünün geç- mesi hakkındaki fikrini sordu. A- taklı, ciddi bir ifade ile: Cumhurbaşkanı Sunay andiçiyor Ağır görev

Bu sayıdan diğer sayfalar: