2 Nisan 1966 Tarihli Akis Dergisi Sayfa 20

2 Nisan 1966 tarihli Akis Dergisi Sayfa 20
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

XXIV Amerikada bir türk ve Türkiyede bir amerikalı — A.P. ajansının Menderese oynadığı oyun — Altemur Kılıç evvelâ dört dönüyor, sonra Menderesten aferin alıyor — Sıtkı Yırcalı ortaya çı- kıyor ve Koraltanın kulağına kar suyu kaçıyor — Yırcalı Menderesle Park Otelde neler ko- -uştu? — Galip sayılır bu yolda mağlüp hikâyesi bir defa daha tekrarlanıyor» 1959'un sonbaharında, Başbakan Adnan Men- deres Amerikaya gitti. Washington'da CEN- TO'nun bir Bakanlar Kurulu toplantısı vardı. Menderes bu toplantıya giderken yanında, Tür- ma > büyük ve müstakil gazetesinin 1 da beraberinde götürdü: Cumhuriyetten Nadir Nadi, Milliyetten Ercü- ment Karacan ve Hürriyetten Haldun Simayı. Aslına bakılırsa, benim inancım, bu üç bü- yük gazete sahibi 1959'un son yarısında Adnan Menderesle, bırakınız beraber Amerikaya git- meyi, beraber dahi gözükmemeliydiler. Hapis- hanelerde dünya kadar gazeteci vardı. Dünya kadar gazeteci, onlara katılmak üzere bavul- larını toplamaktaydılar. Gerçi, o devirde hiç bir zaman bir Cumhuriyet, Milliyet veya Hür- riyet mensubu demir parmaklıkların arkasına buyur edilmemişti. Ama bunun sebeplerinden bir tanesi, Menderesin onların başı üstüne bir Demokles kılıcı asmanın daha faydalı Sile” na inanması, bir diğeri ise, bunların zaman Za man bir "idarei maslahata taraftar kesilebi- lecekleri inancını iktidarın başına vermiş bu- lunmalarıydı. Bu Gazetelerin sahipleri, her şe- ye rağmen ve Menderes kendilerini Amerikaya hedeii götürüyor, bunu bildikleri halde, o gün- nl astığı astık, kestiği kestik Başbakanına Hayır" " diyemediler. Menderes onları Amerikaya "İşte, bizde basın hürriyeti var. Bakınız, memleketimin en üç gazetesinin sahibi benim refakatim- de seyahat ediyorlar. Şu anda hapis yatanlar, bir takım çurçurlardır. Sizde, çurçur gaze- teciler, şantaj veya o a suçlar işlediler mi, ceza görmüyorlar mı? Bizde de görüyorlar. Ne var bunda? Eğer durum bu olmasaydı, bunlar benimle gelirler miydi?" diyebilmek için götür- dü. Nitekim Amerikaya ayak bastığında bu- nu meşhur New York Times'ın bir muhabirine ifade etti. Ben sonradan Nadir beyle, Haldun ve Er- cümentle bu konuyu görüşmüşümdür. Hürmri- yet bir büyük tiraj gazetesidir. Onu bir kenara bırakalım. Cumhuriyet ve Milliyet, sahipleri talihsiz bir şahitlik görevini yüklendikleri hal- de yayınlarında bir değişiklik yapmadılar. D.P. iktidarı, bu iki gazetede, en yaygın "Mu- halefet basını"'nı buldu. İki gazete, 1959'un so- nundan 1960'ın başına, bir çok defa birinci say- falarında bey: arla , çıktılar ve gidişi hep tenkit ettiler. Buna rağmen iplerinin Men- deresin oyununa gelmeleri, D.P. li Başbakanın anları gerçekten iyi tanıdığının bir delili- Benim sonradan öğrendiğime göre Mende- res bunu, Kemal Aygünle birlikte tertiplemiş. Bir gün, bu gazetelere telefon edilmiş ve "Baş- bakan beyfendinin akşamüstü bir ziyarette bu- lunacağı" bildirilmiş. Nadir Nadi, önce bunu bir şaka zannetmiş. Zira o sıralarda Nadir Nadi, Radyo Gazetesinin hedeflerinden bir tanesiydi. Gerçi bir başka hedef de, o günlerde Sefa Kı- meni Yani Radyo Gazetesine hedef ol- başına bir şeref ve iftihar madalyası değilal < ama, Nadir Nadi de Sefa Kılıçlıoğluyla aynı sebepten ötürü İktidarın hışmına uğramı- yordu. Mlilliyetle de İktidarın arası, hayli şe- kerrenkti. Onun için, ziyaret haberi Ercüment Karacanı da şaşırtmış. gün, akşamüstü, Başbakanın siyah Ca- dilağı Cumhuciyetin tarihi binasının önünde ve Ke- emirparmaklıklı büyük kapıdan içeri girmişler. Nadir Nadi biraz sol- gun yüzle misafirlerini buyur etmiş. Mann üç üç çeyrek saat Cumhuriyette kalmış. Bina ka- dar tarihi kahveci Cemal, onlara kahve taşımış. Menderes Nadir Nadiye, CENTO Bakanlar Kurulu toplantısı için Washington'a gideceğini 185

Bu sayıdan diğer sayfalar: