2 Nisan 1966 Tarihli Akis Dergisi Sayfa 32

2 Nisan 1966 tarihli Akis Dergisi Sayfa 32
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

DÜNYADA OLUP BİTENLER Komünist Blok Çatlak üstüne çatlak Şu satırların yazıldığı sırada Mos- kovada, Sovyetler Birliği Komü- nist Partisinin XXIII Kongresi toplanmak üzeredir. Hrutçofun iş- başından uzaklaştırılmasından son- ra toplanan bu ilk kongrede Brej- nef - Kosigin ikilisi ilk sınavlarını vereceklerdir. Tarafsız gözlemciler, yeni yöneticilerin hiçbiri kendini tek başına karşısındakine kabul et- tirtecek kadar kuvvetli gözükmedi- gi için, kongre sırasında Sovyet iç politikası bakımından büyük deği- şiklikler beklenmemesi gerektiğini ileri sürmektedirler. Gerçi bazı söy- lentilere göre (o Brejnef sağlık ne- denleriyle partinin başından ayrıla- cak ve yerini, yıldızı son günlerde devamlı olarak parlayan Şelepine bırakacaktır ama, böyle bir deği- şiklik olsa bile, bunun Hrutçoftan sonra kurulan kolektif yönetim dü- zenini değiştirmeyeceği açıktır. He- nüz, ortalıkta işleri tek başına ele alacak kuvvetli bir adam görünme- mektedir. İç politika bakımından fazla ha- raretli geçmesi beklenmemekle be- raber, XXIII. Kongrenin komünist devletler arasındaki ilişkiler bakı- mından ço ilgi çekici gelişmeler göstereceği anlaşılıyor. omünist Çin, geçen haftanın ortalarında, bu kongreye temsilci göndermeyece- ğini açıklamıştır. Onun hemen ar- kasından avutlu Yeni Zelan- da, Kuzey Kore ve Japonya komü- nist partileri de Pekinin yanında yer almışlardır. Komünist partiler tarihinde, bir kongreyi bu kadar ge- niş çapta boykot etme olayı, ilk de- fa şimdi görünmektedir. Gerçi Pekin ile Moskova arasın- daki geçimsizliğin tarihi yeni de- ğildir. Hrutçofun XX. Kongrede Staline yaptığı ağır ohücumlardan sonra, komünist dünyanın iki devi arasında ilk anlaşmazlıklar başla- mış ve bu anlaşmazlık, bütün Hrut- çof yönetimi boyunca, giderek ço- galmıştı. Ancak, Hrutçoftan sonra işbaşına gelen Brejnef - Kosigin iki- lisi, Pekinle arayı düzeltmek için önemli adımlar atmışlardır. Fakat şimdi, son bir yıldır görünüşteki ai- datta sessizliğe rağmen, Sovyetler Birliği ile Komünist Çin arasındaki anlaşmazlıkların içteniçe sürüp git- tiği açıkça anlaşılmıştır. ki komünist ülkeyi ayıran gö- rüş ayrılıklarının bu sefer suyun 32 Kosigin Kongre arefesinde yüzüne vurması, Sovyet Komünist Partisi Merkez Komitesinin, Komü- pist Çinin tutumundan yakınmak Ü- oğu Avrupa komünist parti- lerine yolladığı bir mektubun açık- ması üzerine olmuştur. Büyük bir gizlilik içinde tutulan bu mek- tup nasılsa Federal Almanyada ya- yınlanan "Die Welt" gazetesinin eli- ne geçmiş ve gazete de bunu aynen (AKİS: 94) basmıştır. Sovyetler, bu mektupta, Komünist Çini dünyayı ateşe ata- cak maceracı bir dış politika izle- mekle, komşularının toprakları ü- zerine göz dikmiş olmakla ve komü- nist blokun birliğini bölmekle suç- lamaktadırlar. Bu mektup açıklanır açıklanmaz, Pekin de XXIII. Kong- reye temsilci yollamıyacağını bil- dirmiştir. Çin yöneticilerinin bu ko- nuyla ilgili olarak Moskovaya yol- ladığı mesajda şöyle denilmektedir: "Bir düşman olarak kabul ettiğiniz Çin Halk Cumhuriyeti Komünist isi kongrenize nasıl katılabi- lir yn edilen sonuç Komünist (o blok içinde, hem de XXIII. Kongrenin tam öncesin- de beliren bu çatlamanın öteki ko- münist devletleri de güç durumda bıraktığından şüphe edilemez. Çat- ama bu kadar açık olduğuna göre, komünist blokun liderliğini elinde tutmaya kararlı bulunan Sovyetler Birliği, bütün komünist devletle- rin kayıtsız şartsız kendi yanında yer almasını isteyecektir. Fakat, ko- münist partilerin bir kısmı, daha şimdiden, kongreye katılmayı red- detmekle, Pekini seçtiklerini belli etmişlerdir. Kongreye katılanların da Moskovanın isteğine uyarak Pe- kini suçlamaya oyanaşacakları çok şüphelidir. Gerçi Doğu Avrupalı ko- münist partiler Pekinin savaşçı po- litikasından pek memnun görünme- mekte, "barış içinde birlikte yaşa- ma" ilkesini içten benimsemiş bu- lunmaktadırlar ama, Pekinin sa- vaşçı görünmesini bir taktik, ola- rak kabul edenlerin sayısı hiç de az değildir. Üstelik, bunların bazı- ları, her komünist devletin kendi istediği politikayı izlemekte hür ol- uğu görüşünü savunmakta, Mos- kovanın komünist başkentleri ken- di çevresinde toplamak ( çabaların- dan endişe duymaktadırlar. Meselâ, böyle düşünen Doğu Avrupa ülke lerinin başında Romanya gelmek- tedir. Romanya, eğer Sovyetler Bir- liği bugün Komünist Çini kendi buyruğu altına koyarsa, yarın sıra- nın Doğu Avrupa devletlerine gel- mesinden korkmaktadır: Bu korku- nun yersiz olmadığı anlaşılıyor. Çünkü şu sırada, izlediği bağımsız ekonomik ve milletlerarası politika yüzünden, Romanya da şiddetli a- teş altındadır. Böylesine bölünmeler içinde açı- lan bir kongreden ne sonuçlar alı- nabileceğini oOmerak etmek, yersiz bir merak olmasa gerektir. 2 Nisan 1966

Bu sayıdan diğer sayfalar: